12.bölüm

64 5 2
                                    

SERENAY'IN AĞZINDAN:

Bir kaç saniye boyunca hiç kıpırdamadan bakıştık..Yani yanlış anlamayın canım ben ona tüm nefretimle bakarken o ise artık ne düşünyorsa tepkisizce bakıyordu. Birden aklıma onu biraz korkutmak geldi. Aklıma okulda kıza yaptığım şeyi yapmak geldi. Tam yapacakken dışarıdan kurt uluması geldi. Her ne kadar kızılderili bir kız olsamda pek doğal ortamımızda yaşadığım söylenemez. Hayatımda hiç kurt görmedim ve ya açıkçası gerçek hayatta duymadım. Filmleri saymazsak... Bu ani korkum yerimden sıçramama ve "bu da neydi" dememe neden oldu. Karşımda duran beyinsiz Nick ise sessizce gülmekle yetindi. Gülmesi bitene kadar ondan kötü bakışlarımı ayırmadım. Gülmesi bittiğinde zorlukla nefes alıp konuşmaya başladı:

- Ahh inanamıyorum.. Sen kendine kızılderili mi diyorsun?

- Seni küstah kendini bişey sanan beyinsiz! Tabi ki de kızılderiliyim yoksa bir şüphen mi var!

- Bilemiyorum.. Açıkçası bir kurt ulumasından korkan bir kızılderili ilk defa görüyorum.

Burnumdan soluyordum. o ise her cümlesinde biraz daha gülüyordu ve bu beni deli ediyordu. Biri beni tutsun yoksa şu veledin kafasını yere sürtüp bu kulübeyi yakacağım.

- Senin aksine şehirde büyümüş biriyim. Sencede bu normal değil mi?

- Ohooo seninle çok işimiz var KÜÇÜK! kızılderili...

-BEN.KÜÇÜK.DEĞİLİM!!

Bunu dememle üstünde oturduğum yastık yığınından bir yastığı altımdan çekmem bir oldu. Yastığı aldığım gibi Nick'e fırlattım o ise hızlı bir şekilde yastıktan kurtulup bileğimden yakaladı. Bu hızına hayran bir şekilde gözlerine bakarken bileğimi tuttuğunu geç fark etmiştim. Kendime geldiğimde o ifadesiz yüzüne sinirli bir şekilde baktıp bileğimi bırakması için çekiştirdim. Tek yapabildiğim ikimizinde dengemizi kaybedip üstünde olduğum yastık yığınına yığılmak oldu. Bileğimi hala tutuyordu. Gözlerimi yastık yıığınına düşerken kapatmıştım bu yüzden üstümdeki ağırlığı kısa süreliğine anlamamıştım. Bunun yanı sıra boynuma değen şeyin ne olduğundan emin değildim. Gözlerimi araladığımda gördüğüm şey karşısında ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Bildiğin şu öküz Nick üstümdeydi ve kafası boynumdaydı bu da boynuma değen şeyin aslında nefes olduğunu açıklıyordu. Sağ elimin bileğini hala esir bir şekilde tuttuğu için sol elimle yani bir bakıma üstüne çullandığı elimi hareket ettirip onu omzundan ittirmeye çalıştım bir bakıma kalkması için onu itikliyordum. Lakin hiç bir faydası yoktu. Resmen öküz gibi ağırdı. Ya da benim onu kaldırmaya yetecek gücüm yoktu. sonunda dayanamayıp bir yandan ittirirken:

- Öküz müsün kalksana üstümden! Ezildim şurda.

- Shhh.. Çok mızmızsın. Şu an ki durumundan memnun olabilecek kızlar tanıyorum.

Dediği şeyleri sindirirken bir yandanda konuşurken boynuma değen dudaklarıyla cebeleşiyordum. İçten içe... Dışa yansıtmadan cebeleşiyordum. Yani aslında bu durum beni rahatsız etmemişti.... Ne diyorum ben hemen şu pisliğin üstümden kalkması gerekiyordu. Ayrıca bana söyledikleri!!

- Kusura bakma canım o zaman git kendine bu durumdan memnun olacak kızı bul!

- Ah hadi ama yapma çok uykum var ve sen çocuk gibi mızmızlanıyorsun. Bırakta uyuyim.

- üstümden kalktığında uyursun!

Ben onu sol elimle ittirmeye çalışırken bir anda doğruldu. Sağ bileğimi tuttuğu için diğer elinden -sağ elinden- destek alarak dizlerine doğruldu. Tam kalktığı için sevinirken sağ eliyle belimi kavradı. İşte o zaman kollarındaki kasın farkına vardım. Resmen beni kendine yapıştırmıştı. O kadar sıkı tutuyordu ki.. Aman tanrım karnımın hisseittiği bu şey yoksa.. İnanamıyorum bunlar kastı. Tatlııım eğer beyinsiz bir çocuk olmasan eminim bende o diğer kızlar gibi durumumdan memnun olurdum ama ne yazık ki aptalsın... 

