Bölüm 10

5.6K 150 28
                                    

Bölüm sonuna not bırakacağım. Mutlaka okuyun!

Yalan söyleyen ölmüyordu sonuçta. Yalan söylemesem hepimiz ölecektik asıl.

"Orhan'ı kimseyi sevmediğim kadar çok seviyorum," dedim, gerçekçi olması için gözümün önüne Erdem'i de getirdim ama ters tepti, sesim sonlara doğru biraz saçma sapan çıkmıştı. Nefret desem değil, sinir desem değil... Yaşar tek kaşını kaldırıp bana baktı. Orhan,

"Ben de seni sefiyom aşkım!" Yanlış yazmadım, tam tamına sefiyom dedi. Sonra da beni kendine çekip yanağımı ıslak ıslak öptü. Çaktırmamak için yapmacık bir şekilde güldüm ve Sevgi bana bakmıyorken hızlıca sildim yanağımı. Iyk, tükürük kalmıştı üstünde. İğrenç!

"Neyse, yine çevirelim bakalım," dedi kuşkucu kuşkucu Sevgi. Kuşkulu olmasının sebebi sabahtan Orhan'ın yaptığı her sululuğa köpek gibi saldırmışken bir anda tepki vermemem hatta izin vermem olabilirdi.

Şişe döndü ve soru kısmı Orhan'a cevaplama kısmı Sevgi'ye denk geldi.

"Doğruluk mu, cesaret mi," diye sordu Orhan, sesi yeni ergenliğe girmiş birinin sesi gibi ince ve iğrençleşmişti bir anda. Nedeni bira mıydı, bira bu kadar etki gösterebilir miydi, hiç bir fikrim yoktu.

"Cesaret olsun bakalım."

"O zaman sırtından aşağı bira dök," diyip gülmeye başladı, Yaşar kıs kıs güldü,

"Ben böyle fantezileri sevmiyorum," dedi. Gözlerimi büyüttüm, Sevgi'nin de kızacağını düşündüm ama güldü ve Yaşar'ın kafasına hafifçe vurdu.

"Saçmalama Orhan."

"Yapmak zorundasın," dedi Orhan, işaret parmağını havada salladı.

Sevgi sinirle bir bira açıp bir kısmını sırtından aşağı döktü. Orhan kıkırdadı ondan beklemediğim kadar tatlı bir sesle. Şişe tekrar döndü ve benle Yaşar arasında durdu.

"Eh, doğruluk mu cesaret mi," diye sordu sırıtarak.

"Doğruluk," dedim umursamaz görünmeye çalışarak.

Öyle şeytanice güldü ki bir an neler sorabileceğini tahmin bile edemedim.

"Ne sorsam ne sorsam... Aklıma da bir şey gelmiyor ki."

Düşünüyormuş gibi bir tavır takındı ama bence ne söyleyeceğini çok da iyi biliyordu.

"Neyse, bugün öğlen ne yaptın?" Sevgi'nin yanında oturduğu için Sevgi yüzünü çok göremiyordu, bu yüzden pek normal karşıladı ve omuz silkti. Fakat ben tam karşısındaydım ve yüzündeki o şeytani ifadeyi görebiliyordum. Resmen gel söyle, Sevgi de beni öldürsün diyordu.

Yüzümün sinirle kasıldığını hissedebiliyordum, kahretsin ki söylemeyeceğimi biliyordu ve ben de asla söylemezdim. O yüzden o da tabiri caizse itlik yapıyordu dilediğince.

"Aslında kendime biraz çekidüzen verdim, yani makyaj falan. Ve bana 'sen hep böyle ol' dedi-" Durakladım, Sevgi merakla yüzüme baktı, "Kim," diye de sordu.

"Belki de tanıyorsunuzdur. Sen kesin tanıyorsundur," derken Sevgi'nin yüzüne baktığım için Yaşar ondan bahsettiğimi düşünüp telaşlanmış olabilirdi. Kısa bir anlığına Yaşar'a baktığımda yüzünde biraz endişe rüzgârlarının estiğini fark ettim ve ben de karşılık olarak sırıtarak Orhan'a döndüm.

"Orhan sana diyorum, sen kesin tanıyorsun. Lisede Cansu vardı ya-"

"Balina Cansu mu?"

Gözlerimi devirdim.

Aşkın Ritmi #Wattys2017 Where stories live. Discover now