*FİNAL*

24.1K 756 423
                                    

Geldiğim yere göz gezdirdiğimde adrese tekrar bakma ihtiyacı duydum. Doğru yere gelmiştim. Karanlık uzun bir koridor karşımda duruyordu. Doruk'un burada olduğunu düşününce içim ürperdi. Burası morg gibiydi. Soğuk ve korkutucu...

Temkinli adımlarla ilerlemeye başladığımda koridorun çok uzun olduğunu farketmiştim. Sonunda bir kapı gördüğümde adımlarımı yavaşlatıp kapının önünde durdum. İçimdeki korku artarken bu korkunun yanına bir de şüphe eklenmişti. Herşey bu kadar basit olamazdı. Arkamdan ayak sesleri geliyordu. Belimdeki silahı bir refleksle çıkartıp arkama hızla döndüm ve arkamdaki kişiyi hedef aldım.

"Hey hey benim sakin ol"

İçimden derin bir oh çekip Utku'nun omzuna vurdum.

"Sessiz ol"

"Neden burada bekliyorsun?"

Utku kapıya yöneldiğinde elini hızla tutup çevirdim.

"Ah.. Ne yapıyorsun Bulut?"

"Aptal! Kapının arkasında tuzak olabilir! Herşey bu kadar basit olamaz."

Utku'nun kaşları çatıldığında ne yapacağımı düşünmeye başladım. Kapının koluna bağlanmış bir tuzak olabilirdi ve gerçekten varsa bu Doruk'un sonu olabilirdi. Bu kapı ya kolu indirerek açılacaktı ya da...

"Utku! Çakını bana ver çabuk"

Utku cebinden çıkardığı çakıyı bana uzatırken elinden hızla alıp kapının yan tarafındaki ince aralığa çakıyı geçirdim. Uzun uğraşlar sonucunda kapıdan gelen "klik" sesiyle derin bir nefes verdim. Kapıyı çok yavaş bir şekilde bedenim sığacak kadar açtıktan sonra aradan geçip içeriye girdim. Tam tahmin ettiğim gibi kapının kolu Doruk'un önündeki silaha bağlanmış bir şekildeydi. Aceleyle silaha doğru koşup yönünü değiştirdim ve tek el ateş ettim. Bu hareketimle Doruk vurulduğunu sanıp hafifce titremişti. Gözlerimden yaşlar boşalırken Utku da içeriye girip Doruk'u çözmeme yardım etti. Elleri çözülen Doruk zaman kaybetmeden bana sarılmıştı. Tabi bende ona...

Tam o sırada uzaklardan pis bir kahkaha gelmeye başladığında elimdeki silahı sesin geldiği yöne doğrulttum. Utku da benimle birlikte silahını çıkarmıştı.

"Sevdiğin kişinin katili-"

Kerem üçümüzü de karşısında kanlı canlı görünce donakalmıştı. Planının işlediğini sanıyordu belli ki..

"Sen- nasıl?"

"Anlaşılan amcam beni sana anlatırken birçok şeyi atlamış"

Ardından Kerem'in diz kapağına ateş ettiğimde acıyla inleyerek yere düştü.

"Mesela hiçbir şeyden korkmadığımdan? Ya da..."

Yanına bir hışımla gidip yanına çöktüm ve yumruklarımı defalarca kez yüzüne geçirdim. Ellerim acımaya başlarken Utku beni kaldırdı.

"Kendimi en iyi şekilde savunduğumdan?"

Kerem acıdan bayıldığında etrafta polis siren sesleri yükselmeye başlamıştı. Beni bu kadar küçük görmesi gerçekten gurur kırıcı bir durumdu.

**

Sonunda emniyetten çıktığımızda Utku ile ben Doruk'un kolunun altına girerek onu yürütmeye çalışıyorduk. Gözlerim tekrar dolmaya başladığında Keremi öldürmeyi geçirdim içimden. İyiki de beni güçsüz görüp tek gelmişti. Yoksa şuan Doruk bir ölü ben ise yaşayan bir ölü olurdum.
Sonunda eve geldiğimizde kapının önünde bekleyenleri görünce gözlerim olabildiğince açılmıştı. Annem ve babam karşımda dolu gözlerle bana bakıyorlardı. Kaşlarımı çatıp onlara baktığımda içimi tekrar bir korku sarmıştı. Utku bana bakarken Doruk da yarı açık gözleriyle anne ve babama bakıyordu. Öfkesi buradan hissediliyordu.
Onları önemsemeden kapıya yöneldim ve anahtarı çıkardım. İçeriye girdiğimizde de bizi takip ediyorlardı. Doruk'u koltuga yatırıp ayakucuna oturduğumda onlara şüpheyle baktım. Annem yine herzamanki gibi ağlayarak bana sarılmaya yeltendiğinde onu durdurdum. Bu hareketim babamı kızdırmıştı. Kaşlarını çatıp hemen karşımdaki koltuğa oturdu.

SadistTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon