9. bölüm

123 9 1
                                    

çoooooooooook ama çoooooooooooook özür dilerim geciktiği için :(( ama işte size yeni bölümmmm :D yorumlar ve votelar için çok teşekkürler veeee karşınızda yeni yakışıklı karakterimiz :)))) 

------------------------------------------------------------------------

Ve işte bir çıtırtı ve bir süliyet. Ne çok yakınımızdaydı ne de uzağımızda. Bir adım daha attı. Ve azıcıkta olsa yüzünü görebiliyorduk artık. Bir erkekti. Pek iyi görünmesede muhtemelen benden bir kaç yaş büyüktü. Bir adım daha attığında kafasında duran şeyin bir kızılderili tacı olduğu belirginleşti. Casstiel'de bunu fark etmiş olmalı ki kollarıyla daha sıkı sarmıştı beni. Kızılderili bir adım daha attı. Ve bir tane daha. Aramızda artık o kadar mesafe yoktu. En fazla 6-7 metre. Bir adım daha atacakken Casstiel:

- Daha fazla yaklaşma yoksa sonuçlarından ben sorumlu değilim. 

- Sakin ol melekçik. Burası benim bölgem ve siz burdasınız.

Daha fazla dayanamamıştım. Aklıma Serenay geldi. Acaba onu bana yardım ederken gördüler mi. Yoksa ona ceza mı verdiler ne yaptılar ona:

- Serenay iyi mi? 

- Serenay? 

- Evet Serenay. Sizin kabileden değil mi?  

- Ah.. Kabile tabi ya. Hayır tatlım ben bir kabile üyesi değilim. Ben kabile kurallarına uymamış olan bir kaçağım.

- Yani sen onlardan değilsin... Peki kocaman ormanda bizi nasıl buldun? 

- Çok basit. Ben element kontrolcüsüyüm. 

- Öyle mi!! Serenay'da öyle.

Çok rahat hissetmiştim. Yani onun zararsız olduğunu hissetmiştim bu yüzden böyleydim. Lakin Casstiel pek öyle gözükmüyordu. Böyle sohbet etmeye devam edersem Casstiel'in hoşuna gidiceğini sanmıyordum. Bu sırada bir kaç saniye Casstiel ile kızılderili çocuk bakıştı ve sanırım kızılderili sıkılmış olmalı ki konuşmaya başladı:

- Melekçik çok gerginsin rahatla biraz ben diğerleri gibi değilim. 

- Tabi eminim değilsindir. 

- Ben bir kaçağım zeki. Tıpkı senin gibi. Ben kurallarını beğenmediğim için kabileyi terk edenim. Sence onların melekler hakkında düşündüğü şeyleri benim düşünme olasılığım?

Bu düşündürücü bir cevaptı. Hepimiz susuyorduk. Sessizliği telefonum titerişimi bozdu. Cebimden çıkartıp baktığımda arayanın annem olduğunu gördüm lakin şuan onunla konuşup durumu anlatmak pek içimde gelmiyordu. Meşgule attım annemin çağrısını ve ona kısa bir mesaj attım: " İyiyim anne merak etme seni ararım." Ardından tam telefonu cebime koyuyordum ki tekrar çaldı. Arayanın annem olduğunu düşünmüştüm. Lakin arayan Serenay'dı. Heyecanla telefonu açtım ve içimden iyi olmasını diliyordum:

- Alo Serenay iyi misin? 

- Tabi ki de iyiyim. Asıl siz iyi misiniz?  

- Oh tanrıya şükür. Bizde iyiyiz. 

- Nerdesiniz? 

- Ormanda bir yerde. 

- Süper!! Nasıl bulucam sizi. 

- Şey burda bir element kontrolcüsü var belki yardımı dokunur. 

- Ne nasıl bizim kabileden mi ismi ne!? 

- Dur soriyim.

Kızılderiliye döndüm sıkılmış bir biçimde bir ağaç köküne oturmuştu daha sorumu sormadan:

Camdan KanatWhere stories live. Discover now