"Oooo yine döktürmüş kardeşim benim," dedi alayla ve Orhan'la birlikte gülmeye başladılar. Deniz, Yaşar'a bakıp gülümserken,

"Yine bir şey kaçırdık sanırım," dedi. İkizler de gülmeye başlarken,

"Cemre yumurta bile kıramazdı," dedi Sinem. Cemre ters bir şekilde bir Yaşar'a bir de Orhan'a bakarken,

"İki yamyamla aynı evde kalmanın yararı da olabiliyor," dedi homurdanarak. Orhan, pis bir şekilde gülerek,

"Eh o iki yamyamdan biri değilim, sonuçta aynı evde kalmıyoruz." diyince Cemre en pis bakışlarından birini attı.

"Bizden çok bizim evdesin Orhan!" Orhan şok olmuşçasına ağzını açtı,

"Gelmem için bana yalvaran sensin," diyince hepimiz bunun yalan olduğunu anladık.

"Benim ne yamyamlığımı gördün Cemre," dedi Yaşar sırıtarak. Cemre tekrar gözlerini devirdi,

"Yemeğinizi yiyin," diyince sofrada bir sessizlik oldu. Herkes yemeğini yerken Cansu ile sessiz savaşımız devam ediyordu. Nedense ona kızdığımı hissediyordum, o ise habersiz bir şekilde tuhaf tuhaf bakıyordu.

Yemekler bitince tekrar koltuklara geçtik. Sohbetten uzak bir şekilde düşünüyordum. Kızmam çok saçmaydı, 'önemli erkek arkadaşından' bana ne?

"Sonuçlar ne zaman açıklanacak, biliyor musun İlhan?" diye sordu Sinem, ben düşüncelerimi dağıtmış bir şekilde. İlhan, bu gece ilk defa konuştu.

"Bilmem," diyince Sinem'in yüzü düştü. Ne olmuştu, hiç anlamamıştım. Zaten baya canım sıkılmıştı,

"Ben çıkıyorum, bir ara gelip sizi alırım," dedim Sinem ile Yaren'e hitaben. Herkes bana tuhaf bir şekilde bakarken Cansu rahatsız bir şekilde yerinde kıpırdandı.

"Ama daha gece bitmedi, yemekleri mi beğenmedin?" diye sordu Cemre, Orhan yüzünü ekşitti. Yaşar,

"Istersen git, zaten pek keyifsizdin. Ben kızları bırakırım," diyince ayaklandım.

"Sorun yok Cemre, günümde değilim," dedim. Herkese iyi geceler diledikten sonra Yaşar'a teşekkür ettim. Ceketimi de aldıktan sonra kapıya vardım, Cemre beni uğurladı. Asansörü beklemeden merdivenlerden inmeye başladım. Kendi kendime düşünüp, 'sana ne oğlum' diye haykırmak istiyordum. Ama sinirlenmekten kendimi alamıyordum. Zemin kata indiğimde yumruklarımı sıkmış, valenin arabamı getirmesini istemiştim. Tam dışarı çıkacakken birinin kolumdan tutmasıyla arkama döndüm, karşımda kısa saçları, beyaz teniyle Cansu duruyordu. Siyaha yakın gözleri merakla açılmış, küçük yüzünde bir şaşkınlık ifadesi duruyordu.

"Bir sorun mu var?" diye sorunca tersçe,

"Hayır, bir sorunum yok," dedim.

"Farkında olmadan bir şey mi yaptım?" dedi merakla, kolumu kurtarıp dışarı çıktım ve anahtarı valeden alıp arabaya bindim. Cansu'nun koşarak gelip arabaya binmesiyle kaşlarımı çattım.

"Ne yapıyorsun?" diye sordum, çatık kaşlarıma hayretle baktı.

"Arabaya biniyorum?" dedi ukala bir şekilde.

"Cansu, zaten sinirlerim bozuk, iner misin?" dedim derin bir nefes alıp sinirimin geçmesini beklerken.

"Salak değilim herhalde, bana nasıl ters baktığını gördüm. Asıl sorun şu; bana niye kızdın, anlamıyorum." dedi güzel, küçük gözleri kısılırken.

Oflayarak arabayı çalıştırdım, inmeyeceği belliydi.

"Her şey seninle ilgili olmak zorunda yani?" dedim sert bir şekilde. Ağzı açık bir şekilde bana döndü, yola bakıyordum ama öyle bir tepki vereceğini anlamıştım nedense.

Aşkın Ritmi #Wattys2017 Where stories live. Discover now