20| Defalarca Kez

En başından başla
                                    

"Ben... Korktum." Ancak fısıldayabildi. "Kendi hayatımı önemsemiyorum pek ama sen... uyuyup da uyanamayacaksın diye.. korktum."

Taehyung gülümsedi, bunu komik bulduğundan falan değildi, sadece Jimin'le gurur duyuyordu çünkü onun sadece korktum demesi bile çok şey ifade ediyordu. Jimin'in bu konuda rahat olamadığını, garip olsa da çekindiğini biliyordu ama Taehyung, Jimin için sıradan biri olmak istemiyordu. Herkese davrandığı gibi davransın istemiyordu, özel olmak istiyordu.

"Jungkook'u bulamayacağız diye korkuyorum," diye devam etti. "Geçmiş kendini tekrar ediyor ve ben yine arkadan bıçaklayan rolü oynamak istemiyorum."

"Geçmiş?"

"Beş yıl-"

"Çocuklar, uyandınız mı?" Yoongi içeri birden girdiğinde ikisi de susmak zorunda kaldı. Jimin biraz da memnundu, bunu Taehyung'a anlatmaktan çekiniyordu, onun sırtını dönmesinden korkuyordu, onun sırtını dönmesini istemiyordu. Sadece... bu konuşmayı ertelemiş olmak iyi hissettirmişti.

"Evet... hyung." Taehyung Yoongi'ye cevap verirken garip hissetti. Yoongi'yi hep.. sert ve öfkeli biri olarak gördüğünden onunla konuşmuyordu pek, biraz da ürkütücüydü küçük gözleri ve çatık kaşlarıyla etradı izlemesi korkutuyordu.

"Güzel," dedi Yoongi ve dikkatle Jimin'e baktı. Sağlam görünüyordu ama canını sıkan bir şeyler olduğu kesindi. "Biraz dinlenin ve aramaya kaldığımız yerden devam edelim o zaman."

"Yoo, hayır!" Taehyung aniden ayağa kalkıp ellerini kaldırdı. "Ben iyiyim, şimdi devam edelim lütfen."

"Emin misin?" Yoongi emin olmak istedi, Taehyung'a bir şey olsun istemezdi sonuçta ama yine de bu, onun kendi kararı olacağından dolayı fazla karışamazdı.

"Eminim."

*

"Benim burada olmam ne kadar doğru?" Jimin gergince ayaklarıyla ritim tuttu, Taehyung ve Hei'nin buluşacağı yerde olmasına anlam veremiyordu.

Yoongi'nin fikrini uyguluyorlardı, Hei eğer bir ihtimal Taehyung'u hala seviyorsa, Jungkook'un yerini söyleyebilirdi. Ama eğer olur da söylemezse, çantasına atacakları takip cihazı işlerini kolaylaştıracaktı, öyle düşünüyorlardı. Yoongi ve Namjoon dışarıda bekliyordu, Hei çıkar çıkmaz onu takip edeceklerdi.

"Bana destek olmak için, tabii ki." Taehyung masadaki peçetelikten aldığı peçeteyi yüzlerce parçaya bölmüştü gerginlikten. "Hei'nin söyleyeceğini hiç sanmıyorum, o yüzden her türlü takip cihazını atmak zorundayız."

"Beni eski sevgilinle aynı masaya oturttuğun için ileride bir ilişkimiz olursa senden ayrılacağım." Jimin homurdanarak kollarını göğsünde birleştirdi ve sandalyesine yaslandı.

"Eğer ileride bir ilişkimiz olursa," dedi Taehyung, gülüyordu. "Böyle saçma bir nedenden dolayı ayrılmayacak kadar seveceksin beni."

"Ay, evet, haklısın." Jimin gülümsedi ve masada Taehyung'a doğru eğildi. Modu bir anda değişmişti. "Hadi, ilerideki ilişkimizden bahsedelim biraz."

"Hımm..." Taehyung çenesini ellerine yasladı ve bir süre tavana baktı. "Bence uyumlu bir çift oluruz," dedi. "Yani... Sürekli tartışmayız gibi geliyor." .

"Elbette," dedi Jimin. "Merak etme, ben sinirlenmem ve eğer sen sinirlenirsen de sakinleştirmenin bir yolunu bulabilirim."

Taehyung gülümsemeye devam etti, bu konuşmadan hoşlanmıştı ve devam etmek istiyordu. Ta ki, Hei aniden içeri girip çantasını onların masasına bırakana kadar. Hei sandalyeyi çekti ve oturdu çatık kaşlarla, hiç de mutlu görünmüyordu.

"Benimle buluşmak istediğini söylediğinde, yaptığın hatanın farkına varıp özür dileyeceğini düşünmüştüm. Bu erkek fa-"

"Cümleni bitirme istersen," diye kesti onu Taehyung. Devamında ne geleceğini biliyordu ve sinirlenmişti.

"Bitirmeyeyim mi? Bu yaptığın düpedüz saygısızlık, Taehyung. Beni buluşmak için çağırdın, yanında bir çöp torbası getirmişsin."

"Çöp torbası cebimde ve çöp de tam olarak şu an masaya oturdu," dedi Jimin kendini tutamayarak. Normalde ona karşı düşmancıl hisler beslemiyordu ama Taehyung'la tanıştığından beri Hei ile arası bir garip olmuştu.

"Jimin..." diye uyardı Taehyung. "Seni buraya ne için çağırdığımı biliyorsun, Hei. Jungkook'un yerini söyle bana."

Bu kadar ani girmesi gerekmiyordu belki ama sabredememişti, Jungkook'un yerini bir an önce öğrenmek istiyordu. Ayrıca Hei'yi görüyor olmak da ona iyi gelmemişti.

"Jungkook falan bilmiyorum," dedi tersçe Hei. "Eğer ilişkimiz hakkında konuşacak bir şeyin yoksa gidiyorum ben."

"İlişkimiz denen bir şey yok artık, anla şunu. Ben buraya kardeşim için geldim ve sen bana yalan söylüyorsun."

Hei kaşlarını olabilirmiş gibi daha çok çattı, bugün daha bir gergin olduğu kesindi. "Senin kardeşin umurumda değil, şu an odaklandığım tek şey Jimin'le birlikte olman."

"Bu seni ilgilendirmez," diye homurdandı Taehyung, gerçekten sinirleri bozulmuştu. İstediğini alamayacağını tahmin etmişti de, gerçekten olunca farklı hissettirmişti.

"Öyle mi? Sadakat diye ölüp bittin, değil mi sen? Madem ortalıkta ilişki kalmadı, sana itiraf ediyorum. Seni defalarca kez aldattım, Taehyung. Park Jimin ile.“ '




White Rabbit |vmin&yoonkook| ✓  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin