Hafta başı gelmişti. Pazartesi günü, kronik iç mimarlık problemimiz için Arkan Holding ile olan toplantıya gittim. Asistanım Zeynep bulmuştu bu firmayı. Nermin Soysal ile görüşecektim. Sekreterim Melek ve Kenan ile firmaya geçtik. Şirket CEO'su Batı Arkan bizi karşıladı, toplantı salonuna geçtik. Ama Nermin Hanımlar ortalıkta yoktu. Bu ne saygısızlık diye düşünürken kapı açıldı, içeri gayet kendinden emin ve ciddi bir adet kızıl afet girdi. Demek ki, dik duruş ve tepeden bakış mesleki deformasyonmuş. Hakkını vermek lazım tanınan, bilinen, arkasıdan hep iyi şeyler konuşulan üstelik ödüllü bir mimar. Sosyal medya ve internetle ilgilenmediğim için ( Bana çok ergen işi geliyor) tipini araştırmamıştım. Keşke araştırsaydım en azından kızıl afet kim bilirdim. Demek ki bu kendini beğenmişliğin sebebi fazla övgüden, kıymetlisi tavan yapmış.
   Beni görünce o da çok şaşırdı. Ama profesyonelliğinden kesinlikle taviz vermedi. Gayet soğukkanlı ve mesafeli toplantıyı bitirdi.Toplantı sonunda tuvaleti kullanmak bahanesiyle onu yalnız yakaladım. "Çekirge bir sıçrar iki sıçrar sonunda yakalandın çekirge" dedim. Ama yine cevabımı aldım. Resmen artık hırs yapmıştım. Onu gerçek manada tanıyıp, hayatının bir parçası olmak istiyordum.
    Ofisime geldiği ilk gün yolda beni arabasıyla kaldırıma çıkarttı. Hayatımda böyle bir şey yaşamadım daha önce. Yolda farkında olmadan spor bir arabayı sıkıştırmışım. O yere sıfır spor araba bir anda koca jeepe kafa tuttu. Boş bulundum ve arabam kaldırıma kondu. Tabii arabayı kullananın o olduğunu bilmiyordum. Trafikte resmen araba kovaladım ama şoför farkında değildi. Harbi seri kullanıyordu arabayı vazgeçmedim zor da olsa arabayı yakaladım. Bir de baktım ki spor araba bizim şirketin otoparkına girdi. "Elimdesin artık" dedim içimden. Erkeklik gururum az hasar almıştı. Sinirle, kavga çıkartıp ağzını yüzünü dağıtmak için yanına park ettim. Sabırla beklemeye başladım, bakalım nasıl bir zibidi çıkacak arabanın içinden diye ama çıka çıka kızıl afet çıktı. Çok şaşırmıştım, ama yine alttan aldım başkası olsa çoktan dalmıştım. Bu kadın nasıl birşey? Ve ben bununla ne yapacağım, diye düşündüm.
Akşama kadar problemsiz çalıştık ama ertesi gün gelmeyeceğim deyince ben delirdim. Sözleşmede madde madde yazdırmıştım " Her gün bu ofise gelinecek" gel sözleşmeyi gözüme sok diyordu. Bizim iş ekip işi benim gözümde. Ekip kurulur, proje başlar, gece gündüz beraber çalışarak bitirilir ve teslim edilir. Bunları düşünerek kelimelere dökemeden, konuşmaya başından değil sonundan başlayınca sanırım biraz sert kaçtı. Unuttum, bu hatuna sert işlemez. Önce ceketini çıkarttı. Ben aptal aptal bakarken ayakkabılar çıktı. Saçlar toplandı. Neredeyse son ses müzik açıldı. Ayakta kalçalarını sallarken bilgisayar başında renklendirmeye başladı. Odamı resmen bara çevirdi. Bu yüzden ofisini istiyormuş. İlk defa böyle çalışan birini gördüm. Normalde herkes sessizlik ister rahat konsantre olmak için bu kadın dans ederek çalışıyor. Ne yapalım ona da eyvallah demek zorunda kaldım. Hazal'la çalışırken çıt çıkmazdı. Gayet ciddi otururdu. Bu kadın dışarıdan iceberg içine girdikçe volkan. Hadi hayırlısı.
Bu gece ise hiç gitmek istemediğim bir organizasyondu. Gereksiz kuzenim, sperm israfı Cem'in doğum günü vardı. Bir uğrayıp çıkacaktım. Bara girdim zaten aşırı kalabalıktı. Nefret ederim kalabalıktan, suratımı astım, yerime oturdum. Sağ çaprazdaki masadan, barın gürültüsünü bastıran bir uğultu gelince refleks olarak kafamı çevirdim, çevirmez olaydım. Öylece kaldım. Masada beş tane yarma oturuyordu, üstelik belli ki yaşları küçüktü. Altıncısının kolunun altında bir adet kızıl afet , neredeyse yok denecek kadar küçük (üstelik deri) bir kıyafetle arzı endam ediyordu. Masaya gidip öküzlere dalmamak için kendimi zor tuttum. Cem'in ablası yanımda oturuyordu. Gerildiğimi anladı soran gözlerle bana baktı sadece kafamı yok bir şey dercesine sağa sola sallayabildim. Konuşamadım, çünkü ağzımı açsam okkalı bir küfür çıkacaktı ağzımdan. Gerçekten zor bir kadına tutuluyordum, göz göre göre. Bir de o kıyafetle sahneye çıkıp şarkı söylemeye başlmadı mı, üstelik o lavukla göz göze. Gidip o gözleri oyasım geldi. Yanında ki godoşu boğarım ben lan, kız arkadaş bu kıyafetle sokağa çıkarılır mı?, hadi çıkarttın sahnede ne işi var hırboooo, birde erkeğim diye geziniyor ortalıkta . Zaten barda ki öküzler de hatunun sesini mi alkışlıyordu yoksa nefes kesen güzelliğini mi orası da belli değildi. Ulan eskiden olsa ne güzel kavga çıkartır, ortalığı karıştırırdık. Tipini beğenmediğim üç beş sapığı o arada pataklardım. İkinci parçadan sonra ne güzel iniyordu sahneden ama Cem hıyarı izin vermedi. Masaya viski vaadiyle bir parça daha söyletti. Ama o an bir şey oldu ve son şarkıyı resmen bana bakarak söyledi. O gözlere resmen vuruldum. Beni benden aldı kendimi yeni yetme bir delikanlı gibi hissettim. Geçmişten tanıdık duygular öküz gibi yüreğime oturdu. O öküz içimdeki öküzü kıskançlık ateşiyle yakmaya başladı.Sahneden inmesine başka bir lavuk yardım etti. Eeeee artık yeter gözüm de gönlüm de kaldırmıyor, o masaya gidip neler olduğunu anlamalıyım. Masalarına gittiğimde kızıl yavaş yavaş zaten kafayı bulmuştu. Yanındaki hırbolar ile beni tanıştırmayı düşünecek halde değildi. Ben kendimi tanıttım. İçeriye birlikte girdiği, şarkı söylediği lavuk meğer kardeşiymiş diğerleri de arkadaşları. Öyle bir rahatlama geldi ki ohhh!!!  Demek ki bu baltalara dalmama gerek kalmadı. (Kardeşine bilahare o kıyafetin hesabı sorulacak. Hele şu patron kadrosundan sevgili kadrosuna yatay geçiş yapayım ben ona yapacağımı biliyorum, bir de kardeş olacak. Abla sokağa o kıyafetle çıkarılır mı hiç?) Sonra bir anda kızıl dışarı doğru resmen koşmaya başladı, sanırım viski çarptı. Ben de peşinden gittim. Açılır gibi oldu ama hala iyi olmadığı halinden apaçık belli oluyordu. Eve götürmeyi teklif edecektim ki bizim arkamızdan dışarı çıkan lavuk eve bırakmayı teklif etti. İyi ki, o teklifi kabul etmedi. Teklifi yapan dingil, kesinlikle bir daha başka yerlerinden nefes alırdı. Yolda da sızınca; evimde işte. Çözemedim bu kadını çözemedikçe saplandım. İş yerinde ne kadar disiplinli soğuksa özel hayatında tam bir serseri. Nerede ne yapacağını kesinlikle bilemiyorum, bir dili var resmen boyu kadar Allah muhafaza. Üstelik araba yarışlarına katılıyormuş. Nerede bir absürtlük var altından bu çıkıyor. Bu kesin maçlara falan da gidiyordur. Tam artık duruldum dediğim bir zamanda deli tarafımı körüklüyor. Hazal'dan o kadar farklı ki. Hazal annem babam hatta yeri geldiğinde bana bile çok soğuktu. İş hayatında ne kadar mesafeli ise özelinde de en az o kadar uzaktı insanlara. Nermin ise iş yerinde ne kadar uzaksa insanlara özelinde bir o kadar sıcak. Resmen yedi kralla barışık acayip neşeli biri. Daha dün bir bugün iki ne ara beni böyle kendine çekti hiç anlamıyorum. Tam artık aşk dediğin meret gençlikte vurur dediğim bir anda karşıma bu çılgın, ateşli ve aynı zamanda soğuk mesafeli kızıl çıktı. Aşkın ateşiyle yanmak ne kelime artık resmen küle döndüm.

Demir tekrardan aşkı yakaladı. Ama iki zıt kutup. Tek ortak noktaları iş anlayışları ki onda bile ayrıldıkları nokta çok fazla.... Bu yaşta zıtlıklar çözülebilecek mi bakalım kim ne kadar taviz verecek hep beraber öğreneceğiz.....
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum...

Geç Gelen Aşk (#Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin