"22- Bazı kızlar..."

Start from the beginning
                                    

Sessiz olmaya özen göstererek, baba sıfatindaki kişinin odasına baktım. Neyse ki bugün de gelmemişti. Koşarak kapıyı açtım ve ablam kollarını bana doladı. Daha çok ağlamaya başladım. O da benimle ağlamaya başladı. Biraz sakinleşince kendisini geri çekti. 'Geldim' dedi ve devam etti. 'Seni almaya geldim.' Söylediği şeyle yutkundum, ya beni bulursa korkusu dolup taştı içimde. Ablamı aramış bulamamış olsa da, beni bulabilirdi. 

'O nerede evde mi?'

'Hayır, gidelim abla. O gelmeden gidelim. Lütfen'

'Gel, enişten bizi arabada bekliyor.'

Enişte mi? Evlenmiş miydi. Merakla 'Evlendin mi?' diye sorunca, gülümsedi. 'Evet, gidelim. Anlatırım sonra. Artık birlikteyiz.' cevabını verdikten sonra, koşarak çıktık. Yanıma bir eşya bile almadım. O evden kurtuluşumdu! Miladımdı benim! 

Eve gelir gelmez, ablamın benim için hazırladığı odaya yerleştirildim. Belki de bunca yıldan sonra, huzurlu bir uyku uyuyacaktım. Korkmadan. 1 hafta geçmişti, ablamla karşılıklı oturduk ve konuşmaya başladık. 

'Annem hala o adamın yanında mı?'

Gelen soru karşısında afalladım. Ne cevap verecektim? Yutkundum ve ağlamaya başladım. Ablam beni sakinleştirmek için hemen sarıldı, ve sırtımı sıvazlamaya başladı. Kelimeler dilimden döküldükten sonra, ablamın sırtımda olan eli de durdu ve öylece kaldı.

'Sen gittikten sonra, annemizi öldürdü. Gözlerimin önünde ve benim gözlerimin içine bakarak yaptı abla!'

Aradan 1 ay geçmişti, ablam hiç yorum yapmamıştı. Benle ilgilenmişti hep. Birgün ablam geldi, yanında polislerle. Görünce şaşırdım. Ablam ve Polis bana doğru yürürken, korkuyordum. Elimi tuttu ve gülümsedi 'Zehra, bu abiye olup biteni anlatacaksın. Tamam mı?' diye sordu. Hızlıca başımı sağa sola salladım. 

'Olmaz, beni de öldürür. Kimseye anlatma dedi abla.' 

Ablam omuzumdan tuttu beni 'Burada seni de bulamaz, beni de. Bulsa dahi, dokunamaz. Bana güveniyor musun?' dedi. 

'Evet abla! Sana güveniyorum.'

'O zaman beni üzme. Ve anlat.'

Derin bir nefesi ciğerlerime doldurduktan sonra, her şeyi anlattım. 7 yaşımda yaşadığım o olayı anlattım. Bana yaptıklarını anlattım. Korkularımı anlattım, acılarımı anlattım ve anlattıkça ağladım. Gelen polis öfke ile tutuyordu kalemi. Yazdıkça daha çok öfkelendi. Ağzından çıkan 'Böyle bir baba olabilir mi? Şerefsiz herif!' mırıltısını duymuştum. 


17. yaş günümdü, çok büyük ve güzel bir sürpriz ile doğum günüm kutlandı. Eniştem beni çok seviyordu. Ve her şey ile o ilgilenmişti. Yani ablam öyle söylemişti. Okul arkadaşlarım, hediyeler, hepsi çok güzeldi. Eniştem beni öyle bir koruyordu ki, yanıma erkek sinek bile yaklaştırmıyordu! Beni koltuğunun altına alarak 'Sen çok cici bir kızsın.' diyordu. Aytekin eniştem! Nereden bilecektim ki, o gün ki mutluluğum, son mutluluğum olacaktı o evde. Nasıl bilecektim ki, beni sevme sebebinin başka olduğunu. Halbuki masum düşünürdüm ben. Demek ki olmayan baba sevgisi buymuş derdim kendi kendime. 

Gece bitince, yeniden bana verilen odaya gittim. Kapıyı kilitleme ihtiyacı bile hissetmezdim. Öylece uyuyordum.. Taa ki, bir elin bacağımı okşadığını hissedip gözlerimi araladığımda, Aytekin eniştemin kulaklarıma dolan o sözlerine kadar. 

'Benim minik sevgilim, büyüdükçe güzelleşiyorsun.'

