Pisicik

541 63 50
                                    

You're in my brain (I'm yours)
And my heart too (be mine)
Because I am yours
İf you want me too
Tell me you want me too

Sen benim beynimsin (ben seninim) Ve kalbimde (benim ol)
Çünkü ben seninim
Eğer sen beni de istersen
Senin de beni istediğini söyle bana

Müzik: I feel everything/Cara Delevinge

Ellerinde yüzünü kapatacak kadar fazla olan kâğıtları odasına götürmeye çalışıyordu Marinette. Bu yılki ilkbahar kreasyonunu yapmaya daha şimdiden başlamışlardı. İşler çok hızlı ilerliyordu yaptığı bir çizimi baş tasarımcıya gösterip onaylattıktan beş dakika sonra her şey bir anda değişmiş oluyor tekrar baştan çizmeye başlıyordu. Tabi onun dışında bazı evrakları kontrol edip onayladıktan sonra finans departmanına maliyet hesabı için gönderiyordu. Kısacası işi başından aşkındı. Öğle arası geldiğinde derin bir oh çekmişti. Koltuğunda birkaç dakika nefes almak için geriye yaslanmıştı ki kapısı çaldı. Uflayarak eski düzenine döndü. ''Girin.'' dedi. İçeriye bu şirkette en sevdiği iş arkadaşı girmişti.''Ah! Merhaba. Umarım rahatsız etmiyorumdur. Bay Agreste size acil olarak iletmemi istedi.'' Dedi Mia ve elindeki minik zarfı Marinette'in masasına bıraktı. ''Teşekkür ederim Mia.'' Dedikten sonra Mia odadan çıktı ve Marinette'e biraz daha geç açsa kalp krizi geçirecekmiş hissi veren mektubu titrek ellerle açtı .İçinden kendi yazdığı kağıtları görünce biraz şaşırmıştı. Onlar dışında küçük bir notta mevcuttu. Notu okudu: ''Bunlar yetmiyor bana sen lazımsın:)'' yazıyordu. Marinette yüzündeki sırıtmaya engel olamıyordu. Hemen odasından çıktı ve Adrien'ın odasına gitti. Kapıyı çaldı ve içeriden gelen ''girin'' sesini duyar duymaz hemen girdi. Adrien'nın da ondan farkı yoktu. Masasında küçük tepecikler oluşturmuş birçok kağıt yığını, bol kafein tüketiminden belli olan gömleğindeki ufak kahve lekesi ve tam oynanmalık olan karmakarışık saçlarıyla evet Adrien'ın en küçük bir ayrıntısı bile Marinette'in dikkatini çekiyordu. Adrien hala Marinette'in gelmiş olduğunun farkında değildi işine fazlasıyla dalmıştı. Marinette ise bir kenarda durmuş karşısındaki harika manzarayı izliyordu. Bıraksalar bütün gün onu izleyebilirdi. Adrien bir anda sinirlenip bütün kağıtları dağıtınca Marinette'in ağzından küçük bir ''hii'' sesi çıkmıştı. Adrien hemen sesin geldiği yöne döndü ve Marinette'i gördü. ''Tanrı gerçekten de neye ihtiyacım olduğunu biliyor.'' Dedi ve heyecanla Marinette'i kucakladı.''Heyy! Yavaş ol şirketteyiz.'' Dedi Marinette fakat Adrien'ın umrunda mıydı bu?

Kesinlikle hayır.

Onu odasının bir köşesinde olan koltuğa oturttu ve kafasını Marinette'in dizine gelecek şekilde koltuğa uzandı. Marinette sabahtan beri karıştırmak için deli olduğu saçları narin elleriyle okşuyordu. ''Birinin bana ihtiyacı olduğunu söylediler bende geldim.'' Dedi Marinette. Adrien güldü. ''İyi ki geldin.'' Dedi ve Marinette'in dizlerinden kalktı. ''Aç mısın?'' diye sordu. Bu sorunun cevabını Marinette'in midesinden çıkan ses söylemişti. Şirketten çıktıkları anda etrafta muazzam derecede büyük bir karmaşanın olduğunu gördüler. İnsanlar, delirmiş gibi sesler çıkarıyorlar bazıları ağlıyor bazısı fazla hemde çok fazla mutluluktan gülüyor kahkaha atıyordu. Marinette bu karmaşayı görünce Adrien'ın elini dahada fazla sıktı. Kim olsa bu garip manzarayı görse korkardı. Adrien Marinette'i tuttuğu gibi arabasına götürdü. İkisi de kendilerini arabaya attıklarında aynı kelimeyi söylemişlerdi.

''Duygu Etiketleri.''

-

''Ben demiştim!Böyle bir şey olacağı başından belliydi! Usta Fu Usta Fu ne yapacaksınız? Planınız ne?'' havada fıldır fıldır heyecan ve korkuyla dönen kwami ustasının uzun zamandır uzak durduğu pikabın oraya doğru gittiğini gördü. Pikap açıldı ve içindeki mucizeleri tek tek elinden geçirdi.''Zamanı geldi.'' dedi ve içinden dört mucizeyi çıkarıp pikabı tekrar eski haline getirdi.''Bu mucizeleri kime vereceksiniz Usta Fu?'' diye sordu wayzz. Usta Fu ise üzerine kışlık montuna alıp kapıdan çıkıyordu.Ceketinin yan kısmını kwamisine gösterdi.''Geliyor musun?'' dedi ve kwamisini beklemeden masaj salonundan çıktı. Bu kez iş ciddiydi bu sefer sadece Paris değil bütün dünyanın mucizelere ihtiyacı vardı.

-

Marinette ve Adrien koltukta oturmuş olan haberleri izliyorlardı. Duygu etiketleri çıktıkları ilk günden itibaren sorun çıkarmaya başlamışlardı. Marinette Usta Fu'ya gitmesi gerektiğinin farkındaydı ama bunu nasıl Adrien'a söyleyeceğini bilmiyordu. Ayrıca hala Adrien'a onun hakkında olan kara kedi sırrını bildiğini söylememişti. İşler iyice sarpa sarıyordu.Bunu bir şekilde Adrien'a söylemesi gerekiyordu.''Adrien?'' diyerekten ona seslendi. Adrien yüzünü ona döndü.''evet?'' Marinette yayıldığı koltuktan biraz daha kalkarak Adrien'ın boyuna ulaşabildiği bir pozisyona gelmişti.''Hani sana demiştim ya yılbaşı gecesi bana söylediğin iki önemli şey var diye...sen hala ikincisinin ne olduğunu bilmiyorsun.'' Adrien merakla Marinette'i dinliyordu.''Evet haklısın bilmiyorum.Neydi ikinci şey?'' Marinette derin bir nefes aldı.''Senin eskiden olduğun kişiyi biliyorum.'' dedi. Adrien'ın göz bebekleri büyümüştü.''Kimim ben?'' diye sordu. Gerçek kimliğini belli ettiyse bir sorun olacağını sanmıyordu ama yinede tedbiri elden bırakmak istemiyordu.''Sen benim pisiciğimsin.''

La Vie En Rose ~AdrienetteWhere stories live. Discover now