BÖLÜM 12 - Karanlıktan Uzanan Eller

56.8K 3.1K 360
                                    

BÖLÜM 12

Karanlıktan Uzanan Eller

Kat dersi işlerken arada sırada kekeliyor, yuvarlak gözlüklerini orta parmağıyla geriye doğru itiyordu. Omuzlarını içe doğru kıvırarak kambur duruyor ve geniş omuzlarıyla, iri cüssesini dikkatlerden uzak tutmaya çalışıyordu. Yersen! Şimdiden on kız ondaki potansiyeli görmüştür. Burnumu kıvırdım. Muhtemelen onu kişisel projeleri için bir meydan okuma olarak görmüş ve gözlüklerini çıkarıp dik yürümeyi öğretmeyi planlıyorlardı.

Jessie gözlerini devirerek kafasını iki yana salladı.

"Ne oldu?"

"Kitaptaki cümlelerin bire bir aynılarını söylüyor." Kitabını havaya kaldırdı. "Herif biz kafede konuşurken kitabı ezberlemiş."

Gözlerim kocaman oldular. Ah... Neden şaşırıyordum ki? Bu adamın yaptığı bir şeye şaşırmayacağım bir an gelecek miydi acaba? "Yok artık," diye mırıldandım ama sesim hiç inandırıcı değildi.

Kat'in gözleri sınıftaki erkeklerin yüzlerinde gezinmiş ve hayal kırıklığıyla dudağını bükmüştü. Bau burada değildi. Sonra da hiç bozuntuya vermeden ders anlatmaya başlamıştı. Tanrım, güzel sesi vardı ama böyle ders anlatırken gerçekten çekilmiyordu. Kolumu sırama koydum ve başımı koluma dayayarak gözlerimi yumdum.

Sesler uzaklaşmaya ve bir uğultu halini almaya başladı. Ancak o zaman huzurla içimi çekip uykunun kollarına çekildim.

***

Karanlığın ortasında durmuştum. Çevremde hiçbir şey yoktu. Hiçliğin ortasındaydım ama parlak suratlar belirip kayboluyordu. Çenesinden damlayan kan, beyaz suratlardaki tek renkti. Gördüğüm her ağızda sinsi ve beklenti dolu bir gülümseme vardı. Gittikçe yaklaşıyorlardı. Karanlıktan elleri belirmeye ve gittikçe yaklaşmaya başladı. Attığım çığlıklar boğazımda boğuluyor ağzımdan sessiz soluklar olarak çıkıveriyordu.

Karanlığın içinden gök gürültüsü gibi adım sesleri gelmeye başladı. Korkuyla geri çekilmeye çalıştım ama çevrem sarılmıştı. Arkamdaki ellere yaklaşmak istemiyordum. Kendi çevremde hızla dönüp duruyordum. Onu görene kadar! Sonra donakaldım. Arkamdan kimin yaklaştığını umursamadım. Çünkü önümden bana yaklaşan adam bugüne kadar gördüğüm en korkunç insandı!

Uzun siyah saçlar yüzünün yarısını gizliyordu. Ellerinde kocaman bıçaklar vardı ve her adımı yeri sarsıyordu. Baldırlarının ortasında kadar gelen demirden botlarını kuş tüyü gibi kaldırarak geliyordu. Tanrım merhamet et! Kalbim göğüs kafesimi terk edip ayaklarımın ucuna düşecekti. Korkudan ölecektim!

Saçlarını geriye attığında Kat'e benzeyen ama o olamayacak kadar merhamet yoksunu bir yüzle karşılaştım. Tam önümde durdu ve gözlerimin içine baktı. Elindeki bıçakları enseme doğru kaydırdığında taş gibi gerildim. Beni öldürecekti! Hiçliğin ortasında ölecektim.

Ağzımı açıp konuşmaya çalıştım ve o yavaşça eğilmeye başladı. Üzerindeki zırh kan kokuyordu. Kanın metalik kokusu ciğerlerimi doldururken yüzünün de kan içinde olduğunu gördüm. Ama ona ait değildi. Ensemdeki bıçağın soğuk hissi damarlarımda akan kanı durduruyordu. Minik bir çentik attığında irkildim ve acı hissine odaklanmamaya çalıştım. Ama orospu çocuğu gibi acımıştı işte!

Başını iyice eğerek göz göze geleceğimiz seviyeye indi. Kafası karışmış görünüyordu. Sanki beni tanımaya çalışıyor ama başarılı olamıyordu. Kara gözlerine bakamıyordum bile.

O başını yavaşça eğerken gözlerimi açık tuttum. Dudaklarıma bir öpücük kondururken gözlerini sımsıkı yumdu ve bir damla kaçak gözyaşı yanağından kayıp dudaklarıma değdi. Tuzlu tadını alırken geri çekildi.

Kurban: 13. BakireWhere stories live. Discover now