33. BÖLÜM

17.4K 1.1K 73
                                    

Akın Bey'in odası benim odama göre daha kişilikliydi. Sanırım kendi zevkine göre dekorasyon yaptırmıştı.

Duvarlarda Demir'in odasındaki gibi tekne resimleri vardı. Hatta odanın bir köşesine maketler özenle yerleştirilmişti. İçim cız etti. Yaptığı tüm şerefsizliğe rağmen özlemiştim. Burnuma kokusu geldi sanki. Deniz kokusu. Hep öyle kokardı deniz ve tuz. Burnumun direği sızladı.

— Hoş geldiniz Nermin Hanım. (Çizim masasını göstererek) Böyle geçelim isterseniz, dedi.

Çizim masasına yayılmış paftalarda göz aşinalığım olan tekne çizimlerini tanıdım.

Demir'le çalıştığımız tekneye göre daha küçüktü bu. O kadarını anlamıştım.

Akın Bey bana iç dekorasyonla ilgili istediklerini anlatmaya başladı. Sözünü kestim;

— Öncelikle nasıl bir konsept istiyorsunuz?, diye sordum. Şaşırdı. O şaşırınca ben de şaşırdım.

— Nasıl yani Nermin Hanım. Siz ne konseptinden bahsediyorsunuz.

— Şimdi Akın Bey müşteri sizsiniz. Kafanızda belli bir konseptle gelmiş olmanız lazım. Yoksa bu tekne sıradan olur. Biz kişiye özel tekne tasarlıyoruz. Madem ki müşteri sizsiniz bu durumda sizi yansıtacak bir tekne yapacağız, dedim.

Kısa süreli düşündü ve gözleri parlayarak;

— O zaman bahar olsun konseptimiz, dedi. Yeşille mavinin en yoğun buluştuğu en parlak olduğu zaman bahardır.

Sanki bildiğimiz mevsim değilde başka bir bahardan bahsediyordu kendisi. Aşk kokuyordu kelimelerde ki sesinin tınısı.

— Hımmm güzel bir konsept ve renk kombinasyonu. Turkuaz mavi ve zümrüt yeşili sevdiğim ikili.

— Araya birazda kahveler atalım.

— Güzel bir seçim. Şimdi çok büyük bir tekne değil. Bayağı dar bir alanda güzel dokunuşlarla konforlu bir ortam yaratmalıyız. Bunun için arka güverteye masa koymayalım derim ben. Onun yerine oturma gurubu ve şık bir sehpa. İç tarafa masa ve sandalyeler koyabiliriz.

— Güzel fikir birde mutfak eklemek lazım.

Kendimizi işe kaptırmıştık. Demir'le çalışırken bile bu kadar uyumlu değildik. Akın Bey tam benim kafamdaydı.

Neden sonra karnım guruldayınca ikimizde gülmeye başladık. 

— Acıktınız sanırım Nermin Hanım.

— Galiba Akın Bey.

— Ne yapalım dışarı mı çıkmak istersiniz? Yoksa hemen burada bir şeyler atıştırıp devam mı edelim?

— Açıkçası burada yemeği tercih ederim. Dışarı çıkıp gelince kafam dağılıyor. İlham perilerim kaçıyor, dedim gülümseyerek.

— Tamam o zaman perileri kaçırmayalım, dedi ve çayla sandviç ısmarladı.

Çalışmaya ara vermedik. Taa ki sandviçler gelene kadar.

Sandviçlerimizi yerken bir taraftanda sohbet ediyorduk. Akın Bey birden;

— Demir Abiyle nasıl tanıştınız?, diye sordu. Çok şaşırdım. Şaşkınlıktan kaşlarım havaya kalktı.

— Demir Abi derken? Tanışıyor musunuz?, diye sordum içim daralarak.

İşte şimdi s.çtın Nermin Soysal ayıkla pirincin taşını.

— Ben onu tanıyorum ama o beni bilemem.

Geç Gelen Aşk (#Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin