Yalnız Çocuk

987 101 15
                                    

It's so loud inside my head With words that I should have said And as I drown in my regrets I can't take back the words I never said.

Kafamın içi çok gürültülü Söylemem gereken kelimelerl Ve pişmanlıklarım içinde boğulurken Asla söylemediğim kelimeleri geri alamam

*Müzik: Words/Skylar Grey

Her gün olduğu gibi bu gece de onun için kabuslarla dolu geçmişti. Uyandığında ağladığını fark etti. Tekrar kabus görmeyi göze alarak uyumaya çalıştı fakat nafile... Uyku ona son 7 yıl boyunca haramdı. Uyusa bile en fazla iki veya üç saat uyuyabiliyordu. Tabi ona uyku denirse. Yavaşça mutfağa hareket etti, yalnızdı. Annesini kaybettikten sonra yalnızlığa alışmıştı sonra uğur böceği gelince yalnızlıktan bir süreliğine de olsa kurtulmuştu ve sonra o da gitmişti. Babası mı? Baba dediğimiz kişi kimdi ve neydi ilk bunu düşünmek gerekiyor bu soruya cevap vermek için. Baba, bizi koruyan, bizi koşulsuz seven, her ne olursa olsun bizi bırakmayan, en kötü zamanlarımızda bize destek olup mutlu anlarımızda sevincimizi paylaştığımız kişidir. Adrien'ın babası ise bunların tam tersi biriydi. Belki annesi hayattayken ona olan sevgisini göstersede o ölünce bütün sevgisi paramparça olmuştu. Içinde en ufak bir sevgi parçacığı kalmamıştı. Kalmış olsaydı da elindeki güç onu tüketmişti. Öyle zamanları oluyordu ki Adrien'in "en azından babam yanımda olsaydı." dediği bile oluyordu. Balkona doğru çıktı ve gökyüzüne baktı. Güneş daha yeni doğuyordu. Günlük rutininin başlamasına bir saatten az kalkalmıştı. Yapacak daha iyi bir işi olmadığı için kendini Paris sokaklarına atmıştı. Bir melodi tutturarak yürümeye başlamıştı. Dükkanlar daha yeni yeni açılıyordu. Açılmış olan bir dükkanın camından içeriye doğru baktı. Klasik şeyler vardı: yumurta, zeytinyağı,pastırma,peynir... Pek umursamadan yoluna devam edecekti ki tekrar geri dönerek reyondaki ürünün adını yeniden okudu: "Camembert Peyniri." bu onun hatırlamak istemediği anıların canlanmasına sebep olmuştu.

~flashback~

"Heyy! Evlat, yapma ama bir gün gideceğimi sende biliyordun. Yoksa bilmiyor muydun?" Adrien, az önce Plagg'ın dedikleriyle adeta çökmüştü. Hayatında ilk kez ona anlamlı gelen bir şey yapmıştı: Paris'i ve Paris halkını canı pahasına korumuştu ama bunun bir gün bitecek olmasını hiç düşünmemişti. Zaten babası dediği adam hiç beklemediği biri çıkınca bu onu bir kez sarsmışken, Plagg'in sözleri onu çökertmişti."Plagg, anlamıyorsun eğer sende gidersen ben tamamen yok olurum. Nefes alsam bile aldığım nefesin bir anlamı kalacağını zannetmiyorum." Adrien ağlıyordu. Bu öyle sıradan bir ağlama değildi. Bu onun bittiğinin göstergesiydi... Plagg uçarak yanına geldiğinde "Seni mutlu edebilecek şeyi biliyorum: Uğur böceğinin kimliğini artık açıklama vakti geldi." Plagg sözüne devam edemeden Adrien onu susturmuştu."Bunun artık bir önemi olduğunu sanmıyorum. Ben aşkımı kalbime gömdüm, bir daha oradan çıkmayacak şekilde." dedi. Plagg şimdi işin ciddiyetinin farkına varmıştı."Seninle arada atışsakta seni seviyorum evlat fakat beni bırakmak zorundasın." Adrien haklısın dercesine kafasını sallamıştı. Plagg "Senden son bir isteğim olacak--" Adrien onu o kadar iyi tanımıştı ki ne isteyeceğini adı gibi biliyordu. O yüzden direk istediği şeyi,camembert peynirini, Plagg'ın önüne koymuştu. Plagg peyniri tek hamlede yedikten sonra Adrien ona son sözlerini söylemişti: -"Belki bir gün Paris'in bir süper kahramana ihtiyacı olur. O zamana kadar görüşürüz." Yüzünde hüzünlü bir ifade vardı zaten aksi beklenemezdi. Plagg Adrien'a döndü: -"O güne kadar camembertlerimi hazırla!" demişti şakaya karışık bir şekilde ardından: -"Görüşürüz evlat." dedi. Bu sefer yüzündeki hüzün okunuyordu. Adrien bir süre yüzüğüne baktı. Ayrılma vakti gelmişti ve yüzüğü parmağından sanki onu artık istemiyormuş gibi çıkardı tabi bunun istemediğinden değil, hayatının ona getirdiği ve getireceği zorlukları tekrar hatırlayınca anlık bir sinirle çıkarmıştı. Pişman mıydı
Evet.
Yine aynısını yapar mıydı?
B

ilmiyordu.
Sonuç olarak artık o sadece Adrien'dı. Adrien Agreste. İkinci bir yüzü yoktu. Artık o yalnız çocuktu.

~flashback sonu~

Bu anısı aklına gelince kendine kızmıştı çünkü bunları unutacağına dair kendine söz vermişti. Eğer unutmazsa hayat onun için daha çekilmez bir hal alacağına emindi. Koşar adımlarla evine doğru yürüdü bir yandanda kolundaki saatine bakmıştı.
07.06
Hazırlanması için bir saati vardı. Yalnız çocuk, yalnız hayatına aynı süratle devam ediyordu.

La Vie En Rose ~AdrienetteWhere stories live. Discover now