4| Geleceği Görüyorum ve Gelecek Çirkin

4.3K 486 154
                                    

Buckcherry - Wherever I Go

Hiçbir zaman değer görmeyen birinin, her zaman değer veren taraf olması garipti. Kimsenin kalbinde yer edinmeyen birinin, kalbinin böylesine geniş olması garipti. Nasıl öğrenirdi ki insan hiç sevilmeden sevmenin ne demek olduğunu?Jeon Jungkook öğrenmişti. Kendisi her zaman karanlıkta kalmış olsa dahi birilerine her zaman ışık olmaktan çekinmemişti. Gözleri görmüyor olsa bile birilerinin yolun diğer tarafına geçmesine yardım etmişti o. Gerçekten garipti. Hiçbir zaman fazlasını beklememişti ama her zaman fazlasını vermeye çalışmıştı. Pişman değildi, canını yaksa dahi keşke dememişti. Yaşadıklarından bir şeyler öğrenmişti, mesela asla onlar gibi olmaması gerektiğini biliyordu. Daha iyi bir insan olmanın ne demek olduğunu öğreniyordu.

Bazen kötü şeyler yapıyor olsa dahi, bunun nedeni değer verdiği insanların güvende olmasını istemesiydi. Kendini düşünmedi hiç. Birazcık olsun kendisini düşünmüş olsa daha iyi bir hayatı olur muydu, bilmiyordu ama umurunda da değildi. Önemli olan kendi hayatı değildi çünkü. Yirmi üç yılını hep başkaları için harcamıştı.

Daha küçük bir çocukken ailesinden koparılmıştı. İlk o zaman anlamıştı sevdiklerinden kopmanın ne denli acı verici olduğunu. Yetimhanede geçirdiği kısa sürede sadakatin ne demek olduğunu öğrenmişti oradaki insanlardan. Cesur olmayı öğrenmişti. Düştüğünde dizleri parçalansa bile kalkması gerektiğini öğrenmişti. Jungkook birçok kez düşmüştü ama yine de kalkmayı başarabilmişti. Dizleri kanasa bile.

Ona elini uzatan kimse olmamıştı ama sorun değildi. O elini uzatırdı. Düşmenin nasıl olduğunu biliyordu sonuçta. Hem... herkes onun kadar güçlü değildi, değil mi? Bazen insanlar onun kadar cesur olamıyordu. Ama sorun değildi, Jungkook yardım ederdi, Jungkook kaldırırdı, Jungkook onların yanında olurdu. Jungkook, yaralarla dolu ellerini uzatırdı onlara.

Jungkook yapardı işte.

Parçalansa bile toparlardı kendini, yapıştırırdı kırıklarını.

Tekrar parçalanacağını bile bile.

"Neden buradasın?" Yoonhi sordu çünkü bu çok saçmaydı. Onun burada olmaması gerekiyordu.

"Buradayım çünkü burada olmak istedim."

Jungkook'un gerçekten sinir bozucu olan bir yanı vardı, yıllar bu yanı gittikçe güçlendirmişti ve Yoongi bundan nefret ediyordu. Üstelik onun gizemli halleri de sinirini bozuyordu, aklında hiç de boş şeylerin dönmediği belliydi. Onun yaptığı şeylerin altında mutlaka önemli birkaç neden olurdu, öyle canının her istediğini yapan biri değildi Jungkook. En azından bu kadarını biliyordu Yoongi.

"Aklından neler geçiyor bilmiyorum ama bugün bunun sırası değil," dedi Yoongi bıkkınlıkla.

"Neden?" diye sordu Jungkook kaşlarını kaldırarak.

"Seni uyarıyorum, gecenin sonunda bunu yaptığına pişman olacaksın," dedi arabayı nihayet ani bir şekilde hareket ettirdiğinde. Madem Jungkook burada olmak istiyordu, Yoongi burada olmanın nede demek olduğunu ona göstermekten çekinmezdi.

"Yanlış seçimler yaptığımı mı ima ediyorsun, Yoongi?" diye alayla söylendi Jungkook. Araba, her geçen saniyede hızını arttırıyordu. Yoongi, gözleri yoldayken gülümsemekle yetindi sadece. Bunun hoş bir gülümseme olduğunu söyleyemezdi Jungkook. "Sanmıyorum," diye devam etti elini dizlerine yerleştirip gözlerini yola dikerken.

"Geleceği gördüğümü söylüyorum sana," dedi Yoongi hızını biraz daha arttırırken. "Orada pişman bir Jeon var."

"Öfkeli bir Jeon'un ne yapabileceğini görebiliyor musun peki?"

White Rabbit |vmin&yoonkook| ✓  Where stories live. Discover now