"4- Sen tam bir adisin!"

Start from the beginning
                                    

"Neden? Ölseydim, üzülür müydün?"

Hızla kafamı ona döndüm. Dudakları çok yakınımdaydı, gözlerimi dudaklarından çekerek gözlerine odakladım. Kahretsin, ne diye dudaklarına baktım ki!

"Bu sorduğun soru mu yani? Saçmalıyorsun şuan. Ve hiç düzgün bir pozisyonda değiliz. Çekil üzerimden."

İyice bana yaklaştı, konuşunca dudakları tam dudaklarıma temas ediyordu.

"Farkındayım. Ama cevap vermeden seni bırakmayı düşünmüyorum."

"Evet üzülürdüm. Şimdi çekil üstümden."

Üzerimden çekildiği anda derin bir nefes aldım. Wuhhuu bebeğim, bu da nesiydi! Bütün bedenim alev alev yanıyordu!

Yataktan kalkarken ona doğru kaşlarımı çatarak baktım. Öyle bakmasa daha çok kızabilirdim ama, şuan kıyamıyordum!

"Bir daha böyle bir harekette bulunma."

Yarım gülümseyişini görünce, içimdeki kıpırtı yeniden kendini gösterdi. Ne olurdu ki her hareketinden etkilenmeseydim? Ne olurdu yani diğer insanlar gibi gözüme normal görünseydi? Herkesin kalbi atar bir prense, benimki atıyor bir hödüğe! Ahh ahh! Kaderim benle ilgili oyununu merak ediyorum!

###

Kahvaltımızı sessizce yaptıktan sonra, Gürkan üzerini değiştirmek için kendi evine gitti. Evin içinde hissettiğim eksiklik inanılmaz derecede abartılı geliyordu bana. Ah hadi ama 2 gecedir birlikte uyuyorduk! Tabiki eksik hissetmem normaldi!

Zırto Gürkan beni beklemeden okula gidince, yine sinirim tavan bir şekilde okula geldim. Her zaman oturduğum yere sessizce geçerken, yanımdaki gölgeye baktım. Efken'in "Selam." sesi gelince, gülümseyerek ona doğru döndüm.

"Selam."

"Nasılsın bakalım Güneş?"

"İyiyim, sen?"

"Aynı işte."

Efken arkama baktıktan sonra surat ifadesi çok tuhaf olmuştu. Bende arkama bakmak için yeltendiğim sırada "Güneş." diye öyle bir bağırdı ki, yerimden hoplamıştım!

"Lan ne bağırıyorsun?"

"Şey.. Şey yapalım.. Gidip bir kahve içelim mi?"

Bu saate kahve? Ne karıştırıyordu bu çocuk?

"Kahve? Bunun için mi bağırdın?"

"Evet, içer misin?"

Bu ne karıştırıyordu, eli ayağına dolaşmıştı. Arkamda ne gördüğünü merak ediyordum ayrıca! Onu takmayarak arkama döndüm.

Yıkılış? Ah işte bunu beklemiyordum. En azından Gürkan ile böyle bir sabaha uyandıktan sonra, gerçekten bu kadar ağır bir darbeyi beklemiyordum. Kalbim sıkışıyordu. Nefesim yetersizleşmeye başlamıştı.

Gördüğüm sarışın kıza omuzunu atmış, gözlerimin içine bakarak o kızı yanağından öpmüştü. Tam gözlerimin içine. Bu onun dilinde "Sabah için umutlanma." demek miydi? Lanet olsun! Onu sevdiğim için kendime sadece lanet okumak istiyordum. Bu kadar ağır şeyleri hak edecek ne yapmıştım merak ediyorum doğrusu. Dolan gözlerimi hiçe sayarak Efken'e döndüm. Gülümsediğim zaman biriken yaşlar gözümden damladı.

"Efken, kendimi pek iyi hissetmiyorum. Kahveyi başka zaman içeriz. Eve gideceğim."

Efken kaşlarını çatarak elimi tuttu.

Aşkın Son Damlası! [Tamamlandı]Where stories live. Discover now