5. Bölüm

4K 388 290
                                    

Tekrar tekrar hatırlatmakta fayda var galiba tatlışlarım, şu anda fic 1978 Aralık'ında geçiyor. Yani eğik gördüğünüz yazılar geçmiş oluyo, zaten bir kaç bölüm daha böyle devam edecek ardından yine normal düzende 78 yılından yazmaya devam edeceğim. 

Bir de radyo konuşmaları eğik ama onların radyo yazıları olduğunu anlamamanıza imkan yok belli ediyolar kendilerini 

E o zaman iyi okumalar dileyeyim ve çekileyim <3 bölüm sonunda görüşürüz :* 


---


Eylül 1975


"Nasıl yani? Gösterişli büyük kapı yok mu? Peki ya çimenlerde yayılan öğrenci grupları?"

"Yabancı dizilerde gördüğün üniversite hayatını ülkemizden bekleme Lu, herkes ders çalışmakla meşgul."

"En azından büyük bir kapı beklemiştim." Hayal kırıklığıyla etrafıma bakmayı bırakıp Sehun'un büyük adımlarını takip etmiştim.

"Seni mutlu edecekse söyleyeyim, seneye büyük bir kapı yapılacağından bahsediyorlardı." Saçlarımı sevip sırtındaki çantayı düzelttiğinde sevinmiştim. Kapı olacağına değil, saçlarımı karıştırmasına.

"Bu bina da mı ders göreceğiz?" Heyecanla tarihi büyük mimari yapıyı göstermiştim. O ise hayır diyerek gülmüştü. "O zaman bu? Soldaki binayı işaret ettiğimde yeniden aynı tepkiyi vermesiyle yine omuzlarım düşmüştü. "O zaman biz nerede okuyacağız?"

"Üniversite hayatıyla ilgili diğer bir bilgi ise Luhan, hiçbir zaman o yola yakın, güzel, görkemli ve tarihi binada dersin olmaz. Orası çoktan sıkıcı hocalarla dolmuştur. Bizim binamız arka tarafta." Ben iki yıl boyunca bunun için mi çalışmıştım? Hayalini kurduğum hiçbir şey gerçek olmuyordu. "Ama iyi bir şey söyleyeceksem, soldaki bina kütüphane binası, ders çalışmaya girebilirsin."

"Gerçekten mi?" İşte keyfimi yerine getiren bir şey çıkmıştı sonunda.

"Evet, tabi yer bulabilirsen. Ben geçen yıl hiç yer bulamamıştım. Unutma, ülkenin en iyi üniversitesindesin. Herkes çalışıyor." Sıkıcıydı, oldukça sıkıcıydı.

"Sehun, hadi Gwangju'ya geri dönelim." Gülerek ağaç dolu bahçeyi adımlamaya devam etmişti. Adımlarımı ona uyumlu atarak yetişmeyi başardığımda kolunu omzuma atmıştı. Onun varlığı gerginliğimi ve korkularımı atıyordu.

Sehun'la birlikte evden çok uzakta, ülkenin en iyi üniversitesinde okuyacaktım.

Bir saniye.

Tanrım ben Sehun'la evden uzakta okuyacaktım. Tanrım ben Sehun'la yalnız bir hayata atılmıştım. Ama sorsanız kendimi hala okul gezisine gelmiş gibi hissediyordum.

"Bizim binamız burası. Geleceğin Tarihçisi ve Gazetecisi işte burada okuyacak." Bunu dediğinde heyecanım ve sevincim ikiye katlanmıştı. Geleceğin tarihçisi olmak... Daha şimdiden bana kasılma hakkını veriyordu. 

"Üst sınıf olduğun için sana saygı duymalı mıyım?"

"Sana mı?" Kaşlarını çatarak baktığında gülmüştüm.

"Çok özür dilerim, size demem gerekiyordu. Üst sınıf hazretleri." Dirseğiyle koluma vurup gülerek bizi bekleyen merdivenleri tırmanmıştı. Binanın içinin beyazlığı gözlerimi alırken daha şimdiden çalışmaktan beynimin akacağını hissetmiştim.

The SeditionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin