Her zaman konu anne-babaya geldiğinde olduğu gibi kahverengi gözleri yine doldu.

Komşumuz derya ablanın çocuğu olmamıştı. O yüzden daha 1 aylık bile olmamış, kapılarının önüne bırakılmış Merih'i evlatlık edindindiler. Bunu bir mucize gibi görmüş ve Merih'i çok sevmişlerdi. Ta ki 7 yıl sonra derya abla hamile kalana kadar. Şimdi Merih onlar için fazlalıktan ve sorundan ibaretti. Yattığım yerden doğruldum ve ona sıkıca sarıldım.

"Sen benim canımsın Merih. Hem boşversene anneni. Benim annem seninde annen unutma." Dedim ve zaten sarılı olan kollarımı daha da sıktım. Onun bu haline dayanamıyordum. Canım arkadaşım benim.

"Unuturmuyum hiç. Sen ve Büşra abla olmasa ben ne yapardım." Sarıldı sıkıca bedenime.

Kollarımı çektim. Gözleri daha fazla dayanamayıp akıvermişti biriktirdiği su damlacıklarını. Göz yaşlarını sildim ve ayağı kalktım. Onu kollarından tutup kaldırmaya çalıştım. Zor da olsa çekiştire çekiştire aşağı indirdim. Oturma odasına geçip tatil hakkında konuşmaya başladık, geçen zamandan haberimiz yoktu. Çalan telefonumun sesiyle konuşmamız bölündü, evet bölündü diyorum çünkü daha henüz bir şey anlatmış sayılmazdık ki, değil mi?
"Efendim annecim."
"..."
"İyi ama daha yeni geldim."
"..."
" Hadi ya o kadar oldu mu?"
"..."
"Tamam annecim geliyoruz hemen."
"..."
"Yok biz geliriz babama gerek yok. Hem fazla uzaktada değiliz. Öpüyorum annecim görüşürüz."
Saate bakıp Merih'e döndüm;

"Annem haklı zaman ne çabuk geçti? " pencereye bakıp devam ettim.

"Havada kararmış, hadi gidelim."

"Ya ben gelmek istemiyorum, yine tartışıcam annemle. Ben burada kalsam ne olur Lamia?"

"Saçmalama bebeğim burası güvenli değil, eve gitme bize gel. Ben izin alırım Derya abladan."

"İzin almana gerek yok, yokluğumu bile farketmezler."

Kalktık, ayakkabılarımızı giyip kapıya çıktık. Dışarısı baya karanlıktı. Babam gelse aslında fena olmazdı. Ama ağaç evin nerede olduğundan hiç kimseye bahsetmemiştik. Hemen yolun kenarında falan sanıyorlardı, oysa baya derindeydi. Bilseler asla kabul etmezlerdi o yüzden yalan söylemek zorunda kaldık. Merdivenleri inip toprağa bastık.

"Lamia ,içeride fener olacaktı. Böyle gidemeyiz ,bekle alıp geleyim."

"Tamam, bekliyorum."

Merdivenleri geri çıkıp içeriye girdi. Karanlıktan önümü göremediğim için Merih'in dediğini yapıp kıpırdamadan beklemeye başladım. Birden sert bir rüzgar esti ve kayboldu. Yüzüme düşen saçlarımı toplayıp etrafa bakındım. Sanki birileri konuşuyormuş gibi fısıltı sesleri duymaya başladım ama tam anlayamıyordum. Yavaşça sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladım ki arkadan Merih bağırdı.

"Buldum feneri! " Yanıma gelip,

"Hadi gidelim "dedi. Ona duyduğum seslerden bahsettim.

"Bence baya yoruldun canım, garipten sesler duyman normal. Hem bunları bırakta bir hafta sonra doğum günü partin var." Durup bana döndü ve yanaklarımı sıktı, yürümeye devam etti.

"18 oluyorsun. "
"Evet çok mutluyum." Umarım yeni yaşım bana güzellikler getirir.

Sessiz sakin yürürken o fısıltıları tekrar duydum. Şüpheci iç sesime Merih karşılık verdi;

TESSERACT[Dördüncü Boyut] #Wattys2018 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin