14

2.1K 221 239
                                    

obsessedwharry aşkm, yorumların beni benden aldı yavrm, yireeğm yireeğm. Böyle devam bebek.


Valeria

Judas'ın sürekli etrafımda dönmesi artık beni sıkmaya başlamıştı. Sürekli yastığımı kabartıyor, içecek şeyler veya yiyecekler getiriyordu. Burada bir tutsak değilde, o'nun çok sevgili bir arkadaşıymışım gibiydi. Ayrıca, öğrendiğime göre Judas sürekli başımda durmuş ve ben uyanana kadar hiç yanımdan ayrılmamıştı, bu durumun o'nu sevimli göstermesi gerekti, ama aksine o beni korkutuyordu.

"Acıktın mı?" Sorduğu soru ile, başımı o'na çevirdim ve hayır anlamında salladım. Dudaklarını yaladı ve tekrar konuşmak için hazırlandı.

"Neden sığınağa girmedin o gün," kaşlarını çattı ve dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı. Bakışlarım ellerime kaydı ve o'na doğruyu söyleyip söylememe konusunda ikilemde kaldım, hem doğruyu söylesem de muhtemelen bana inanmayacaktı.

"Annen, odam da daha güvende olacağımı söyledi," o'na baktım, kaşları havaya kalkmış ve bana bakıyordu. Silkelenir gibi başını iki yana salladı. Bu kadardı, kesinlikle bana inanmayacak, hatta kızacaktı.

"Anladım," oturduğu sandalyeden kalkıp, gidene kadar tek dediği bu olmuştu. Öylece kapıdan çıkışı izledim, o'nun hemen arkasında Zayn girdi. Yüzünde sevimli sayılacak bir tebessüm vardı ve elleri ceplerinde, az önce Judas'ın kalktığı sandalyeye oturdu.

"Selam Val," yüzümü buruşturdum ve o'na baktım. Bana adımın kısaltılmışını söyleyen ilk kişiydi ve kulağa hiç çekici gelmiyordu.

"Val mı?" Yüzünde o tebessüm oluşurken, gözlerini kıstı ve güldü. İç çektim ve bunu görmezden geldim.

''Nasıl hissediyorsun, ahbap." Zayn'ın konuşma şekli ciddi anlamda farklıydı, bir kıza ahbap demek o'nun için sıradan gibiydi. Zaten bu tip kelimeleri bana karşı hep kullanıyordu.

"Daha iyi, adamım," son kelime de kahlaha attı ve elini havaya kaldırıp bir beşlik vermemi istedi. Zor da olsa o'na karşılık verdim ve bir beşlik çaktık. Zayn beni baştan aşağı süzerken, dikkatlice o'nu izledim.

"Jenny seni görmek istiyor," kaşlarımı çattım ve o'nun kim olduğunu düşünmeye başladım, ama bir sonuç elde edemediğim için Zayn'a sordum.

"Jenny?" Zayn gözlerini devirdi ve sandalyeye iyice yayıldı.

"Harry'nin ufaklığı." Zayn söylediği şeyin absürtlüğüne kahlaha atınca, o'na yapmacık bir şekilde güldüm.

"Neden getirmedin onu peki?" Beklenti ile o'na bakmaya başladım. Zayn doğruldu ve yüzü ciddileşti. Boğazını temizledi ve konuşmaya devam etti.

"Sen tam olarak iyileşene dek Harry getirmek istemiyor," ağır şekilde başımı salladım ve anladığımı belli ettim. Bu sorun değildi, o'nu anlayabiliyordum.

"Ama Harry birazdan gelecek," hızla başımı o'na çevirdim ve şaşkınlıkla o'na baktım. Hafifçe yerimden doğruldum, yağlanmış saçlarımı ellerimle taradım, ama bu işlem saçlarımın daha çok dolaşmasına neden oldu. Zayn'a baktığımda, anlamayarak beni izliyordu.

"Zayn, bana bir toka bulur musun?" Gözlerimi kocaman açtım.

"Lütfen gözlerini normal yapar mısın, bir sıçan yavrusuna benziyorsun," bu adam cidden kadınların dilinden anlamıyordu.

"Ve tabiki sana toka getiririm, aşkım."

"O Harry'nin kelimesi," diye ardından hemen konuştum. Sonra ne yaptığımın farkına vardım ve kendimi toparladım. Zayn'a baktığımda, şüpheyle bana baktı. Ama sonra bunu umursamadı ve bana toka bulmak için gitti. Yatağım da öylece otururken, boş odayı izliyordum. Bir kaç dakika sonra Judas geldi. Elinde bir toka ve kıyafet tutuyordu.

"Sana kıyafet getirmeye gitmiştim,  Zayn bana tokaya da ihtiyacın olduğunu söyledi," yüzünde sevimli sayılacak bir tebessüm oluşunca, istemsiz olarak bende o'na tebessüm ettim. Judas bana yürürken, yerimden iyice doğruldum.