Bulunduğumuz durumdan ve aslında onun için olan fikirlerimin edepsiz bir yöne kaydığından yüzüne bakamıyordum. Yinede sol elimle onu ittirmeye çalıştım. Ah evet bu hissettiğimde göğüs kasları olmalı.......... Odaklan Serenay! Olabildiğince gücümü kullanarak onu itmeye çalıştım ama aramızdaki mesafe 1 cm hatta 1mm bile büyümedi. Tabi aramızda olmayan bir mesafeden bahsediyorum o ayrı konu.. daha fazla gücüm olmadığı için cebeleşmeyi bırakıp gözlerimi yüzüne diktim. Bunu yaparken odaklanamıyordum çünkü fazla! yakındı. Ve ben gözlerine baktığmda nedense utanıp gözlerimi kaçırma ihtiyacı duyuyordum bu yüzden kendimi zorluyordum ama bazen bakışlarımıda kaçırıyordum:

- Ne yaptığını sanıyorsun.

Biraz tıslamayı andıran bir biçimde söylemiştim bunu ve cevap vermemişti. Sanki yüzümü inceliyor gibiydi. Bende bu durumdan dolayı biraz nasıl desem utanmış gibiydim. Gözlerimi yavaş yavaş kaçırırken dudaklarını fark ettim. Lanet olası dudaklar! Öpüşmemiş biri için böylesine güzel ve böylesine yakın bir mesafede dudaklar.. Tehlike arz ediyordu. Bakışlarımı onlardan kaçırmaya her ne kadar uğraşsamda beceremiyordum:

- Dudaklarımı inceliyorsun.

- N..ne..

-Dudaklarım dedim.. inceliyorsun.

- Ha.. Hayır saçmalama..

- Çok mu hoşuna gittiler...

Bu sırada inci gibi dişlerini sergileyerek güldü. Kafasına tuğla ile vurmak istiyorum. Gerçi yalan değildi ama yinede bana söylememeliydi!

- Saçma sapan konuşma rahat bırak beni!

Cebeleşirken batıyordum resmen çünkü daha sıkı tutmaya başlamıştı.Taki bir anlığına belimi bırakana kadar. Sağ bileğimi bırakmamıştı ve bu biraz afallaştırmıştı yani bir anda bırakması. Tabi bu hiçte böyle olmadı. Yumruk olarak göğsünde duran sol elimin bileğimi tuttuğu gibi beni yastıık yığınının üstünde hapsetti. Neler olduğunu anlamamıştım. Yavaşça yüzüme yaklaşırken resmen kalp atışlarımı duyabiliyordum. Aman tanrım lütfen o duymuyor olsun! Yavaşça dudaklarıma doğru uzandı ne yapacağını anlamamıştım ama tahmin ediyordum ve ne yapacağımı bilmiyordum hareket etmeden duruyordum. birden olacakları kabullenip gözlerimi kapatacakken durdu ve aldığı nefesi dudaklarını aralayıp yavaşça bıraktı. Dudaklarıma değen nefesi boynuma kadar sürdürdü. Kafasını boynumdan yine dudaklarıma yakınlaştırdı. Konuşurken değebilecek bir mesafeden konuşmaya başladı ya da daha doğrusu fısıldamaya diyim:

- İstersen senin olabilirler.

Ne dediğini anlamaya çalışırken gözlerimi bir kaç kez kırpıştırıp olayın şokunu üstümden atmaya çalışıyordum. Bana sein olabilirler derken.. yani.. Bir bakıma iznimi istiyordu değil mi.. Yanlış anlamamıştım... Sanırım... Bir şey söyleyemediğim için durup bir kaç saniye bakıştık. Ardından yine inci gibi dişlerini ortaya çıkarıp gülmeyye başladı. Bileklerimi bırakıp belime sarıldı ve tüm ağırlığını üstüme bıraktı. Şokta olduğum için tepki vermemiştim. O ise kafasını gömdüğü boynuma nefesini bırakıp konuşmaya başladı:

- Ah sen küçük kızılderili.. Gerçekten seninle eğlenmek çok zevkli. Tartışmakta öyle ama şimdi iznin olursa uyumak istiyorum. 

Nediyeceğimi bilmeyerek hareketsiz kaldım. Bu sırada uykuya daldığını boynuma biraz daha sokulduğunda anladım bu sefer dudaklarını tamamen boynumda hissedebiliyordum. Daha fazla uykuya dalmadan onu üstümden kaldırmalıydım ama nafile çoktan uykuya dalmış görünüyordu. Bende daha fazla dayanamayıp uykuya teslim oldum. Tek dileğim kimsenin bizi böyle yakalamaması özellikle Mina'nın.....

EVEEET yine harikayım :DD Bu bölümüde arkadaşım Serenay'a ithaf ediyorum.. 

Camdan KanatWhere stories live. Discover now