Bölüm 7

11.1K 239 47
                                    

Cansu bize şaşkınlıkla bakmaya devam ediyordu, aceleyle yerden kalktım, Yaşar'ın ağzından boğuk bir kahkaha çıkınca sertçe karnına vurdum. Tekrar gülünce vurduğum yerin karnı değil kalçası olduğunu gördüm. Oflayarak tavana baktım, Bücür Deniz işte ne olacak!

"Merhaba? Deniz bizi tanıştırmayacak mısın?" Cansu'nun gözleri parlayarak sorduğu üzerine kaşlarımı çatarak,

"Yaşar. Cansu," diye onları tanıştırdım. Yattığım adama bu şekilde bakman hiç doğru değil Cansu, cık cık cık. Yaşar ismi tanıdık gelmiş olacak ki gözleri büyüdü,

"Senin anlattı-" demesine kalmadan üstüne atladım, çaktırmadan başımı 'lütfen söyleme' dercesine sağa sola salladım. "Cansu sen yorulmadın mı okulda?! Çabuk git dinlen, hadi. Zaten biz de çıkacaktık." İkisi de ne olduğunu anlamadan Cansu'yu çekiştirerek odasına götürdüm ve kapıyı üstüne kapattım.

Yani benim de bir gururum vardı, çocuğu kıza anlatmam yetmemiş sürekli Yaşar'dan bahsetmiştim. Yaşar ise beni en fazla fantezilerinde düşünmüştür. O yüzden onu bu kadar çok taktığımı asla bilmemeliydi.

"Mahmut abiyi çok da bekletmeyelim. Malum adamın son model lüks arabası hasar görmüş. Hemen gidelim, hadi." Telaşlı halimi görünce şaşkınlıkla bana baktı, ben de hemen ayakkabılarımı giyip çantamı aldım ve onu zar zor dışarı çıkardım. Kapıyı kilitledim ve asansöre yönlendirdim. Maksat Cansu'nun çaktırdığı şeyi düşünmesini engellemekti.

Kendisi gelmese hayatta sürükleyemezdim herhalde. Kocaman göğsü olan uzun boylu bir adamdı, belki de benim üç katımdı. Yüzüne bakınca alayla bana baktı, lanet olsun. Anlamıştı işte. Cansu, seni mahvedeceğim!

"Yaşar?"

"Ne var?" Allahın kırosu Yaşar! Hayvan Yaşar!

"Ne olmuş yani, seni anlattıysam!-sesimi kısarak ekledim- her gün sokakta biriyle sevişmiyorum ya!"

"Beni ona anlattın demek. Ben de senin bu garip hareketlerini çözmeye çalışıyordum."

Izninizle kendi ağzıma sıçabilir miyim? Biraz zor olacak ama yapmazsam içimde kalır.

"Ben senin anladığını düşünmüştüm," dedim hayıflanarak. Cidden onunla ilgili düşündüğüm bir şey bile tutmuyordu. Ve bu yüzden çoğunlukla ben kaybediyordum. Lanet!

"La neyi anlayacağım? Kızı konuşturtmadın ki. Bir de güzel kızmış, sevgilisi var mı?"

Ne?!

"Ulan senin ağzını burnunu kırarım!" Durdu, beni iyice bir süzdü ve gülerek yürümeye devam etti.

"Kırayım da gör," diye bağırdım arkasından. O daha modern bir arabaya binerken koşarak yetiştim ve ön koltuğa oturdum.

"Bak! Ondan uzak dur," diye bağırdım birden.

"Yav bari bağırmadan önce haber ver. Kulak falan kalmadı ben de."

"Eğer uzak durmazsan hep bağırırım!" Tekrar bağırdım ve o kadar bıkmış bir şekilde baktı ki utanıp kafamı yana çevirdim, arabayı çalıştırdı ve yola çıktık.

"Sana ne ister uzak dururum, ister durmam. Sana mı soracağım?"

"Şerefsiz değilsen soracaksın tabiî. Lan daha az önce yattık!"

"Artık bağırmaların kulağıma normal bir desibelde ulaşıyor. Kulak falan bırakmadın ki?"

"Cidden konuyu başka tarafa çekmekte ustasın. Neyse, istersen uzak durma. Cansu benim gibi salak değil sana ağzının payını güzelce verir," dedim artık sohbeti kapatarak. Bıktırmıştı artık beni, yüzünü görmeye tahammül edemiyordum. Nefret ediyordum ondan, yine sevişmek istese yine sevişirdim ama... Duygu karmaşası yaşıyordum sanırım arzu diğer tüm duyguları bastırmaya yetiyordu da artıyordu. İyi ki onu bir daha görmeyecektim.

Aşkın Ritmi #Wattys2017 Where stories live. Discover now