62 Bölüm "Kitap"

1.3K 94 43
                                    

Hafız: Fatma?! Fatma uyan lütfen. Bahar! Bahar durumu nasıl?
Bahar: Erken doğum olabilir ambulansı aradık gelir birazdan sakin ol lütfen.
Hafız Fatmanın başını dizlerine koymuştu ve dua etmeye başlamıştı. Saniyeler saatler gibi geçerken Ambulans sirenleri ile herkes umutla kapıya baktı. Fatmayı ambulansa alıp hastaneye götürmüşlerdi. Tim ve Kadınlar Hastaneye taksilerle geçmişlerdi. Hepsi Hastanede bir sandaliyede dualar okur iken Hafız doğum hanenin önünde diz çökmüş bekliyordu.
Keşanlı: Ağa biz niye karalar bağlıyoruz ki? Hastaneden çıkınca 1 kişi fazla çıkıcaz niye sevinmiyoruz ki?
Herkes bu dediğine tebessüm etmişti. Haklıydı buradan bir Bebek ile çıkıcaklardı. Zaten herkesin korkusu bir aksilik olması idi. Hafız ve Fatma yeniden bu acıya katlanamazlardı. Okadar denemeden sonra inşallah busever çocuklarını kucağına alıcaklardı. Bahar doğum haneden çıkınca Hafız ayaklanıp umutlu gözlerle Baharın yüz ifadesini inceledi.
Bahar: Zor bir doğum gerçekleşti. Ama Bebek de Fatma ablada gayet iyi. Sadece biraz dinlenmeleri gerekiyor. Hafız abi Oğlunu birazdan görebiliceksin.
Hafız: Allahım çok şükür!
Herkes birbirine sarılırken yine dakikalar geçmişti. Fatmayı bir odaya almışlardı Oğullarını yanlarına getirmek için hazırlıyorlardı.
Fethi: Düşünsene bir gün sen içerdesin ben burada sizi bekliyorum
Eylem: Ben ne alaka şimdi?
Fethi: Ne demek ne alaka? Bizimde bir bebeğimiz olucak ya ondan bahsediyorum.
Eylem: Yani evet de
Fethi: De si me si yok bende Hafız gibi mücdeli haberi bekliyor olucam. Sonra ikimizden oluşan bir bebek doğucak. Biraz sana biraz bana benzeyecek. Biz tutarken nekadar minik diycez. Cennet kokusu olucak üzerinde. Hayali bile çok güzel.
Eylem: Doğru diyorsun. Senin gibi yakışıklı bir oğlumuz olsa ne tatlı olurdu.
Fethi: Ve senin gibi tatlı ve güzel bir kızımız.
Eylem: Ya tam çekirdek aile!
Fethi ve Eylem beraber güldükten sonra Fatma ablayı ziyaret etmek için odalarına gitti. İçeri geçtiklerinde annesinin kuçağında uyuyan minik parmaklı bebeği görmeleri bir oldu.
Eylem: Adını koydunuz mu?
Hafız: Komutanım sizin koymanız daha doğru olur
Yavuz: B-ben?
Hafız: Evet komutanım
Hafız Oğlunu dikkatli birşekilde kucağına alır ve Yavuza verir. Yavuz bir dakika düşünür sonra kulağına eğilip "Senin adın Ahmet Kartal" diye üç kere fısıldar.
Keşanlı: Komutanıma bakın be! Şehidimizin adını koydu.
Fethi: Boşuna demedik bir ölürüz bin doğarız diye.
Herkes huzurla gülümsedikten sonra evlerine dağıldı. Malum Fatma ve Ahmet Kartal dinlenmesi gerekiyordu.
Eylemden:
Saat tam 1:24 olmuştu. Fethile beraber yürüyorduk. Aniden aklıma gelen ile durdum.
Fethi: Noldu?
Eylem: Sorgu?
Fethi: Bu saatde?
Eylem: Önemli
Fethi: İyi tamam gidelim ozaman.
Alaya doğru yürüdüğümüzde bizi gören askerler şaşırmıştı. Hak veriyorum bu saatde sorgu yapılmazdı ama benim bir amaçım vardı.
-
Sorgu:
Eylem: Evet. Bakıyorum uykusuzsun.
Selim: Uyutmadınız ki
Eylem: Dediklerimi düşündün mü?
Selim: Diyecek birşeyim yok
Eylem: Ozaman Ayhan ile ilişkinden bahset yeniden
Selim: Peki. Tek bildiğim Sancar ile çalıştığı. Yani bende onların adamı idim, bana pek birşey anlatmazlardı hep ikisi arasında idi.
Eylem: Tamam yeter.
Selim: Zaten birliyordun bunları
Sorgu odasından çıkıp Yavuz ve Fethinin camın arkasında oturdukları odaya girdim.
Yavuz: Aynı şeyleri dedi
Eylem: Evet yalan söylediğini ispat etti.
Yavuz: Nasıl yani.
Kafamı sağya yatırdım.
Eylem: Yalan söyleyen insan kelimesi kelimesine herşeyi hep aynı anlatır. Doğruları söyleyen insan bazı kelimeleri değiştirebiliyor cünkü saklayacak birşeysi yok. Fakat yalan söyleyen biri kelimeleri değiştirirse yanlış birşey söylemesinden korkar. Selimde aynısını yaptı. Kelimesi kelimesine aynısını söyledi.
Yavuz: Bravo. Gerçekten etkileyici bir konuşma, yöntem idi. Peki şimdi ne yapıcaz?
Eylem: Korkutucaz. Hergün dahada acı çekince konuşucak elbet.
Yavuz: Tamam nezarete atarız yarında devamına bakarız.
Eylem: Peki. İyi geceler ozaman.
Fethile beraber eve gittik. Girdiğimizde hemen koltuklara oturmuştuk.
Fethi: Vallah yoruldum.
Eylem: Bende ya.
Fethi: Ya Eylem ben düşündüm de şimdi bizim bir bebeğimiz olsa sen devam edermiydin işine?
Eylem: Yani doğum izininden sonra elbette devam etmem gerekirdi.
Fethi: Ama daha çok küçük olmaz mıydı?
Eylem: Fethi o gün gelince konuşsak bunları? Daha çocuk yapmamız gerek 9 ay beklememiz gerek sonra doğması gerek. Ohoo daha çok uzun zaman ya.
Fethi: Haklısın ama bence zamanı geldi.
Eylem: Bence sen bize bir çay yap
Fethi: Bencede.
Fethi ayaklanıp mutfağa gidip çay yapmaya başlamıştı. Bende ilk taşındığımızda kurduğumuz kitaplığa gidip birkaç kitabı incelemeye başladım. Hiç zamanımız olmamıştı. Çayın yanında Fethi kitap okursa hiç fena olmazdı. Fethinin meşhur kitaplarından bir tanesini seçip elime aldım. Kapağına açtığımda küçük bir not yazıyordu.
"En sevdiğin... bizi hatırla. Ceylan"
Ceylan kimdi ya? Yoksa? Yok artık. Eski sevgilisinin hediyesini evimize getiricek hali yok ya. Gözümden ister istemez yaşlar süzülmeye başlamıştı. Fethide elinde tepsi ile mutlu birşekilde gelmişti. Ona doğru bakınca ağladığımı fark edip "Noldu?" dedi. Bende kitabı yukarı kaldırdım. Bir bana birde Kitaba bakıyordu.

-Bölüm Sonu-
Hızlı yazdım hata olabilir... :)

Kırmızı AyWhere stories live. Discover now