Oyunun Kuralları

777 88 9
                                    

First you both go out your way And the vibe is feeling strong And what's small turn to a friendship a friendship Turn into a bond and that bond will never be broke And the love will never get lost.

 Önce siz ikiniz yola çıkarsınız Aranızda güçlü bir bağ vardır Ve bu ufak his arkadaşlığa döner, arkadaşlığa Bir bağa döner ve bu bağ hiçbir zaman kopmayacak Ve sevgi asla kaybolmayacak.

*Müzik:Wiz Khalifa/See you Again

Hayat bir oyun ve bizde bu oyunda sahnelenen kuklalar değil miydik?
Bizi yöneten şey ise oyunun kurallarıydı. Her oyunun bir kuralı olduğuna göre hayat oyunun kuralı neydi? Sanırım bunu hepimiz tecrübe ederek yaşayarak daha doğrusu oynayarak öğrenebiliriz. Bir oyunu sürekli oynamaktan sıkılırız bunun için kurallarını sürekli değiştirip dururuz. Uzun süre aynı oyunu oynadıktan sonra kurallar bir anda tersine dönse ya da biz oyunun kurallarını bizim için en iyi şekilde düzenleyip oynasak nasıl olurdu? Bunun hayat denen oyunla yapamasakta en azından deniyoruz. Oyunu Oyunu kendimiz için, yaşamamız için değiştiriyoruz. Peki... Oyunun kurallarını yazan kimdi? Bunu bize söyleyen anlatan kişi ya da nesne,cisim,madde...bu neydi? Tecrübeler olabilir sanırım cevap. Hayat oyununda bizi birinciliğe götüren yegane şeylerden biride budur aslında: yaşadığımız, gördüğümüz ve ders aldığımız tecrübeler. Tecrübe edindikten sonra aynı hatayı tekrar yapmamaya başlarız doğru olan şey bizim için en iyisidir. Bu şekilde bir nevi oyunun kuralını değiştiririz. Kuralları belirledikten sonra asıl iş olan bu oyunu oynamak ve kazanmaktır. Marinette oyunun kurallarını değiştiriyordu. Tecrübe ettiği şeyler onu bu yola sürüklemişti. Oyun daha yeni başlıyor.

-

"Heyy! Nereye gidiyoruz bari onu söyleseydin." Marinette meraktan kendini yiyip bitiriyordu. Gerçekten nereye gittiklerini merak ediyordu. Adrien bir Marinette'in elini tutmuş ilerlerken diğer yandan gülüyordu. Uzun zamandır hiç gülmediği kadar çok hemde."Biraz dayan Mari az kaldı." dedikten sonra kasırların olduğu ormanla iç içe bir yere girdiler. Gece vakti olduğu için etrafta kimse yoktu. Sonbahar son günleri olduğu belli olmasına rağmen geriye kalmış tek tük yapraklar ortaya şahane bir görüntü çıkıyordu. Biraz daha ilerledikten sonra çimen bir yola ulaşmışlardı. Ortamdaki sessizlik ve huzur ateş böceklerinin ve çekirgelerin seslerinden belli oluyordu. Git gide denize yaklaşıyorlardı neredeyse uçurumun orada uçurumun biraz gerisinde bir salıncak vardı. Marinette "Burası çok--" Adrien sözünü kesti "güzel değil mi?" Marinette omzuna vurdu."Hayır eşsiz diyecektim. Burası çok eşsiz bir yer. Nereden buldun burayı?"Adrien Marinette'i salıncakta sallarken bir yandanda yıldızları izliyordu. "Kendimi her yalnız hissettiğimde buraya geldim. Nasıl buldum bilmiyorum ama bana hep huzur verir." Marinette salıncaktan yavaşça indi ve Adrien'a yaklaştı."Gerçekten üzgünüm...ailen için." Adrien uçuruma doğru yaklaşmıştı."Önemli değil. Ben buna alıştım. Herkes bir gün gidiyor sadece bazıları bizi daha çabuk bırakıyor o kadar."Marinette aklındaki plana uygun hareket etmek istiyordu.
Kural 1: O an ne yapmak istiyorsan onu yap. Yeterince fırsat kaçırdın. Marinette büyük adımlar atarak Adrien'ın yanına geldi."Daha önce hiç birini sevdin mi?" dedi. Adrien bu soru karşısında affalamış gözüküyordu. Böyle bir soru beklemiyordu."Bir keresinde birini gerçekten sevmiştim hemde tüm kalbimle ama onu istemedim." Marinette'in kafası karışmıştı."Nasılm niye istemedin?"Adrien çimlere doğru uzandı. Bu soruların onu rahatsız ettiğini bile bile cevap vermek istiyordu. Marinette ile konuşmak onu garip bir şekilde rahatlatıyordu."İstemedim çünkü...onu da kaybetmekten korktum. Hayatımdaki herkes bir bir gitti. Onun gitmesindense istememeyi tercih ettim." Marinette kimi bu kadar çok sevdiğini epey merak ediyordu."Pişman mısın bundan?" Adrien derin bir of çekti ve bağdaş kurarak oturdu."Hep sen soruyorsun birazda ben soracağım." Marinette'de onun gibi bağdaş kurarak oturdu."Pekala,sor bakalım." Adrien bir süre düşündü."Sen? Sen birini sevdin mi?" Marinette'in aklına ikinci kural geldi.
Kural 2:Gerçek neyse onu söyle,ecelden kaçış yok. "Evet hemde çok sevdim sanırım halada seviyorum." Adrien Marinette'in cevabından dolayı çok rahatsız olsada devam etti."Hala mı? Ne zamandan beri seviyorsun onu?" Marinette Adrien'ın gözlerinin içine baktı. "7 yıl. Onu 7 yıldır seviyorum fakat farkında değilmişim." Adrien sormaya devam ediyordu."Kim bu şanslı çocuk?" dedi gülmeye karışık. Marinette gerçekten ama gerçekten donup kalmıştı. Şu an ne yapması gerektiğini kafasında kestiremiyordu. Onu sevdiğini söylerse ters tepki alabilirdi ama gerçeği söylersede içindeki bu kalp ağrısından kurtulabilirdi."Onu tanıdığını Onu tanıdığını sanmıyorum. Her neyse saat çok geç olmuş artık gidelim mi?" Adrien tabi dercesine başını salladı. İstediği cevabı alamasada üstelemeyecekti belki sonra... Uzun bir yürüyüşün ardından Marinette'in evine gelmişlerdi."Hey! Senin evin şu tarafta olmayacak mıydı? Yanlış hatırlıyor olabilirim." dedi. Marinette güldü."Orası ailemin evi bir iş bulduktan sonra kendi daireme taşındım ve artık burada oturuyorum."dedi bir yandanda pembe panjurlu bir apartmanı gösteriyordu. Adrien apartmana Adrien apartmana bir göz gezdirdikten sonra Marinette'e döndü. Oldukça neşeli gözüküyordu."Yolculuğumuzun sonuna geldik yarın işte görüşürüz." Marinette'de aynı sevinçli ifadeyle el salladı."Görüşürüz arkadaşım." bu laf Adrien'ı yine rahatsız etsede nedenini bilmediği için umursamadı. O da el sallayarak evine döndü. Arkadaş, bu kelime hem bir o kadar yakın hemde bir o kadar uzak geliyordu. Bu geceki uyku seansında eminim bunu uzun uzun düşünecekti. Marinette ise evde planının işe yaramasını umaraktan derin bir uykuya dalmıştı. Yarın, kim bilir ona neler getirecekti.

Not: Yazmayalı baya oldu biraz beklettim kusura bakmayın. Beğendiyseniz yorum yazıp vote atmayı unutmayın ponçikuslarım benim *-*  

La Vie En Rose ~AdrienetteWhere stories live. Discover now