🍁😻Ahhh tanrım gözleri....😍🍁

8.5K 265 46
                                    

"Dikkatli ol! " dedi.

Tektim bundan sonrasında.
Tina huzursuzca etrafa bakarken benimde içim huzursuzlanmıştı.

"Artık gitmeliyiz Cake. Artık gitmeliyiz"

Sesi tehlike çanlarını çalarcasına çıkarken, bir taraftan da alnında oluşan parıltılar terlediğini gösteriyordu.

"Ben şimdi nereden gitmeliyim?"
Sesim buğuk ve endişeli çıkarken Cake bana doğru yaklaşıp elimi avuçlarının arasına aldı.

"İsmin?"
Gözlerime bakarak konuşması, o anlam veremediğim renkli gözlerini gözlerime kilitlemesi, istemsizce cevap vermeme neden oldu.
"Mina"
Tina'nın ismide bu yüzden hoşuma gitmişti zaten. Benim ismime benziyordu.

Yutkundu
"Etrafta birilerini görürsen önce saklan,onlar gittikten sonra yola devam et. Bütün hızınla kaç buradan ama kimsenin sana dikkatli bakmadığına emin ol...Mina. Tamam mı?"
Yüzüm gerildikçe geriliyor,ayaklarımın titremesi arttıkca artıyordu. Gözlerinin içine korkuyla bakıyordum, sanki beni öldürecekler de önceden bir uyarı yaparmış gibi gelmişti konuşması.

Gözlerine gelen masum gülümseme gerçekten etkileyecek derecedeydi.
Yüzünü yüzüme doğru yaklaştırdı, nefesi dudaklarıma değerken rahatlatırmışcasına konuştu.

"Merak etme fıstık, eğer dediklerimi yaparsan buradan çıkabilirsin anlaştık mı?"

Bana 'fıstık'demesi ne kadar saçma gelse de o an ki yakınlıktan dolayı tutulmuştum. Bana dokunmaya çalışan kişi sanki o değilmiş gibi, bir de bu kadar yaklaşmasına izin vermiştim. Ah! Tanrım...gerçekten harika gözleri var.

Elimi tutmaya devam ederken kafasını yavaşça geri çekti,Tina'ya sanki bir şey dermişçesine bakmaya başladı. Bakışlarıyla birbirlerine bir şeyler anlatıyorlardı bu belliydi, sonunda Tina bu bakışmayı bırakarak fısıldadı.
"Cake, onu götüremezsin bunu sen de biliyorsun. Bizi, birini buradan çıkarmaya yardım ederken görürse ne olur çok iyi biliyorsun... Hem Mina hem de bizim canımızı fazlasıyla yakar"

Cake tekrar gözlerimin içine bakmaya devam etti. Gerçekten bayılabilir miyim şuraya?

Gözlerini ayırmadan Tina'ya cevap verdi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gözlerini ayırmadan Tina'ya cevap verdi.
"Korkuyor. Onu tek başına nasıl bırakabilirim ki?"
Gerçekten de tek başıma gitmekten oldukça korkuyordum. Ama onlara da zarar gelmesini tabiki de istemiyorum. Bu yüzden sesimin titrememesi için özen göstererek konuştum.

"Gidebilirim...Dediğini yapacağım.
Birilerini görürsen saklan, gitmelerini bekle, ve bütün hızınla hareket et!"

"Minacığım dikkatli ol! Ve bizim artık gitmemiz gerekiyor Cake. Lütfen!"

"Daha uzun vakit geçirmek isterdim seninle ,minik!...kendine dikkat et "

Ağzına ıslak odun ile vurasım gelmedi değil açıkçası.
'Minik' ne ya? Iyy!
Yine de gider ayak kalp kırmamak için sustum. Zaten ıslak odunu nereden bulabilirim ki? Lafta işte...

Bavulumu sıkıca kavradım ve hızlı adımlarla yürümeye başladım. Arkama bakmadan yürüdüm. Hatta koştum da diyebiliriz.

Hava gerçekten de artık iyice kararmaya başladı. İlk defa bu kadar uzun süre dışarıda bulunuyorum,hatta ilk defa dışarıya çıktım der isem daha doğru olacak sanırım.

Görüş alanıma giren iki adam saçma sapan yürüyüşle bana doğru geliyorlardı. Şanslıyım ki uzaktaydılar yani beni gördüklerini sanmıyorum ve belliki sarhoşlar.
Nereye düştüm gerçekten bir insan ancak bu kadar şanssız olabilir yani.

Hemen sağıma soluma baktım saklanacak yer var mı diye. Sağ tarafımdaki kıvrımlı duvarın arkasının uygun olabileceğini düşündüm hiç durmadan atladım ve  saklandım. Yaklaştıklarını, onları güldüren iğrenç küfürlerini duyunca anladım. Tamam bazen ağzımızdan küfür çıkabilir ve hatta bu  rahatlatır bazen bizi , ama fazla ağır olmamak şartıyla...
Fakat şu anda duyduğum küfürler, en iğrenç küfürler diyebilirim. Ama bu onların hoşuna gidiyor gülüyorlar.
Hayır yani, birisi benim kardeşime ağza alınmayacak şeyler söylese neden güleyim ki? Aksine ona haddini bildiririm. Gerçi benim kardeşim yok o yüzden umursamasam daha iyi olur. Hem zaten bu durumda bunu düşünmem gerekiyor.

Adamlar iyice uzaklaşınca hemen sindiğim yerden doğruldum ve yola,postacı yürüyüşü gibi saçma bir hız ile yürüyerek devam ettim.
Artık bu lânet yerin sonuna gelmişken duvarın oradan gelen sesler dikkatimi çekti bir kadın sesi gibiydi ama yaklaştıkça erkek seside duymaya başlamıştım. Gitmemeyi tabiki de isterdim ama ordan geçmez isem bu sokaktan çıkamam, malum ses çıkışın olduğu yerden geldiği için belliki oradan mutlaka geçeceğim gibi duruyordu. Bavulumu kaldırdım ve ses çıkarmadan parmak uçlarımla ilerledim.
Gördüğüm şey ile gözlerim kocaman açıldı. Çığlık atacaktım ama hemen elimi ağzıma siper ettim.

Ya resmen dışarıda iğrenç şeyler yapıyorlar. Tanrım! Bu kadar da olmaz ama yuh! Burası neresi böyle  ya? Akılsızlık ederek girdim buraya.

Bir elim ağzıma siper olurken diğer elimi açararak yüzümün yan tarafına siper ettim. Görmek istemiyordum.
Sessiz ama bir o kadar da hızlı bir şekilde bu lanet yerden çıkmayı başardım. Başardım ama peki şimdi nereye gitmeliyim? Bu saatte...

🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁🍁
Bebişlerim yeni bölümle karşınızdayım umarım desteklersiniz beni her zamanki gibi😢😢😘😙😍

Hepinizi çooooook seviyorum😘😍😍😍

Yeni bölümde görüşürüüüüüz🙆🙆🙆🙆🌸🌸🌸💐🌸🌸😘😍😍

🍁Sen 'SAR' Ben 'HOŞ' Olurum.🕊(#1)Where stories live. Discover now