22. BÖLÜM

19.4K 1.1K 130
                                    

Gece erken yatınca nispeten daha rahat uyanmıştım. En azından Gözde delisi aramadan yataktan kalkıp duşumu alabilmiştim. Anneme görünmeden eşyalarımı toplayıp taksiye atladım ve Gözde'lere gittim.

Ben gittikten yaklaşık yarım saat sonra Cenk'ler geldi. 1951 model Dodge marka beyaz klasik araba kiralamıştı gelin arabası olarak. Davul zurna eşliğinde apartmana girdi ve beyaz sade elbisesi içinde melek gibi görünen gelinini aldı. Gözde düğünün yapılacağı otelde hazırlanacaktı.

Gelin arabasını en yakın arkadaşı aynı zamanda halasının oğlu olan Savaş kullanıyordu. Vakti zamanında Cenk Savaş'la beni çok yakıştırmıştı. Aramızı yapmak için sık sık bir araya getirecek planlar kurup organizasyonlar yapmıştı. Başlarda güzel gidiyordu, plan tutacak gibiydi taaki Savaş'la bir yarışta karşılaşana kadar. Rakipmişiz haberimiz yoktu. O biraz geç kalmış yarışa o yüzden yarış öncesi karşılaşamamışız. Yarışırken onu biraz fazla sıkıştırmışım. Yarışın sonunda arabadan indi, üstüme yürüdü. Altta kalır mıyım tabii ki de hayır. Kasklar kafada biz baya bi küfürleştik. Hatta azıcık itiştik. Kasklar çıkınca hoş olmadı tabii. Sonra Cenk'in bizi yakınlaştırmak ve barıştırmak için düzenlediği hiçbir organizasyona  katılmadı. Azıcık benden kaçtı sanırım. Nişanda karşılaştık biraz muhabbet ettik, yavaş yavaş aramızdaki buzları eritmeye başlamıştık en son bıraktığımda. Sanırım aramızda bir sorun kalmamış olacak ki bana dönüp muzır muzır sırıttı;

— Nasılsın Nermin görüşmeyeli? Bi şeyler duydum nişan falan, dedi beni sinir edeceğini bile bile..

— Sende mi Savaş ya aşk olsun, dedim uyuz olmuş şekilde. Heh bir sen kalmıştın dalga geçmeyen sen de geç...

— Ne kızıyorsun kızım çakma nişan da nedir Allah aşkına.

Sonrasında yol boyu benimle dalga geçip goygoy yaptılar hainler. Neyse en azından Savaş'la aramızda hiçbir soğukluk kalmamıştı...

Gülerek otelden içeri girdik. Gelin ve damat için iki ayrı oda tutulmuştu. Gelin alma merasiminden sonra Cenk'in anneleri evlerine dönmüştü. Akşam düğün saatine yakın geleceklerdi. Hazırlıklar son sürat başladı. Hem stres hem eğlence vardı gelin odasında. Gülmekten karnımız ağrıyordu resmen. Bazen de bir hüzün kaplıyordu içimizi, sonuçta gidiyordu gönlümüzün sultanı. Adam gözümüzün içine baka baka alıyordu kızı.

Allah'tan sultanımızın kıymetini biliyordu. Dün akşam bunu bir kere daha kanıtlamıştı. Kına gecesini bile kimseyi kırmadan halletmişti. Otelde büyüklerin gönlünü yapmıştı. Bubba'ya götürerek de Gözde'nin istediğini yerine getirmiş eğlencenin dibine vurmamızı sağlamıştı. Çok düşünceli mert bir çocuktu. Gözümüz arkada kalmıyordu ama içimiz buruktu.

Saçımız ve makyajımız yapıldıktan sonra Cenk odamıza geldi. Gözde'yi gelinliğinin içinde görünce resmen nutku tutuldu. Resim çektirilecekti. Gözde doğal olsun istemişti o yüzden bahçeye çıktık. Hava soğuk olduğu için k.çımız donmuştu resmen. Savaş yanıma geldi;

— Siz de üşüdünüz, dedi...

— Gözde daha çok üşüdü, dedim...

Savaş gülümsedi;

— Sizin şu dayanışmanıza hayranım, dedi ve hafifçe belime sarıldı...

Yalan değildi ki söylediğim. Biz yine kaban falan giymiştik ama hatunun incecik gelinlikle resmen içi katılmıştı. Cenk daha fazla dayanamadı ve otelin içindeki stüdyoya soktu bizi. Gözde her zaman ki gibi surat astı ama bu sefer işe yaramadı;

-- Sevgilim balayında hasta hasta yatmak istemezsin her halde...

-- Hep senin yüzünden. Tabii babaannene biz yaza düğün yapacağız deseydin ne güzel sahil kenarında çektirirdik resimlerimizi...

Geç Gelen Aşk (#Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin