Destek

429 48 29
                                    

Yeah I know, I know
When I compliment her
She wont believe me

And its so, its so
Sad to think she dont see what I see

*Müzik: Just The Way You are/ Bruno Mars

Bugün her günden farklı olarak takım uykudaydı. Evet uyuyorlardı fazla yorulmuşlardı. Üzerlerindeki elbiseler yıpranmış, iki gündür gözlerine uyku girmeyen ruhlarını huzur kaplamıştı. Hem azimkar hem de yorgundular ama bu onları daha da güçlü daha da kuvvetliydiler. İlk uyanan kişi Marinette oldu.''Nerdeyiz?'' diye sordu sabah halsizliğiyle. Diğerlerinin hala uyuduğunu görünce yataktan kendisi kalktı. Bu sefer dün ki kadar acı çekmemişti. İyileşiyordu. Konsolun oraya gitti ve konumlarına baktı,'' Rusya, Moskova/ Kızıl Meydan.'' Daha önce gelmediğim bir yer daha diye düşündü ve Tikki'yi uyandırmaya gitti. Baktığında Tikki'nin yerinde olmadığını görmüştü.''Tikki?'' diye seslendi lakin ses gelmemişti. Zaten çok büyük olmayan jetin kalan odalarına da bakmaya gitti. Lavaboya gireceği esnada bir takım sesler duydu,

''Bu çok kötü Plagg. Usta'ya derhal haber vermeliyiz şimdiye kadar nasıl anlamadın?!''

''O çocuk tam bir oyuncu anlamama imkan yoktu! Bu yılın oskarı Adrien'a!''

''Cidden Plagg...''

Tikki kapıdan çıkarken Marinette'i görmüştü.''Hey Marinette! Günaydın.'' dedi az önceki ciddi halinden eser kalmamıştı. Marinette ise zaten Usta'yı araması gerektiğini biliyordu ama bunun konuşulması fikri bile onu rahatsız etmişti. ''Adrien'a yapabileceğimiz neler var?'' diye sordu Marinette Tikki'yi duymamazlığa gelerekten. Tikki tekrar eski ciddi tipe bürünmüştü. Cidden belki de oskarı Tikki hakediyordu.''2 seçenek var. Ya ustayla konuşacağız ki onun bu konuda bize ne gibi bir yardımı olur inan bende bilmiyorum ya da acilen taşların geri kalan hepsini bulmalıyız. Yoksa...'' Tikki Adrien'ın öleceği fikri gelince aklına aniden susmuştu.''Ama Tikki nasıl hızlandırabiliriz ki taş işini? Bu...imkansız.'' dedi Marinette ve düşündü.''Takımı ikiye ayırabiliriz diyeceğim ama bu haldeyken işimiz çok zor. Hem Adrien hem ben ikimizin de durumu iyi değil.'' diye devam etti cümlesine.''Destek lazım.'' dedi Tikki. Marinette sordu,''Ama kim?'' Tikki Marinette'i konsola kadar çekiştirdi.''Usta bulur.'' dedi ve ciddi halinden biraz olsun çıkarak Marinette'e göz kırptı. Marinette'de gülümsemeye çalışarak konsoldan Usta'yı aradı, ölmemiş olmasını umarak...

-

Adrien kalktığında Marinette'in yerinde olmadığını görünce ani bir telaşla ayağa kalktı. Konsolun orada Tikki ile beraber onu görünce rahatlamıştı. Dağılmış sarı saçları ve buruşmuş pijamasıyla sokak serserilerine benzer bir görüntüsü vardı. Tam Marinette'e günaydın diyeceği sırada Marinette'e sus anlamında el işareti yapmıştı. O da bir şey anlamadan lavaboya gitti. Yüzü eski buğday teni renginde değildi. Daha da sararmıştı. Aklına bacağı geldi ve baktı. Mordu. Büyük bir ezik varmış gibi duruyordu. Biraz daha bakarsa iyice moralinin bozulacağını düşünüp kendini duşa attı. Duşta on beş dakika ferahlamadan sonra üstünü giyip tekrar Marinette'in yanına gitti.''Günaydın'' dedi bu sefer sabah yapamadığını.''Günaydın!'' dedi Marinette'de ve sarıldılar. Tikki ise evladı evlenmiş anne gibi bir Marinette'e bir Adrien'a bakıyordu.''Ben acıktım Marinette.'' diyerek anı bozmuş olduğu hınzır hisle güldü.''Pekala ben yiyecek bir şeyler hazırlayayım siz de diğerlerini uyandırın.'' dedi ve son gitmeden önce bağırdı,''Uyanmazlarsa su dökmekten çekinmeyin!'' Adrien'da Tikki'de buna gülmüştü ve ikili diğerlerini uyandırmak üzere odaya girdiler. Marinette ise mutfağa benzemeyen daha çok kilerimsi odaya girdi ve kahvaltı için konserve bir şey aradı: Bezelye, mısır, turşu ve barbunya.'' elinde çok fazla seçenek yoktu. Büyükannesine gittiğinde sabah kahvaltılarında yediği barbunyalar gelmişti aklına. Tadları o kadar kötü değildi ayrıca mideye de oturmuyordu sanırım kahvaltı için en ideali oydu. Dört beş konserve barbunya aldı ve konsol odasına gitti. Adrien ise Tikki ise Chloe ve Alya'yı uyandırmaya çalışıyorlardı.''Uyanmazsanız su dökeceğim'' diye son kez bir uyarıda bulundu Adrien. Baktı ki kimse onu dinlemiyor suyu aldığı gibi ikisinin kafasından aşağı geçirdi. Alya ve Chloe ise aynı anda irkilerek uyanmışlardı.''Siz kendiniz kaşındınız.'' dedi Adrien ve ekledi,''Beş dakika içinde konsol odasına gelin.'' dedi ve Tikki ile birlikte gülerek odadan çıktılar. Marinette dayanamamış bitirmişti bile kahvaltısını ve yeni gelen Adrien ile Tikki'yi görmüştü. O sırada Chloe ve Alya ise havluyla ıslak saçlarını ve yüzlerini kuruluyorlardı. İkisi de sabah mahmuruydular ve gıkları dahi çıkmıyordu. Sessizce odadan çıkıp kahvaltı yapmaya konsol odasına gittiler.''Günaydın'' dedi Chloe ortaya karışık bir şekilde ardından onlarda oturup kahvaltı etmeye başladılar.''Usta Fu iki kişi daha yollayacak,bulabilirse, destek için.'' dedi Marinette. İlk tepkiyi Adrien vermişti.''Ne? Neden?'' Marinette izah etmeye çalışıyordu diğerleri de onu dinliyordu.''Şöyle ki ikimizinde durumu pek iyi değil ve bu taşı bulma konusunda bizleri yavaşlatıyor sadece iki kişi taşı aramaya gidiyor ve bu cidden bizi yavaşlattığından dolayı iki kişi destek olarak gelecek.'' dedi Marinette ve bir bardak suyu kafasına dikti.''Peki haklısın ama biz ne yapacağız? Jette boş boş durmak istemiyorum.'' dedi Adrien Marinette'e.''Neyse ki ben bunu da düşündüm dedi Marinette ve Alya ile Chloe'ye telsiz kulaklık ve gözlük verdi.''Bunları ne yapacağız?'' diye sordu Alya.''Bu telsizler sizle iletişime geçebilmek için gözlükler ise kameralı hem görüntülü hem de sesli olarak size buradan yardım edebileceğiz.'' dedi Marinette. Adrien anlık şaşkınlığıyla,''Harika!'' dedi.''Sen harikasın Mari.'' dedi ardından. Marinette güldü.''Bu kadar yeter sizi kovuyorum şu taşı bulun ve başınıza bir şey gelmeden buraya geri dönün.'' dedi Chloe ve Alya'ya. İkili ise hala sabah mahmurlukları gitmemiş olacak ki sadece başlarını sallayarak gittiler.

2 Saat Sonra:

''Marinette taşı bulduk galiba geri dönüyoruz! Tamam.'' dedi Alya telsizin öbür tarafından.''Harikasınız Alya geri dönerken dikkatli olun tamam.'' O anda Adrien konuşmaya dahil oldu.''Taş nasıl bir şey? Tamam.'' Chloe cevapladı,''Gri renkte bir kuvars ah neden ekrana bakmıyorsun ki?! Tamam.'' Adrien ve Marinette taşa baktılar ve Marinette geriye sadece dört şehrin kalmış olmasıyla mutlu oldu. Adrien'ın hala bir şansı vardı. Onu kurtarabilirdi...

*Hepinize merhaba! Size bir duyurum olacak. 3-4 ay boyunca yeni bölüm gelmeyebilir. İnanın vaktim olmuyor tam yazayım derken bir şey çıkıyor ve tüm düzenim yerle bir oluyor. Verdiğim sözleri tutamadığım için vicdan azabı çekiyorum ve daha fazla bunu yapmaya devam edemeyeceğim. En azından yaza kadar hikayeye bir ara veriyorum. Hepinizi çok seviyorum kendinize iyi bakın

Au Revoir!


La Vie En Rose ~AdrienetteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin