"17- Sen neler yaşadın böyle?"

Começar do início
                                    

Odama girerek bana yapmaya çalıştığı şeyler aklıma doldukça, daha çok sıktım elimi ve kendimi daha geriye ittim. Ondan olabildiğinde uzak durmak istiyordum. Sırtım Efken'in bedenine değdiği zaman duraksadım. Efken kulağıma eğilerek "Bu adam kim?" diye sorunca, yine cevaplayamadım. 

O adam, eniştem.. Yani Aytekin. Sanki beni daha çok germek istiyormuşçasına sadece sırıtarak bakıyordu. İğrenç yaratık! Tamami ile iğrenç biriydi! 

Yutkundum.. Efken elimi sıkıp karşımızda duran enişteme bakmaya başladı. 

"Buyrun, birine mi bakmıştınız?"

Efken'in bu sorusu karşısında, eniştem gerilmişti. Vücut hatlarından bile anlıyordum bunu. İstifini bozmadan Efken'e bir adım attı. Haliyle bana doğru da attığı için, kendimi Efken'e doğru daha çok ittim. Nefes alış verişim de hızlanmıştı. Efken anında beni arkasına alarak korumak ister gibi enişteme doğru bir adım attı. Allah'ım sen koru lütfen! 

"Baldızıma baktım da. Sen kimsin?"

Efken bu sözden sonra bana baktı. Ben ise salak gibi sadece yutkunabilmiştim. Bir sorun olduğunu anlayacaktı! Kesinlikle! Suratım limon gibiydi belki de şuan! 

"Ben mi?" dedi Efken. Ve devam etti. 

"Ben onun sevgilisiyim."

Eniştem bakışlarını bana döndürünce, tiksinerek ona baktım. Ve hemen yüzümü çevirdim. Görmek dahi istemiyordum. Şuan Efken'in bu sözü söylemesi kesinlikle umrumda değildi. Yeterki beni kurtarsındı. 

Başımı yeniden aynı yöne çevirince, Efken ve eniştemin tokalaştığını gördüm. 

"Memnun oldum, benim adım Aytekin. Eminim Zehra benden bahsetmiştir. Beni çok sever."

Ne sevmesi Allah'ın belası derdim ama, hiç ortam uygun değildi. 

"Bahsetmedi. Gerek duymamıştır."

İkisi birbirinin gözlerine meydan okurcasına bakarken eniştem yeniden bana dikti gözlerini. 

Bir adım attığı anda Efken'e yapıştım! Efken bunu fark ettiği için eliyle eniştemi durdurup "Yavaş ol." dedi. Sesindeki tını o kadar seri katil edasındaydı ki, tırsmadım değil. 

Eniştem başını iki yana sallayarak gülümsedi ve bakışlarını öfke ile bana döndürerek "Seninle yeniden görüşeceğiz, Zehra." dedikten sonra hızla oradan ayrıldı. 

Ne ara tuttuğumu bilmediğim nefesimi rahatlıkla verirken, artık bacaklarımın beni taşımadığını hissediyordum. Kendimi sandalyeye bırakır bırakmaz, Efken su bardağını bana uzattı. 

Bir yudum su içtikten sonra kısık bir sesle "Teşekkürler." dedim. Ne diyebilirdim ki? 

Efken şimdi bana sinirli sinirli bakıyordu. Sanırım merak ediyordu. Ama ona bir şey anlatmak zorunda değildim. 

Ayaklanıp siparişi alacağım sırada, beni yerime geri oturtup "O adam gerçekten enişten miydi?" diye sordu. 

Biraz toparlandığım için karşısında güçlü durmaya çalışarak "Evet." cevabını verdim. Ona anlatamazdım! Beni suçlardı! O da beni suçlardı! 

"Peki neden ondan korkuyorsun?"

Bu soru cidden sinirimi bozmuştu. Zaten öfkemi kusacak bir yer arıyordum!

"Korkmuyorum!"

"Hah! Bu yüzden mi arkama sığındın."

Bu söylediği söz nedense canımı acıtmıştı. Keşke arkasına sığınmasaydım dedirtmişti. 

Ayağa kalkarak "Arkana sığınmama izin vermeseydin o zaman!" dedim oradan ayrıldım. 

Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Gerçekten bütün rengim atmıştı! Derin bir nefeside içime çekerek dışarı çıktım. 

Saate baktığımda çıkış saatimi çoktan geçirmiştim. 9 olmuştu ve 10'da film keyfimiz vardı. Bu keyfin bozulmasına müsade etmemeliyim! Güneş'e de hiçbir şey çaktırmamak gerekiyordu. 


***

Bugün hava'nın güzel olması tamamen benim şanssızlığımın şansıydı sanırım! Bu yolların tekin olmaması hiç iyi değildi. Gündüz sorun yoktu ama, aşkamları hiçte yürünesi değildi. Bir an önce taksiye ulaşmam lazımdı. Nedense içimde kötü bir his vardı. 

Adımlarımı hızlandırarak ilerlemeye devam ediyordum ki, ara sokağa kolumdan çekilmemle ağzımdan bir çığlık kaçtı. Çığlık attığım anda, bir el ağzımı kapattı. Bu koku onundu! Aytekin eniştemin kokusu! Onun elinde debelenmeye başladım. Bana dokunmasını istemiyordum. Gözyaşlarım ardı ardına akarken elini göbeğime getirdi. Daha çok ağlamaya başladım, daha çok çırpındım. Kulağıma doğru o iğrenç kelimeleri söylerken, beni kurtarması için Allah'a dua ediyordum sadece! 

"Zehra, minik sevgilim. Benden kurtulabileceğini düşünüyor musun gerçekten?"

Beni kendisine döndürdüğü anda, eli ağzımdan çekilmişti ve ben koca bir İmdat çığlığı attım. Boş sokakta birilerinin duymasını umut ederek. 

Duvara beni sertçe itip eliyle yeniden ağzımı kapattı. Başımı iki yana sallayıp durmadan 'Yapma, bana dokunma' demeye başladım. Ama sesim boğuk çıkıyordu. Ve anlaşılmaz. Pis pis sırıtarak üstüme geldiği anda, gözlerimi sıkıca yumup yüzümü döndüm. 

Ve o anda ne olduğunu anlamadan, eniştem üzerimden çekilmiş yere serilmişti. Üstünde Efken onu yumrukluyor ve bir yandan da "Şerefsiz! Sen ona nasıl dokunursun!" diyordu. Eniştem karşılık dahi veremiyordu, çünkü Efken'in altında ezilmişti. Nedende o darbe attıkça benim içim soğuyordu.

Yine bacaklarım beni taşımadığı için, kendimi yere bıraktım. Ağlıyordum hala. Bu şoku atlatamıyordum. Derhal ağzıma değen eli yüzünden, ağzımı yıkamam lazımdı. Ama benim bacaklarımda beni taşıyacak derman kalmamıştı. 

Eniştemin inlemelerini duydukça, içim öfke doluyordu. Duymak istemiyordum, onun sesini bile duymak istemiyordum. Ellerimle kulaklarımı sıkıca kapattım. Gözlerimi yumdum ve gözyaşlarımı akıtmaya devam ettim. 

Gitmek istiyordum buradan! Durmak istemiyordum! 

Efken bana doğru geldiğinde, sanki eniştemmiş gibi hissettiğim için. 

"Yaklaşma!" diyerek bağırdım. Elimde değildi. Hiçbir erkek bana dokunsun istemiyordum! Efken söylediğimi yok sayarak üzerime geldikçe, yerde sürünerek kaçmaya çalıştım.

"Gelme! Bırak beni! Dokunma bana!"

Aynı şeyleri durmadan tekrar ediyordum ve Efken'in şuanda "Zehra benden kaçma!" sözlerini duymazdan geliyordum! Bana dokunmasındı kimse! Hem de hiç kimse! 

Efken beni yakalayıp ayağa kaldırdığı anda, kaçmaya çalıştım. 

"Lütfen bırak! Dokunma bana! Bırak beni, istemiyorum!"

Efken sinirli sinirli bakarken, bana sarıldı. Kokusu... Bu eniştemin kokusu değildi. Bu çok başka bir kokuydu. Çok güzel.. Saçlarıma değen ellerle, rahatlıyordum. Yavaş yavaş daha çok rahatlamaya başlamıştım. 

"Sakin ol."

Başımı usulca salladım. Bu koku bana huzur vermişti. Buradan ayrılmak istemiyordum. Ve kendimi beni çağıran karanlığa usulca bırakırken duyduğum son cümleler Efken'indi. 

"Sen neler yaşadın böyle, Zehra? Neler yaşadın?"

Aşkın Son Damlası! [Tamamlandı]Onde as histórias ganham vida. Descobre agora