Kalçamın tam altında hissettiğim eli ittiğim sırada, Aytekin eniştemi üzerimde buldum. Eliyle ağzımı kapattı. Az önce, bacağımı okşayan o pis el. Şuan da bağırmamam için ağzımı kapatıyordu. Bu yaşadığım korku, babamın korkusunu dahi geçmişti! Kalbim deli gibi hızla atmaya başladı. Tiksinmeye başlamıştım. Üzerimden çekilmesi için debelenip durdum ama bu fayda etmedi. Gözyaşlarım akarken, onun pis eline damlıyordu. 

Tıpkı şizofrenler gibi 'Şşşş, ses çıkarma.' dedi. Başımı olumlu anlamda salladım. Elini bir çekse bağıracaktım. Bir eliyle saçlarımı okşayarak, yüzümü de incelemeye başladı. 

'Seni deli gibi istiyorum, keşke seni ablandan önce tanısaydım.'

Bu adam ne söylediğini bilmiyordu bence, yoksa bu şekilde konuşmazdı. Üzerimden çekilsin istiyordum ben! Bana dokunsun istemiyordum! Elini usulca çektiği zaman 'Çekil üzerimden' diye bağırdım ve hızla kapattı ağzımı yeniden. Daha çok debelendim. 

'Şşş, minik sevgilim. Yaramazlık yapma. Yoksa zevk alamazsın.'

Ne saçmaladığını anlamamıştım. Ne zevki, ne minik sevgilisi! Ben bir bokun içinden kaçarken, başka bir bokun içine düşmüştüm ve ablam uyanmasa, belki de o gece ırzıma girilecekti. 

'Aytekin, nerdesin?'

Eniştem hızla üzerimde doğruldu. Kaşları çatık bana bakarken 'Sakın ablana bir şey söyleme, yoksa bu onun için iyi olmaz. İzlediğin annenin ölümünü, ablanda da yaşarsın!' dedi. İşte bu kelime yetmişti, yeniden susmam için. Ben hep susmaya mahkum kalacaktım! Ama ne yapıp ne edip buradan kurtulmalıydım. Elini çekip beni öpmeye yeltendi ve son anda döndüğüm için dudaklarım yerine, yanağıma denk geldi. Öylece çıkıp gitti sonra. Koşarak kapımı kilitlemiş, ve orada kaldığım 2 sene boyunca da, kilitsiz uyumamıştım. Kabus dolu gecelerim, yeniden başlamıştı.. 


Üniversitenin ilk günleriydi, artık daha çok büyümüştüm. Bu olaylar yüzünden 1 sene sınıf tekrarı yapmıştım ve 19 yaşımda üniversiteye başlamıştım. Yine eniştemin zorla kapımı açmaya çalıştığı bir geceyi uykusuz geçirmiştim. Dalgınca yürürken birisine tosladım ve popo üstü düştüm. Aynı şekilde karşımda bir adam popo üstü düşmüştü. Hani bazı anlar olur ya, büyülü anlardır. Sanırım büyülü bir andı ve yüzünü gördüğüm anda bile kalbim hızlanmıştı. Ne yapıyordum Allah aşkına ben? Adamı resmen kesiyordum. Ayağa kalkıp popomu silkeledikten sonra 'Özür dilerim, istemeden oldu.' dedim ve devam etmek için 2 adım attım ki 'Yürümeyi bilmiyorsan, dışarıya çıkma. Sakarlık abidesi.' dedi. Hiç cevap vermeden usulca yanından gittim. Sonra yine bir kaza ile karşılaştık ve yine... Sürekli sakarlık abidesi demesi bile tuhafıma gitmiyordu artık. Bir gün adını söylemişti ve ben onun yanından usulca çekip gitmiştim, eli havada kaldığı için sinirle gelip beni omuzumdan tutup döndürmüştü ve ben 'Bana dokunma' diye bağırdığım için, çoğu öğrenci bize bakmıştı. Halbuki bana dokunmamasını eniştem yüzünden istemiyordum. Artık bir erkeğin dokunması bile tiksinç geliyordu. 

Sonra Güneş girdi hayatıma, mucize gibi bir şeydi. Ailesini tanıdım, onu tanıdım. Tanıştığım ilk anda, imdat ister gibi onun yanına taşındım. O kadar iyi kalpli biriydi ki, kabul etmişti. Ve ben uğursuzluğu üstüme çeken biri olarak, onunda hayatına sıçmıştım! Şuan benim yüzümden kaçırılmıştı. O aşağıdaydı ve benim karşımda hapse girmemek için kaçmış ve aranan baba sıfatındaki kişi duruyordu. Şimdi ne olacaktı? Ne yapacaktım? 



Aşkın Son Damlası! [Tamamlandı]Where stories live. Discover now