16.Bölüm (Hatanın Ruhsal Cezası)

Comenzar desde el principio
                                    

Natsu ilk defa abisiyle bu şekilde dürüst ve içten bir sohbete girdiğini fark edince gülümsedi.

"Onu kaybetmeyeceğim."

NATSU

Onu kaybettim. Onu gerçekten kaybettim. Midem bulanıyor, sanki dayak yemiş gibi hissediyorum.

Hava, hava almalıyım. Yutkunamıyorum, boğazımı sıkan güçlü bir el var sanki ve ben ondan bir türlü kurtulamıyorum.

Kahretsin! Hiçbir şekilde kızmaya hakkım bile yok, o haklı! Onun hayat hikayesinin güven sarsıcı şeylerle dolu olduğunu biliyordum, buna rağmen resmi gönderdim. Bunu yaptım. İğrenç herifin tekiyim ben.

LUCY

Eve doğru yürürken göz yaşlarımı dindirmeye çalışıyordum. Arkamdan bile gelmemişti. Ama gelse bile ne diyecekti ki?

Benim üzerimden böyle bir iddiaya girdiğini öğrendiğim zaman bedenimi saran o koca hayal kırıklığı hissi hala gitmemişti.

O an sinirlenip, maçtan uzaklaşmak istemiştim ama Natsu'nun hem maç için hemde sınav için ne kadar çalıştığını biliyordum, emeğinin karşılığını almasını istedim tıpkı beni kandırmasının karşılığını almasını istediğim gibi.

Ona anlatmıştım! Kimseye anlatmadığım şeyleri, daha önce sevdiğim insanların bana ihanet edişini ona anlatmıştım, buna rağmen resmi göndermişti. Bu canımı yakıyor.

Onu seviyordum, onu hala seviyorum ve kolay kolay sevmeyi bırakamayacağımı da biliyorum ama onun için her şeyin en başından beri koca bir yalan oluşu benim için o kadar yaralayıcı bir gerçek ki yaptığı bu şeyi bir türlü göz ardı edemiyorum.

Benimle gülerken, benim yanımda bana destek olurken, hatta beni öperken bile aslında benimle yatıp iddiayı kazanmanın yollarını düşünüyor olduğu fikri, her şeyin bir yalan oluşu kalbimi o kadar kırıyordu ki hıçkırıklarımı durduramıyordum.

Ona sinirli değildim, tamamen hayal kırıklığına uğramış ve güven duygumu kaybetmiştim ama ona sinirli değildim.

O Natsu'ydu. En başından beri onun nasıl biri olduğunu biliyordum, asla birine aşık olmayacak tipte biri olduğunu biliyordum, içten içe beni aslında sevmediğini biliyordum ama ben tatlı bir yalana inanmak istemiştim.

Onunda beni gerçekten sevdiği hayaline kapılıp kendimi bir kez olsun plan yapmadan, düşünmeden, iç güdüsel olarak birinin kollarına bırakmak istemiştim ama hayatımda hiç bu kadar pişman olmamıştım.

Kalbim sıkışıyordu ve ağlamaktan başım ağrımaya başlamıştı, bir yere tutunup derin derin nefesler alarak kendime gelmeye çalıştım. Bu hislerin hepsini söküp atmak ve aşkla güvene dair hiç umudu kalmamış olan eski ben olmak istiyordum. Çünkü eğer bu aşksa, aşk berbat bir şeydi. Nefret etmiştim.

Beni bu denli sokağın ortasında ağlatıp, güçlü durmaya çalıştığım tüm o acı anıları, yeniden yaşıyormuşum gibi hissetmeme sebep olan bu şeyden nefret etmiştim, bunu düzeltmeliydim.

GRAY

Kutlama gecesi harika geçmişti. Şimdiyse Juvia'yı evine bırakıyordum. Koluma o kadar sıkı sarılmıştı ki kahkaha atmamak için kendimi çok zor tutmuştum.

"Juvia, geldik, artık kolumu bırakman gerek." Bunun onu üzmüş olması çok tatlıydı.

Kolumu bırakırken hüzünle "Ama Juvia, Gray-sama'dan ayrılmak istemiyor." dediyse de suratımda bir ifade göremeyince hüzünle gitmek için adım atmıştı.

İstenmeyene Aşık Olma Sorunsalı (TAMAMLANDI)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora