BULDUM!

883 93 6
                                    

Lover, hunter, friend and enemy You will always be every one of these Lover, hunter, friend and enemy You will always be every one of these Nothing's fair in love and war.

aşık, avcı, dost ve düşman sen her zaman bunların hepsi olucaksın aşık, avcı, dost ve düşman sen her zaman bunların hepsi olucaksın aşkta ve savaşta hiçbir şey adil değildir.

Müzik: La vita e bella/film music

Her ne olursa olsun asla pozitif enerjisini bozmayan insanlar vardır ya işte Marinette'de böyle biriydi.Dün sankki hiç yaşanmamış gibi uyanmış ve keyifli bir kahvaltı yapmıştı.Şu aralar ne kadar işsizde olsa bunu şu an dert etmiyordu.Biraz oturup kitap okuduktan sonra eski günlerde yaşadığı bazı anılar beynine hücum ediyordu. Derin bir nefes almak için balkona çıktı. Ne zaman bir şeye üzülse ya da sinirlense temiz havanın verdiği o saf his, onu sakinleştirirdi. Bir süre sadece gözünü kapadı ve düşündü. Bu pek uzun sürmemişti çünkü dışarısı fazlasıyla soğuk gelmişti ona. İçeri girdiğinde cidden yapacak hiç bir şeyi olmadığını fark etti. Halbuki eskiden tek bir boş günü bile yoktu. Her gün durmadan yorulmadan kötülerle savaşıp bir yandan okuluyla ilgilenen kız, şu an evde tıkılıp kalmıştı. Böyle duramazdı bir şeyler yapması gerekiyordu.''Aha!'' dedi ve telefonunu eline aldı. Kimi arayacağını çok iyi biliyordu.

-

"Uzun zaman oldu görüşmeyeli, ee anlat bakalım nedir seni buraya getiren?'' Alya her zamanki halindeydi. Tabi üzerindeki farklı şeylerden oluşan sos lekelerini ve birbirine dolanmış saçını saymazsak gayet iyi göründüğünü söyleyebilirdi.'' Asıl sen anlat. Tanrı aşkına bu üstünün başının hali ne?'' Alya gerçek bir kahkaha attı. Marinette'de dayanamamış ona katılmıştı. Bu buluşma her ikisine de iyi gelmişti.'' Aslına bakarsan yeni bir film çekiyorum bir nevi biyografi sayılır.'' Marinette arkadaşı adına mutlu olmuştu. En azından onun vakit ayırabileceği bir işi vardı.''Ya sen ne yapıyorsun?'' Marinette ilk önce bir of çekmişti sonra ayağa kalktı ve cama doğru ilerledi.''İşsizim.'' dedi ardından devam etti.''Son gittiğim işten istifa ettim sonraki görüşmelerinde pek başarılı geçtiği söylenemez.'' Marinette tekrar Alya'nın yanına oturmuştu. Alya'nın ise onu hiç dinler gibi bir hali yoktu daha çok telefonuyla uğraşıyordu.''Alya?'' dedi Marinette, onun dikkatini çekmek için.''Bir saniye..Ve işte BULDUM!'' diye bağırdı sevinçle ve telefonu adeta Marinette'in gözünün dibine kadar tutup göstermişti. Marinette telefonu eline aldı.''Alya Sezair. Bana böyle bir şey yapmadığını söyle."'' Marinette hem sinirliydi hem de farklı hissediyordu.Alya ise aynı umursamazlıkla devam etti.''Yaptım bile.'' Marinette, bir sağa bir sola koşar adımlarla odayı turluyordu. Alya bir süre onu izlemiş ama sonunda başı dönmüştü.''Marinette, yeter gerçekten bu kadar endişeleneceğini bilseydim yapmazdım.'' Alya, Marinette'in adına özel sektördeki bir firmaya başvurmuştu. Firmanın acil bir tasarımcı aradığını bildiği için kaçınılmaz son Marinette'i bekliyordu.Şirketin sahibi babası gittikten sonra onun yerine şirketi yöneten kişi Adrien'dı. Tasarımcı değildi. Sadece şirket için özel evrakları imzalayıp toplantılara katılıyor ve günlük işlerini hallediyordu. Tasarımcıların ayrı bir bölümü vardı.Marinette biraz sakinleşmişti kendince."En azından mülakatlar başka biri tarafından yapılıyor beni kesin geri çevirirler." Alya hem bir yandan sinsi sinsi sırıtıyor bir yandanda gülüyordu."Zannetmiyorum... Her neyse gideceksin değil mi?"Alya Marinette'in gözlerinin içine bakıyordu. Marinette'e ne zaman bu şekilde baksa Marinette ona asla hayır diyememişti."Ha--" Alya bu sefer kaşlarını çatarak Marinette'e doğru bakmaya başlamıştı. Ne yapacağını tam kestiremesede Marinette, ani bir kararla düşünmeden "Evet. Evet gideceğim o görüşmeye zaten Adrien'ın beni hatırlayacağınıda zannetmiyorum. 7 yıl oldu elbet unutmuştur." Alya göz devirdi blr yandan da arkadaşının eskisi gibi liseli bir genç kız haline geri dönmüş olması onu güldürmüştü.Marinette'in hala Adrien'ı sevdiği aşikardı ama bunu kabullenmek istemiyordu. Nedenini Alya bile bilmiyordu... "Yarın sabah saat dokuzda. Unutma!" Diye bağırdı son kez gitmeden önce. Marinette ise içinden tekrarlamıştı."Yarın sabah saat dokuzda." ardından o da evine geri döndü. Bugün fiziksel olarak yorulmamış olsa da ruhsal olarak epey yorulmuştu. Bu gece iyi bir uyku çekmesi şarttı. "Olamaz! Ya geç kalırsam." O zaman böyle bir şeyin olması onun işine gelirdi ama niye bunu bu şekilde dediğinğini kendisi bile tam bilmiyordu. Olacakları yaşamaktan başka şansı yoktu. O da kendini uykunun derin kollarına bıraktı.kim bilir yarın ki mülakatta neler olacaktı...

La Vie En Rose ~AdrienetteWhere stories live. Discover now