0.6| Kanıtla

55 32 19
                                    

"Burada ne arıyorsun?"

"Ben.. ben sadece Buddy'e bakıyordum. Onu yine kaybettim de. Acaba onu görmüş olabilir misin?" Deyip bakışlarımı ayaklarıma çevirdim. Giydiğim botlar çok değişikti. Deriydi ve ayağım da dahil bacağımı, dizimin tam altına kadar sarıyordu. Altı ise düz tabandı. Yere bastığınızda, ayağınız altındaki herşeyi hissediyordunuz. Ama bu kesinlikle can acıtıcı değildi. Onun botlarıda benimkiyle aynıydı. Sadece daha büyüktü.

Bot incelemeyi bırakıp soruma cevap vermesini bekledim. Ama cevap vermedi. Başımı yavaşça yukarı doğru kaldırdım. Gözleri hala üzerimde, ifadesiz bir şekilde  gözlerime bakıyordu. Sanırım Kamelya'ya üzgün olduğumu söylediğim gibi Uras'a da söylemeliydim.

"Ben özür dilerim. Düşünmeden konuştum. Saçma demek istemezdim. Sadece burada her şey benim için fazla yeni ve farklı. Lütfen beni anlayışla karşıla." Bir nefeste sarfettiğim cümlelere hala ifadesizce bakıyordu. Ben ise nefesimi toparlamaya çalışıyordum.

"Kanıtla."

Konuşmasını beklemiyordum. Yani tabi konuşacaktı ama ne biliyim. Dikkatim başka yerdeydi. Nerede miydi? Bilmiyorum anlık başka bir şey düşünüyordum işte ve şuan ne düşündüğümü de unutmuştum. Çok güzel!

"Hı?" Diyebilmiştim sadece.

"Duydun işte. Kanıtla. Gerçekten üzgün olduğunu kanıtla." Duymamıştım ama neyse.

Bir insan üzgün olduğunu nasıl kanıtlaya bilirdi ki?

"İyi ama bunu nasıl yapacağım?" Kaşlarım çatık vaziyette, gerçekten bunu nasıl yapacağımı düşünüyordum.

"Cidden bunu da ben mi söyleyeyim?"

"Soruya soruyla karşılık vermek zorunda mısın?"

"Anlamadım?" Dedi cidden anlamadığını belirtecek yüz ifadesiyle.

"Diyorum ki önce ben sordum. Yani nasıl üzgün olduğumu kanıtlaya bilirim. Söyle."

Ben emir mi verdim biraz önce?

"Söyler misin dicektim. Dilim şey oldu, sürştü." Gözlerimi şirince kırpıp gülümsedim.

"Gitme."

"Ne?"

Yüzümdeki gülümseme yavaş yavaş kayboldu. Gitme mi demişti o bana? Ama neden? Onlar için ayak bağı değildim de neydim?

"Ben.. yani şey." Başımı eğip gözlerimi yumdum. Zihnimde söyleyeceklerimi toparlayıp gözlerine baktım.

Bakmasa mıydım acaba? Zor olacak gibi!

"Biliyosun benim dünyada ailem var. Aynı zamanda ben size ayak bağı olurum. Yani senin gibi hızlı koşamıyorum. Kamelya gibi uçamıyorum. En önemlisi Zaheer'in yapabildiği hiçbir şeyi yapamıyorum. Sadece ses duyuyorum ve buda bunca şeyin arasında bir hiç! Bu şekilde size yararımdan çok zararım dokunur Uras." Başımı eğip devam ettim.

"Gitmeliyim Uras. Üzgünüm. Yardım edemediğim için üzgünüm."

"Neler yapabileceğin hakkında hiçbir fikrin yok. Çok erken pes ediyorsun Lamia."

Başımı kaldırdım gözlerine bakmak için ama çoktan yanımdan geçmiş antrenman alanına gidiyordu. Yani sanırım. Bende arkamı döndüm ve tersi yöne gitmeye başladım. Ağaçların arasından geçip etrafı incelemeye başladım. Sonuçta buraya Buddy'e bakmaya gelmiştim.

Sonunda bulamayacağıma kanaat getirince Kamelya'dan yardım istemenin iyi olacağına karar verdim. Buddy'i bulduktan sonra buradan gitmek için Raava'yla konuşacaktım. Konuşmalıydım ve gitmeliydim. Ailemi bırakamazdım. Gerçekleri bir de onlardan duymam gerekiyordu. Ben aslında kimdim?

TESSERACT[Dördüncü Boyut] #Wattys2018 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin