36. Bölüm

2.8K 292 327
                                    


Ehehehehehe 

Şey bölüm bitince bana çok küfür etmeyin çünkü gribim :( sonra edersiniz aşlskdsşldkşa

Baştaki tarihe dikkat edip okuyun da şimdi ki zaman sanmayın asşkdşkasdşalkş

İyi okumalar sevgililerim, sevgililer gününüz kutlu olsun 


------ 


Ekim 1975 


"Luhan." Sehun adımı defalarca seslenmiş olmasına rağmen uyanmamakta ısrar ediyordum. Çünkü biliyordum ki bugün o günlerden biriydi. Erken uyanmak zorunda olmadığım günlerden biri. "Luhan bunun için ben de üzgünüm ama ya uyan ya da kolumu bırakıp uyumaya devam et." Ne şanstır ki ikisini de istemiyordum.

"Gitme." Boynumun altından sarkan koluna daha fazla tutunup göğsüme kadar çektim. Arkamda can çekiştiğini duyabiliyordum. Kolunu çekmemle göğsü sırtıma daha fazla değiyordu ve bu beni daha sıcak hissettiriyordu. "Üşüyorum ben, derse gitme."

"Gitmek zorundayım Luhan. Şimdi beni bırak da daha fazla geç kalmadan duşa girip hazırlanayım."

"Niye her sabah duşa giriyorsun ki sen? Kime temiz görünmeye çalışıyorsun?"

"Kimseye Lu, sadece senin gibi pis değilim o kadar." Kolunu tekrar çekmeye çalıştı ama yine başarısız oldu. Ona daha fazla sokuldum. Soğuk ayaklarımla onun muhtemelen sıcak olan ayaklarını aradım. Eski demir yatak hareketlerimle gıcırdadı.

"O zaman bu sefer yıkanma ve biraz daha benimle kal. Beni bu saatte uyandırmanın cezası." Arkamda sızlandığını hatta neredeyse tısladığını işittim.

"Luhan bak bu sefer gerçekten vakit yüzünden beni bırak demiyorum. Ama beni bırak."

"Ne için diyormuşsun o zaman?"

"Tanrım." Küfür gibi çıkan sesi ensemle buluşup beni ürpertti. "Bir erkek olarak diyorum Luhan. Sabahları bana bu kadar yakın olma işini bir daha konuşsak iyi olacak."

Ben dediği şeyi anlamaya çalışırken bütün gücünü kullanıp kolunu ellerimin arasından kurtardı ve yataktan çıkıp kıyafet alarak banyoya girdi. Ondna geriye kalan sıcaklığa sıkıca tutunmak için yattığı yere doğru süründüm. Yetmiyordu işte, bu soğuk yurt odasında ısınmak için Sehun'dan başkası yetmiyordu. Su sesini duymaya başlamamla yüzümde gülümseme oldu ve onun yastığının kokusunu içime çektim. Balık gibi suyun içinden çıkmadığı için o kadar güzel kokuyordu ki sadece sıcaklığı için değil, kokusu içinde de onunla uyuyordum.

Dakikaların ardından suyun sesi kesildi ve kapı açılarak buharların içinde Sehun göründü. Kaynar suyla mı yıkanıyordu bu çocuk?

"Uyusana sen." Saçlarını kuruturken bana bakıp gülümsedi.

"Sen gidince uyurum. Şu an seni izliyorum." Dirseğimi yatağa yasladım ve başımı elime yasladım. Dudaklarında oluşan kıvrımdan bundan hoşlandığını, çok hoşlandığını çıkardım. Aynanın karşısına geçti ve atletinin üzerine kazağını geçirdi. Geniş omuzlarına bakarak iç geçirdim. Sanırım ben gerçekten büyüyememiştim. Aynaya baktığımda gördüğüm zayıf ve çelimsiz vücut hiç hoşuma gitmiyordu.

"Senin dersin 12 buçukta bitiyor değil mi?"

"Evet."

"Yemekhanede buluşuruz o zaman." Saçlarını havluya sertçe sürtüp ceketini giydi. "Odadan çıkarken sıkı giyin." Yatağa eğildi ve kulağımın hemen altına öpücük bıraktı. "Günaydın öpücüğümü aldığıma göre çıksam iyi olur." Başımı salladım ve odanın kapısı kapanır kapanmaz başımı yastığına gömüp uykuma kaldığım yerden devam ettim. Dersimin başlamasına daha iki saatten fazla vardı.

The SeditionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin