Onuncu Bölüm "MESAJ"

40.3K 3.6K 1.6K
                                    

Konu ne Jaejae? "

"Yah!  Yine aynı şeyi yapıyorsun! "

Kore'de Zeze ile Jaejae'nin okunuşu aynıydı. Bu yüzden takma adım Zeze'ydi.

"Konu ne mi?  Hope,  sanırım evden kaçacağım. "

"Ne?! "

"Duydun, sanırım değil hatta, direkt kaçmayı düşünüyorum. Ne yapmam gerekiyor bilmiyorum, bana ders veren bir öğretmen vardı, işte şimdi oldu, artık matematiğimi düzeltip bu şehirden defolup gideceğim derken öğretmen işi bıraktı ve sap gibi ortada kaldım. Galiba sınavı beklemeden gitmek en iyisi."

"Dur bir dakika, sen şimdi cidi bir biçimde evden kaçmayı mı düşünüyorsun? Jae, saçmalama. "

"Bunu ilk defa yapmıyorum Hoseok."

Dediğimde Hoseok anında kızmıştı.

"Bu yüzden yapma diyorum, diğer seferlerinde yakalanmıştın. Polislerin tekrardan peşine düşüp fersah fersah seni aramasını falan mı istiyorsun?"

"Ben artık nefes almak istiyorum, nefes alamıyorum Hoseok. Neler yaşadığımı bilmediğin için böyle konuşabiliyorsun, her gün, Tanrım, her gün o herifin iğrenç suratını görmek nasıl bir duygu haberin var mı? Acaba bugün bana bir şey diceyecek mi, bana vuracak mı hissinden bıktım, usandım. Eve gitmekten nefret ediyorum, ben artık eve gülerek gitmek istiyorum. Bunun da iki seçeneği var, ya Geunjoon'u öldüreceğim ya da kendime başka bir ev bulacağım."

Hoseok derin bir nefes aldı.

"Bende kal?"

Başımla reddettim.

"Geunjoon seni bir daha dövsün mü istiyorsun? Kesinlikle olmaz."

"O zaman ne yapacaksın? Reşitsin, devlet yurdunda bile kalamazsın, biriktirdiğin birkaç şey var mı bari?"

Başımla onayladım.

"Her zaman hazırlıklıyımdır, elbetteki biriktirdim."

Hoseok endişeli bir şekilde eğildi.

"Bunun geri dönüşü yok, biliyorsun değil mi? Nereye gideceksin, nerede kalacaksın? Bunları hiç düşündün mü? "

"Önemi yok, sana nerede kaldığımı söylerim. Okul kaydımı almam gerekiyor sadece, onu yaptıktan sonra hepsi çorap söküğü gibi gelecektir."

"Emin misin? Gitmekte..."

"Hiç olmadığım kadar. Sınavı bekleyemeyecek kadar doldum artık, o aptal öğretmen de gitti."

"Hangi öğretmen?"

Omzumu silktim.

"Ders veren işte. Tam işler tıkırında diyorken, gitti herif işte. Kursu bıraktığından beri düşünüyorum bu düşünceyi."

"Ne olursa olsun, ben senin yanındayım. Parayı bile dert etme, sadece kalacağın güvenilir bir yer bul. Anladın mı beni?"

Hafifçe gülümsediğimde Hoseok'un gözlerinin içine baktım.

"İyiki varsın Hoseok, iyiki varsın."

***

"Hocam telefonunuzu kullanabilir miyim? "

Coğrafya hocam kafasını kaldırıp bana sorar bakışlarla karşılık verdiğinde telaşla kendi telefonumu gösterdim.

"Şarjım bitmiş, ağabeyimi aramam gerekiyor. "

Elini cebine atıp telefonunu bana verdiğinde gülümsedim.

Birkaç adım gerileyip rehbere tıkladım. Parmaklarım adrenalinden titrerken Jungkook ismine tıkladım. Numarayı ezberlemeye çalışırken coğrafya hocasının keskin bakışları üzerimdeydi.

İyice ezberledikten sonra telefonu hocaya uzattım.

"Hocam teşekkürler, gerek kalmadı. "

"Ne oldu?  Aramadın mı? "

"Ağabeyim zaten eve geç gelecek, haber vermeme gerek yok, bugün maçları vardı aklımdan çıkmış. "

"Anladım, hadi sınıfına gir Jaehyun. "

"Peki hocam. "

Sekiz, iki, sıfır...

Altı, beş, sıfır...

Dört, çift dokuz...

Numarayı teker teker kendime telefonuma kaydederken kakaotalka girdim.

ID numarası kendi telefonuma düşerken sevinçle gülümsedim. Numarası doğruydu. Bu yaptığım doğru muydu bilmiyordum fakat tek çarem buydu.

Kurstan çıkana kadar mesaj atıp atmama konusunda gitgeller yaşamıştım.

Sugorange: Merhaba, sizden bir şey rica edecektim.
(23.45)

Acaba ücretinizin ne olduğunu öğrenebilir miyim?
(23.46)

Saatlerce bekelmiştim fakat geri dönüş alamamıştım. En sonunda yatmaya karar vermiş ve iki sularında uykuya dalmıştım. Gece gelen mesaj sesiyle uyanmıştı, telefonun bildirim paneline gelen mesajla gözlerimi iyice açtım ve gerçekten mesaj atıp atmadığını kontrol etmiştim.

Jeonkook: Sapık mısın? 

(03.15)

Tanrım.

Cevap vermişti.





Bu bölüm değiştirilmiştir.

OH MY TEACHER¹ • Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin