33. Bölüm

2.8K 295 294
                                    

SELAAAAMMM

Umarım beni seviyorsunuz ve umarım bölümü seversiniz lşaksdşlsakdlşakd

Düzenlemedim, iyi okumalar <3


------



Haziran 1970


Deliriyordum.

Hayır, bir saniye.

De li ri yor dum.

Güneşin altında bütün gün gün oturmaktan neredeyse eriyecektim. Her yerim güneş yanığı olmuştu. Başıma güneş geçmişti ama hiçbirinin önemi yoktu. Deliriyordum çünkü Sehun üzerindeki o yakası açık bol gömleği ve İspanyol paça pantolonuyla okulun en sinir bozucu kızıyla dans ediyordu.

Her şeyi, hem de her şeyi baştan alıyordum.

Ben doğduğumda babam henüz yeni bir polisti. Düzgünce maaş almadığı için maddi durumumuzun kötü olduğunu söylerdi annem. Öyle ki hatırlayabileceğim bir beşiğim yoktu. Annem öğlenleri beni uyutabilmek için karşı komşumuza götürüyormuş, deli gibi ağlıyormuşum çünkü. Tamam bu pek değişmedi.

Onların bir beşiği varmış, o zamanlar son model olan, şu sallanan demir beşiklerden. Biri beni sallamadan uyuyamıyormuşum ki bu yaklaşık 10 yaşıma kadar devam etmiş olabilir, geçmiş zaman. Hatırlamıyorum.

Bize göre zengin olan komşularımızın beşiğine yatıp uyuyormuşum fakat o sırada yalnız değilmişim. O beşikte benden yalnızca birkaç ay önce doğan başka bir oğlan çocuğu varmış. Bütün gün o beşikte birlikte sallanan o çocuklar büyüyünce birbirlerinin en yakın arkadaşı olmuşlar. Evet, Sehun'un hayatıma girmesi işte tam olarak böyle başlamışt-

Bir saniye.

Baştan alacağım derken bu kadar baştan almamam gerekiyordu sanırım. Başıma güneş geçtiği için her şey.

O zaman yalnızca iki gün öncesine alayım.

İki önceki beden eğitimi dersinde hocamız gelmiş ve stadyumda yapılacak bu yıl ki Büyük Kurtuluş Günü Töreni için seçilen öğrencileri açıklamıştı. Küçük şehrimizdeki neredeyse bütün liselerin birinci sınıfları bu çalışma için görevlendirilmişti. Çünkü onlara göre lise birler boş işlere koşturmaktan başka bir işe yaramıyordu. Derslere girmeyeceğimiz için her şey iyiydi. Sehun da ben de seçilmiştik. Buraya kadar da her şey güzeldi. Ta ki ayrı ekiplere verilene kadar.

Çocukluğumuzu, ilkokul anılarımızı, mahalle oyunlarımızı hatırlıyorum. Ben her zaman Sehun'a göre daha ön planda, daha sosyal, daha neşeli ve daha çok sevilen kişiydim. Maç yapacaksak kalelerin yerini ve kuralları ben belirlerdim. İlkokulda şiir okunacaksa hocalarım ilk benim adımı seçerdi. Okul başkanıydım. Çalışkandım ve okul korosunun solistiydim. Ancak her şey ortaokulun sona erip liseye geçtiğimiz o yaz tatilinde değişmişti.

Bir gün kalktım ve koşarak Sehun'unların evine gidiyordum ki demir bahçe kapımızı açtığımda sert bir şeye çarptım. Sehun'un sert göğsüne. Kalbim duracak gibi oldu. O yaz, tam o an bir şeyi fark ettim. Sehun büyümüştü. Boyu uzamış, gövdesi belirgin bir şekilde belirginleşmiş ve bebeklik yağı olan o sevimli göbeği kaybolmuştu. Yerine her sabah çocuklarla sahaya oyun oynamaya gittiği için -ben o saatte asla uyanmazdım- sert bir karın ve belirginleşmeye başlayan iki göğüs oluşmuştu. Sehun'un büyüdüğünü o an, benden daha çok beğenilen biri olmaya başladığını ise iki gün önce beden eğitimi dersinde fark etmiştim.

The SeditionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin