23

10.4K 420 523
                                    

Etrafımda göz gezdirerek yüzümü buluşturdum. Adımlarımı hızlandırarak Arden'ın yanına vardığımda kollarımı kollarına doladım.

"Neden buraya geldik, burası neresi?"

Bana dönerek omuzlarımı tuttu.

"Sana söyleseydim gelmezdin, bu yüzden söylemeden getirmeye karar verdim."

Kaşlarımı kaldırdım.

"Annemiz... O kadın, ölüyor Arline..."

Kaşlarımı hafifçe çatarak yüzüne baktım.

"Babam bu sabah haber verdi. Yıllar sonra ölmeden önce son kez onu görelim istedim."

Yutkunarak dolu gözlerimle beraber başımı hızlıca iki tarafa salladım.

"Hayır, hayır, hayır, o kadını bir daha göremem, hayır!"

Arkamı dönüp koşarak ayrılacağım sırada kolumu kavrayarak beni geri çekti.

"Kadın ölüyor Arline, ayrıca ben yanındayken kimse senin saçının teline bile zarar veremez."

Dudaklarımı ısırarak başımı olumsuzca iki yana salladım.

"İstemiyorum, onu görmek istemiyorum. Ölüp ölmemesi umrumda değil, istemiyorum!"

Omuzlarımı sıkıca tutarak gözlerimin içine baktı.

"Güçlü ol Arline, yıllar sonra karşısına çıkan kızın o eski çelimsiz ve güçsüz bir kız olduğunu sanmasın."

Yutkunarak gözlerimi kapattım. Gözlerimin içi yanıyordu.

"Arline, o ölecek. Son kez olsun bari ona şu an ne kadar güçlü bir kız olduğunu göster."

Nihayet göz yaşlarımı tutamayım hıçkırmaya başladığımda kollarımı sıkıca Arden'ın boynuna doladım. O da kollarını belime dolayarak alnımın kenarına küçük bir öpücük kondurdu.

"Hadi."

Geri çekilerek elimi tuttuktan sonra demir kapıyı açarak içeri girdi. Güvenlik etrafta gözükmüyordu.

Çevrede koşuşturan yetişkinlere baktım. Parmaklarımı sıkıca Arden'ın parmaklarına doladım.

"Arden..."

Etrafına bakınmaya devam ederken beni dinlediğine dair mırıldandı.

"Efendim."

Öbür elimle Arden'ın kolunu sıvazladım.

"O kadın... Hapishanede değil mi?"

İç çekerek bana döndü. Ardından başını olumsuzca salladı. Ne çabuk içeriden çıkmıştı?

Arden hızla beni bankın üzerinde oturan kadının yanına çekiştirdiğinde yutkundum. Neredeyse tüm hücrelerim titremişti. Tüylerim diken diken olmuştu ve bankta bize öylece bakan kadının yanına vardık.

Arden elimi yavaşça bırakarak kadının yanına oturdu. Ardından heyecanla kendisine bakan kadını inceledi.

"Siz de kimsiniz?"

Arden şaşkınlığa uğramış bir şekilde ikimizi işaret etti.

"Biz senin çocuklarınız."

Kadın uzun uzun Arden'ın gözlerine baktıktan sonra bakışları ayaklarımdan kafama kadar beni buldu. Güçlü durmak zorundaydım. Bu yüzden dişlerimi sıkarak, ellerimi yumruk yapmıştım.

"Çok benziyorsunuz çocuklar."

Arden kadını tekrar kendine çevirdi.

"Çünkü biz ikiziz, senin çocuklarınız. Hatırlamıyor musun?"

Arden hala bir ümitle annemiz olacak kadına baktıktan sonra daha fazla dayanamayarak şortumu hafifçe yarıya indirdim. Belimin kenarındaki yara izini gösterdim.

"Aman tanrım, bunu kim yaptı? Bu bedene, böyle güzel bir genç kıza kim kıyabilir?"

Alaylı bir kahkaha attım. Dalga mı geçiyordu? Gerçekten hiç komik değildi.

"Sen yaptın ahmak!"

Arden gözlerime bakarak beni susturmaya çalıştığında annemiz gözlerini benden kaçırarak etrafa baktı.

"Benim hiç çocuğum yok, ben henüz on beş yaşındayım."

Yüzümü buruşturarak Arden'a baktığımda Arden da fazlasıyla şaşkın bir şekilde ona bakıyordu.

"Eğer bayram ziyaretine geldiyseniz teşekkür ederim çocuklar. Ama bu otel bir harika."

Etrafı göstererek gülümsedi. Mavi gözlerine bakarak dudaklarımı kıvırdım.

"Kendime özel odam var, oda servisi harika, rahatlamam için ilacım, mükemmel bir bahçem var. Ayrıca her şey bedava! Bu şu ana kadar geldiğim en konforlu ve ucuz otel."

Arden ile göz göze geldiğimizde dayanamayarak yüzüne çemkirircesine konuştum.

"Burası deliler hastanesi, otel falan değil!"

Yüzünü buruşturarak bana baktı.

"Ben on beş yaşında bir kızım, deliler hastanesinde ne işim olsun? Tamam her şey bedava olabilir ama gayet konforlu."

Dudaklarımı dişleyerek Arden'a baktığımda acıyla onu süzdü.

"Bizi hiç mi hatırlamıyorsun? İkizlerini..."

Annemiz parmaklarını Arden'ın saçlarında gezdirerek gözlerine baktı.

"Sen çok yakışıklı bir çocuksun, annen ile tanışmayı çok isterim."

Yanımıza yaklaşan mavi önlüklü adamlara baktım.

"İlaç saati geldi, dışarı ile işiniz bitti."

Annemiz üzüntüyle adamlara baktı.

"Çocuklar annelerini arıyormuş, gördünüz mü?"

Adamlar daha fazla beklemeden onu kollarından tutarak kaldırdı. Kollarındaki beyaz gömleği hızlıca üzerine geçirdiklerinde mırıldanışını duydum.

"Teşekkür ederim ama üşümüyorum çocuklar..."

Yavaşça yanımızdan uzaklaşışını izlediğimde dönüp Arden'a baktım.

"Deliler Hastanesinde kalan ve kendini on beş yaşında, otelde tatil yapan biri olarak görüyor. Tanrı yeterince cezasını vermiş, bence artık gidelim."

Şaşkın bir şekilde ayağa kalkarak elini belime yerleştirdi. Kafası hala arkaya dönük bir şekilde çıkışa doğru ilerledi.

"Delirdiğine inanamıyorum..."

Çıkıştan dışarı doğru adımımı attım.

"Zaten deliydi, hastaneye kapatmakta geç kalmışlar."

Only Teacher ➳ H.SWhere stories live. Discover now