*29*

19.4K 657 179
                                    

Araba durduğunda etrafı incelemeye başladım. Ahşap eve benzeyen güzel bir restaurantın önüne gelmiştik. Küçük bir tepeciğin üzerine kurulmuştu. Etrafı yeşilliklerle kaplıydı ve tam karşısında uçsuz bucaksız deniz vardı. Burayı tanımlayacak tek kelime huzurdu. İnsana adım attığı andan itibaren huzur veriyordu.

Ben etrafı hayran hayran seyrederken Doruk sırıtarak burnumu sıktı.

"Şapşal şapşal bakacağına gel de kahvaltımızı edelim. Yoksa açlıktan seni yiyeceğim"

Önümden ilerlemeye başladığında dudaklarımı büzüp dil çıkardım. Tam o sırada Doruk arkasına baktı ve tek kaşını kaldırdı. Korkarak elimi dilime attım ve saçmalamaya başladım.

"Dolomdo yoro çokmoş"

Ah cidden aptalın tekiydim. Bu cümleyi dilimi tutarak söylememin mantığı neydi? Doruk kahkaha atmaya başladığında elimi dilimden çekip ağzım açık onu izlemeye başladım. O kadar güzel gülüyordu ki o gülsün diye dünyada ki bütün aptallıkları şuan sergileyebilirdim. Doruk sonunda gülmeyi kesip bana yaklaştığında hala aval aval onu izliyordum.

"Dur bir de ben bakayım şu yaraya"

Çenemi kaldırıp yüzümü yüzüne hizaladığında yutkundum.

"Çıkar bakalım dilini"

Rezillik! Cidden çok rezil bir kızdım. Doruk çenemi salladığında utanarak dilimi çıkardım ve gözlerimi kapattım. İyi de yara yoktu ki! Aptal Bulut! Söyleyecek daha iyi bir yalan bulamadın mı?

Hala gözlerim kapalıyken dilimi öpen Doruk ile gözlerimi kocaman açıp dilimi içeri aldım. Doruk sırıtarak dudaklarıma kısa bir öpücük kondurdu ve elimden tutup merdivenleri çıkmaya başladı. Gülümsememi durduramıyordum.

"Arada böyle şeyler yapmalısın vahşi kızım. Sana yakışıyor"

Utanmaya başladığımda derin bir nefes alıp verdim. Bu çocuk beni öldürecekti.

İçeriye girdiğimizde cam kenarında bir masaya oturduk. Yanımıza 13-14 yaşlarında şirin bir kız gelmişti. Anladığım kadarıyla aile lokantasıydı. Elindeki küçük not defteri ile bize çekingen bir gülümseme gönderdi.

"Siparişlerinizi alabilir miyim?"

Ben gülümseyerek kızı izlerken Doruk iki kişilik kahvaltı menüsü sipariş etmişti.

"Burası çok güzel. Nereden buldun burayı?"

"Birkaç kere gelmiştim"

Sesinden anlaşıldığı üzere burada pek iyi anısı yoktu. Ancak kurcalamaya gerek duymadım. Herşeyi bana anlatacak değildi ya...

Kahvaltımız geldiğinde karnımdan çıkan sesleri yeni farketmiştim. Ah! Cidden çok açtım. Doruk'u beklemeden kahvaltıya saldırmaya başladım. Cidden saldırıyordum!

"Boğulacaksın Bulut. Sakin ol kimse kaçırmıyor yemeğini"

Onu umursamadan yemeye devam ederken Doruk'ta yemeye başlamıştı.

"Ooo keyifler yerinde bakıyorum"

Tanıdık gelen ses ile yutacağım lokma boğazımda kalmıştı. Doruk da arkasını dönüp ateş saçan gözlerle ona bakıyordu.

"Ateş?"

"Öhöm bende burdayım"

Ateşin koluna girmiş olan Nazlı'ya gözlerimi devirdim. Dışarıdan bakılınca mutlu ve güzel bir çifte benziyorlardı. Ama ikiside tehlikeliydi.

"Nerden öğrendiniz?"

Doruk'un soğuk çıkan sesiyle Ateş sırıtmaya başladı. Hiç sormadan yanımızdaki sandalyeye kurulurken Nazlı da yanına oturdu.

SadistWhere stories live. Discover now