"Ben giyebilirim," şöyle bir durdu ve bana baktı, ama sonra pes edip başıyla onayladı. Kıyafetleri ve tokayı yatağın üstüne bırakıp odadan çıktı. Üstümde ki çarşafı geriye attım ve üstümde ki hastane elbisesini kolayca çıkardım. Kolay giymem için seçilen pembe geniş tişörtü aldım ve başımdan geçirdim. Judas'ın getirdiği şortu giymeden önce, saçlarımı tepeden topladım ve tokayla tutturdum. Yavaşça ayağa kalktım, neyse ki iç çamaşırım duruyordu ve bu bir nebze olsun rahatlamayla iç çekmemi sağladı. Şortu yerinden aldım, eğilirken dikişli yerim sızladı ve acıyla inleyip tekrar doğruldum.

Yatağıma tekrar oturdum, ve bu sefer şortu oturarak giymeye çalıştım ama başarısız oldum. Yaklaşık on dakikadır giymeye çalışıyordum ama hangi şekilde olursa olsun, dikişlerim bana çok büyük acı veriyordu ve giyme işlemim başarısızlıkla sonuçlanıyordu. Son bir gayret ile ayağımdan geçirmeye çalıştım ama iri eller beni durdurdu.

"Bırak, ben yapayım," sesi tüylerimi diken diken ederken, bakışlarımızın buluşması için başımı kaldırdım. Yüzünde ki ifade yumuşak ve sakindi.

"Şey, ben."

"Sorun değil, sadece bana uy yeter," o'nu başımla onayladım ve şortu giydirmesine izin verdim. Şortu ayaklarımdan geçirdi ve baldırlarıma kadar çıkardı. Kalçamı hafif kaldırırken, dikişim yine acıdı ama o'na belli etmemeye çalıştım. Şortumu giydirdikten sonra belimden düşmemesi için ipini çekti ve bağladı.

"Teşekkür ederim," beni başıyla onayladı ve yanına oturdu. ''Nasılsın?" Dudaklarımı birbirine bastırdım ve acıyan yara mı umursamadan ona cevap verdim.

"Daha iyi," başını salladı ve beni onayladı.

"Jenny nasıl?" Tek kaşını kaldırdı ve bana baktı. Sanırım bu soru o'nu şaşırtmıştı.

"Benden iyi olduğu kesin, nasıl olmaz ki, bir prenses gibi ilgi görüyor," sözlerine güldüm, bana baktı ve o da belli belirsiz tebessüm etti.

"Judas çok öfkeliydi," öfkesinin sebebini az çok tahmin edebiliyordum.

"Annesi, odamda kalmanın benim için daha güvenli olacağını söyledi." Harry kaşlarını çattı ve bıyık altından bir şeyler mırıldandı. Ne dediğini anlamayınca üstelemedim.

"Teşekkür ederim," dedim, bakışları hemen beni buldu ve kaşlarını çattı. "O gün gelmeseydin," sustum ve başımı öne eğdim. Harry elini çeneme koydu ve başımı kaldırdı.

''Yine olsa, yine yapardım," sözleri samimi ve içtendi. Başımı o'na doğru yaklaştırdım. Nefes alış verişlerimiz birbirine karışırken, midem kasıldı ve kalbim hızla atmaya başladı. Harry öylece dururken, bana ters tepki vermemesi için tanrıya dua ettim. Dudaklarımı onunkilerle buluşturdum, sıcaklığı beni kavururken, histerik bir iç çektim. Harry elleriyle yüzümü kavrayınca, korkuyla geri çekilmek istedim ama buna izin vermedi. Beni daha çok kendine çekti ve dudaklarımızı buluşturdu. Öpüşmemize dillerimizde dahil olunca, Harry'nin dudaklarımın arasında inlediğini işittim. Bana nazik ve elinden geldiğince kibar olmaya çalışıyordu. Bir eli bacağımı buldu ve hafifçe sıktı. Dudaklarını benden ayırdı ama kendini benden uzaklaştırmadı.

"Lütfen, bir an önce toparlan," soluk soluğa nefes alırken, söyledikleri tekrar nefesimi kesti. O'nu başımla onayladım. Yataktan kalktı, bende kalkmak isteyince buna izin vermedi. Eğildi ve anlımı öptü. Sonra hiç bir şey demeden öylece çekip gitti.

Hola bebeler. 4k şerefine bol romantizmli bir bölüm. Bu bölümde Judas'ı farklı şekilde dahil edecektim ama  vazgeçtim.

Nys, diğer bölümde beklenmedik bir şey yapmayı planlıyorum, son anda caymazsam:)))

Bu arada geçen bölümde ki yorumlar neydi olom öyle:') harikaydı lan valla çok duygulandım, inşallah bu bölümde de aynısı olur.

YourDreamInTheGirl diğer bölüm ithafı sana aşkm

Kuyin yazarınızdan öpücükler 👑

Gangsta Zone/hsWhere stories live. Discover now