Daima

478 64 47
                                    

Well you see her when you fall asleep
But never to touch and never to keep
‘Cause you loved her too much
And you dived too deep

Uykuya daldığında onu görürsün
Ancak hiç dokunmaz ve hiç tutmazsın
Çünkü onu o kadar çok sevdin ki
ve çok derine daldın

Müzik:Passenger/Let her go

‘’Sen ben pisiciğimsin.’’ Adrien duyduğu şey karşısında ne diyeceğini bilememişti. Şu an aklında sormak istediği birçok soruyu da yanında getirmişti bu cevap. ‘’Adrien…’’diye seslendi Marinette. Adrien ayağa kalktı ve mutfağa gidip bir bardak soğuk su içti. ’’Başka ne söyledim o akşam?’’ asıl korktuğu şey uğur böceğine olan aşkını Marinette’in öğrenmesiydi. ’’Başka… Kimi sevdiğini ve pişmanlığını anlattın biraz.’’ Dedi Marinette.  Adrien Marinette’in ellerini tuttu.’’Sana ne söylediysem hepsi geçmişte kaldı.’’ Ardından Adrien Marinette’in elini kendi kalbine koydu.’’Bu kalbin tek sahibi var ve o da sensin.’’  Dedi. ’’Biliyorum ve bu sırrını saklaman gerektiğini de biliyordum.’’ Dedi Marinette anlayışla. ‘’Ama nasıl? Anlayamıyorum kafamda binlerce soru var.’’ Dedi Adrien ve duvarın dibine çöktü dizlerini kendine doğru çekti ve öylece durdu. ’’Cevap aslında tam gözlerinin önünde. Bana bak.’’ Dedi Marinette ve Adrien’ın yanına oturdu. Adrien kafasını kaldırdığında aşık olduğu kadını gördü. Lacivertin koyu rengindeki saçları, gökyüzü mavisi gözleri, pamuk prensesi kıskandıracak derecede güzel olan teni… işte tam karşısında duruyordu. ’’Ne görüyorsun? Diye sordu Marinette. Adrin Marinette’in yanağını okşadı bir süre. ’’Hayatımın geri kalanını.’’ Dedi ardından. Marinette aynı şekilde gülümsedi. ’’Peki, başka?’’ diye sordu yeniden. Adrien bu sefer cevap vermemişti susuyordu çünkü tam olarak neyi söylemesi gerektiğini kavrayamamıştı.’’Tamam şöyle söylesem; O gece bana dedin ki ‘’Sana karşı olan hislerimi bir keresinde başkasında da hissetmiştim.’’ Bu kişi uğurböceğiydi değil mi?’’ dedi Marinette. Adrien evet anlamında başını salladı.’’Evet oydu ama—‘’ Marinette Adrien’ın dudaklarını eliyle kapamıştı.’ ’Senin âşık olduğun kişi hiç değişmedi hep aynıydı lakin bir süre maske takmıştı o kadar.’’ Dedi Marinette. Adrien ani bir hızla ayağa kalktı. Sarhoş olmuş gibi duvara tutundu. ’Bu bu bu inanamıyorum Mari!’’ diye bağırdı sevinçle. Marinette’i tuttuğu gibi kucakladı ve havada birkaç kez döndürdü.Marinette’i yere indirdiğinde ona yaklaştı. Çok yakındılar , nefesleri birbirine karışıyordu. Dudakları birbirlerine değdiği anda hissettikleri o tarif edilemez duyguyu tattılar. Ruhları birbirini tamamlıyordu. Bu güzel anı bozan şey ise kapı ziliydi .Marinette koşarak kapıya gitti. Kapıda duran kişi Usta Fu’ydu. Adrien’da kapıya gitmişti Mari’nin arkasından kapıda duran yabancıyı görünce şaşırmıştı. ‘’Birbirinizin kim olduğunu öğrendiğinizi varsayıyorum’’ dedi Usta Fu ve içeriye girdi. Arkasında şaşkın iki genci bıraktığından haberi yoktu tabi ki. Marinette’de Usta Fu’nun peşinden gitti. Usta Fu salondaki tekli koltuğa oturmuş Marinette ve Adrien’ı bekliyordu. Onlarda Usta Fu’nun karşısındaki koltuğa geçtiler. ’’Neden burada olduğumu biliyorsunuzdur belki.’’ dedi Usta Fu ve kimseye söz hakkı tanımadan devam etti. ’’Dünya berbat bir krizin eşiğinde bu yüzden dünyanın mucizelere ihtiyacı var. Bu sadece iki kişinin yapabileceği bir görev değil Dünya’dan bahsediyoruz. Bu koca gezegende o kimyasal etiketleri kullanmayan kalmamıştır.’’ Marinette Fu’yu bütün dikkatiyle dinlemişti fakat aklında bir soru vardı.’’Bunu nasıl durduracağız? Kendiniz dediniz Dünya’da bu etiketleri kullanmayan kişi kalmamıştır.’’ Usta Fu başını salladı ve ceketinin iç cebinden küçük bir aygıt çıkardı, aygıtı açtığında Dünya’nın bir tür hologramı vardı ve Dünya’nın farklı noktalarını işaret eden kırmızı küçük noktalarda vardı.’’ Adrien hologramı gösterdi.’’Bu tam olarak nedir?’’ diye sordu. ‘’Gördüğünüz noktaların koordinatlarını bulmak için epey uğraştım. Bu yerler tedavi için gerekli bileşenlerin noktasını gösteriyor. On önemli yer var: Moskova, Los Angeles,İstanbul,Londra,Paris,Bakü,Berlin,Roma,Tokyo ve Seul. Buradaki bileşenleri toplamanız gerek. Bileşenleri topladığınızda tedaviyi tamamlamış olacaksınız. Bunu sadece ikiniz yapamazsınız o yüzden vermek istediğim iki mucizede var.’’ Dedi Usta Fu ve ayağa kalktı .’’Bilmeniz gereken her şeyi söyledim. Saat sekiz olduğunda masaj salonuna gelin ve dikkatli olun herkes çıldırmış bir vaziyette şimdilik gidiyorum.’’ Dedi ve evden ayrıldı. Marinette ve Adrien ise mucizelerine kavuşacakları için sevinseler mi üzülseler mi bilememişlerdi çünkü her zamankinden zor bir görevdi bu ölümlere sebep olabilirdi. Adrien saatine baktı daha sekize iki saat vardı."Ne düşünüyorsun?" diye sordu Marinette Adrien'a."Tehlikeli olacak. Hemde fazlasıyla ve ben...seni kaybetmekten korkuyorum." dedi Adrien. Marinette Adrien'a sarıldı."Bana bir şey olmaz. Sen olduğun sürece bana hiçbir şey olmaz" dedi Marinette ve Adrien'a sarıldı. Adrien ayağa kalktı ve Marinette'in dikiş kutusundan bir ip aldı."Biliyorum daha çok erken ama bütün bunlar bittiğinde hayatımın geri kalanında benimle olur musun?" dedi Adrien. Marinette hayretle Adrien'a bakıyordu yıllarca hayalini kurduğu teklifi almıştı."Tabi ki evet! Sorman saçma" dedi Marinette. Adrien mutlulukla aldığı ipi Marinette'in parmağına bağladı sonra aynı işlemi Marinette Adrien içinde yaptı. Çok mutlulardı."Seni daima seveceğim." dedi Marinette."Daima" (Always/*) diye tekrarladı Adrien. Umdukları tek şey bu tehlikeli görevden hiçbir hasar almadan bitirmekti.

*Hi guys!
Bölüm nasıldı?
Ha bu arada beğendiğiniz ve bölümlerde koymamı istediğiniz şarkılar varsa buraya yazabilirsiniz💛
Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin
Şimdilik görüşürüz!

La Vie En Rose ~AdrienetteWhere stories live. Discover now