Bölüm 19

23K 1.1K 133
                                    

Merhabalar herkese:)Bir sürü şey oldu ve sizi bekletmek durumunda kaldım:( Okulum da tüm yoğunluğuyla başladığı için artık yeni bölüm yazmam zor olacak.Ne zaman,ne sıklıkla yazabilirim hiçbir fikrim yok.Beni anlayacağınızı umuyorum...

Bahsetmek istediğim bir diğer önemli nokta bir okuyucumun önerisi üzerine olacak.Aksi için şu anki fotoğraf üzerinde kapak tasarlamaya gönüllü ve istekli olanlarınız varsa eğer çalışmalarını görmeyi dört gözle beklerim.Tasarımları bana nasıl ulaştırabilirsiniz bilmiyorum onu da konuşalım.Şimdiden emek verenlere teşekkür ediyorum:)~💐🌸

Hepinizi seviyor ve sizi bölümle baş başa bırakıyorum.

*****

Radyodan yayılan kısık sesli müziğe eşlik edip camlardan içeri süzülen hava bu küçük kaçamağa ne kadar ihtiyacım olduğunu düşünmeme sebep oldu bir kez daha.En son ne zaman geziye gittiğimi hatırlamıyordum.İzin günlerimi dahi kullanmamam iş arkadaşlarımın tepkisini çekiyor,yoğun stres altında çalışırken kendime dinlenmek adına yeterince vakit ayırmadığım için erkenden yaşlanacağımla ilgili şakalar yapıyorlardı.Haklı olduklarını içten içe kabul etmeme rağmen kulak ardı etmek daha kolayıma geliyordu.Çünkü daha önce rutin hayatımın dışına çıkmak,her şeyden biraz olsun uzaklaşmak için bir sebebim olmamıştı.Şimdi ise yan koltuğumda oturan Giray'ın çok sık görme fırsatı yakalayamadığım huzurlu ve hafif heyecanlı yüz ifadesine kaçamak bakışlar atarken artık sebebimi bulduğumu anlıyordum.

Pencereyi sonuna kadar açmış,rüzgarın saçlarında dans etmesine izin veriyordu.Gözlerimin ona doğru çekildiğinden,yola bakmanın benim için gittikçe güçleştiğinden haberi yokmuş gibi görünüyordu.

Yola çıkalı bir saat olmuş,gideceğimiz küçük ama huzurlu çiftliğe yarım saatten az bir zaman kalmıştı.Ona fikrimi açtığımda belli etmemeye çalışmasına rağmen yüzündeki belli belirsiz heyecan dikkatimden kaçmamıştı.

"Atları bu kadar sevmeni beklemiyordum."

Gözlerini her iki tarafımızda akıp giden ağaçlardan ayırdı ve kucağında birleştirdiği ellerinde sabitledi.

"Küçükken yaz tatillerimi babamın üye olduğu at çiftliklerinde geçirirdim.Bir süre sonra onları anlayabildiğimi düşünmeye başlamıştım ki o zamanlar bu çok heyecan vericiydi."

Başımı çevirmeden kısa bir bakış attığımda dudaklarında gördüğüm tebessüm benim dudaklarıma da bulaşmakta gecikmedi.

"Asıl ben, sen bana böyle bir teklifle geldiğinde şaşırdım.Nereden çıktı birdenbire?"

Başını hafif yana yatırıp bana bakmaya başladı.Gözlerimi yoldan ayırmadan omuz silktim."Hiç.Yakınlarda yapılabilecek aktiviteleri araştırıyordum ve bu çiftliği gördüğümde Giray at binmeyi sevse ne kadar harika olurdu diye düşündüm."

Hala bana bakmaya devam ettiğini fark ettiğimde hızlıca ona göz kırpıp tekrar yola odaklandım.

Sessizce devam eden yolculuğumuza döndüğümüzü düşünüyordum ki erken karar verdiğimi anladım.

"İstediğin her kızı tavlayabilirdin,biliyorsun değil mi?"

Gülümsedim."Neden bahsediyorsun sen?"

"Gayet de anladın neden bahsettiğimi."Koltuğunda geriye doğru yaslandı ve pencereden dışarıyı izlemeye devam etti.

"Yanımda olmasını istediğim kişiyle beraberim.Ötesi umurumda değil."

Nasıl bir ifade takındığını merak ediyordum.Ancak iyice pencereye döndüğünden görebilmem mümkün olmamıştı.

Yol iki kenarındaki ağaçların arasından hızla akmaya devam etmiş ve güneş tüm görkemiyle parlak ışıklarını yeryüzünde dans ettirmeye başladığında çiftliğe varmıştık.Buraya ilk defa geliyordum ve internette gördüğüm fotoğraflardan çok daha güzel olduğunu ilk bakışta fark etmek zor değildi.Arabayı çiftliğin dışındaki küçük park alanına park edip dışarı çıktığımda birkaç saniye için temiz havanın ve önümüzde uzanan olabildiğince az insan eli değmiş doğanın tadını çıkardım.

AKSİNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