26

10.1K 385 843
                                    

Ağırlaşmış göz kapaklarımı aralayarak etrafıma baktım. İkimiz de masanın üstünde sızmıştık. Yavaşça doğrularak ağrıyan belimin acısıyla inledim. Bay Styles sesimden dolayı rahatsızca gözlerini aralayarak bana baktı.

"Siktir... saat kaç?"

Gözlerimi ovuşturarak rahatsızca telefonun ekranına baktım. Kısık ışık bile gözlerimi acıtmıştı.

"İki buçuk."

O da acıyla belini doğrultarak ayağa kalktı. Yavaş adımlarla yanıma gelerek elini uzattı. Uzattığı elini tutarak ayağa kalktım. Nazikçe beni merdivenlere doğru sürüklediğinde arkasından ilerledim.

Biraz önceki uyuşukluğu gitmişti. Hızlıca merdivenleri çıktı. Ben de onu takip ettim. Bir kapının önünde durarak yavaşça kapıyı açtı. Birkaç saniye kablolarla uğraştıktan sonra odayı hafif sarımsı led ışıkları ile aydınlattı.

Yavaşça bordo renkli yatak örtüsünü kaldırarak beni yanına çağırdı. Kapıyı kapatarak ağır adımlarla yanına ilerlediğimde beni yatağa oturtup dolabına doğru yürüdü.

Dolabı açarak içinden bir gri bol bir eşofman ve uzun soluk asker yeşili stretch tişört çıkarttı. Yanıma yaklaşarak tişörtümün uçlarını tuttu. Kollarımı kaldırarak çıkartmasına yardım ettim. Elindeki soluk asker yeşili tişörtü üzerime geçirip parmaklarını pantolonumun düğmesine götürerek hızlı hareketlerle çözdü. Pantolonum bacaklarım arasından kaydığında sadece siyah iç çamaşırım ve uzun yeşil tişört ile kalmıştım.

Geri çekilerek hızlı hareketlerle kendi üzerindekileri çıkarttı. Ardından altına gri bol eşofmanını giyerek çıplak göğsüne düşen haç kolyesi ile yatağa girdi. Ben de yanına sokulduğumda belimden tutarak bedenimi kendi bedenine doğru çekti. Uzun parmakları bacaklarımda dolanmaya başladığında üzerimizi örttüm.

"İyi geceler Connor..."

Başımı çıplak göğsüne yaslayıp vanilyalı kokusunu içime çektim.

"İyi geceler Bay Styles."

* * *

Gözlerimi rahatsızca araladım. Led ışıkları uyumama engel oluyordu. Başımı çevirerek Bay Styles'a baktığımda uykusunda konuşarak yatmaya devam ediyordu. Eğilip onu dinlemeye çalıştım ama kelimeleri ağzına yuvarlıyordu.

"Ben... hmm... yapmadım... hayır..."

Yüzüne doğru biraz eğilip nemlenen saçlarına parmaklarımı hafifçe geçirdim. Yavaşça saçlarını okşayıp karşımdaki güzelliği izlemeye başladım. Yeterince ayıktım ama başım biraz ağrıyordu.

"Muz istiyorum... mmh, özlemişim..."

Acaba rüyasında ne görüyordu? Heyecanla onu dinlemeye devam ettim.

"Anne pijamalar..."

Karşımdaki kişi ne kadar 1.83 olsa da hala küçücük bir çocuktu. Aniden endişelenerek kendini sıkmaya başladığında alnına küçük öpücükler kondurarak onu sakinleştirmeye çalıştım. Gerilen çenesi öpücüklerim ardından gevşemeye başladığında hayranlıkla kıvrılan koyu pembe dudaklarına baktım.

Öyle mükemmel dudakları vardı ki onları öpmemek suç sayılmalıydı. Kendini öptürmemenin nedenini anlayabiliyordum ama onu öpememek resmen benim için bir cezaydı. Küçücük bir öpücük kondursam anlar mıydı? Alt tarafı küçük bir öpücük? Zaten uykusu dışında bana kendini asla öptürmeyecekti.

Sağ elimle saçlarımı arkamdan toplayarak yüzüne doğru eğildim. Kalp atışlarım hızlanmıştı. Dudaklarına yaklaştığımda mırıldanışlarının kesildiğini fark ettim. Verdiğim nefesler dudağına çarpıyordu. Gözlerimi kapatıp son kez yutkunduktan sonra dudaklarına eğildim. Tam dudaklarımı dudaklarının üzerine değdiriyordum ki korku ile gözlerini araladı. Ardından başını öbür tarafa çekerek buna engel oldu. Hemen yanındaki abajurun ışığını yakarak yatakta doğruldu. Elleri ile yüzünü ovuşturduktan sonra bana döndü.

Only Teacher ➳ H.SWhere stories live. Discover now