"1- Bindik bir alamete!"

En başından başla
                                    

"Gürkan, teyzecim. Ben sana minik kızımı, ilk göz ağrımı emanet ediyorum. Onu koruyacağından da adım kadar eminim." derken çok ciddi bakıyordu ona. Hayır beni neden ona emanet etme gereği duyuyorlarsa! Fırsatını bulsa bi kaşık suda boğacak! Bunlar hala emanet diyor, sabır Yarabbim. 

Gürkan'ın bakışları annemdeyken "Merak etme Yağmur teyze, ben dikkat ederim." cevabını vermişti. Ben bu duruma kaşlarımı çatarken sonunda otobüse binmek için yola çıkmıştık. 

Yan yana yürüyorduk benim kalbim at üstüne binmiş 4 nala koşuyor gibiydi, ama Gürkan denen dallama öyle değildi! Beni umursamıyor, üstüne üstlük bir de sevgili yapıyordu. Şuan ki sevgilisi de Yelloz'un tekiydi! Ama müstahaktı ona! Bananeyse neden sevgili yapmasını umursuyorsam? Kendi kendimi kandırmanın alemi yok! Onu seviyordum. 

Otobüs terminaline geldiğimiz zaman Melih'i görmemle koşarak ona sarıldım. Oda bana aynı şekilde karşılık verdiğinde birden hızla kolumdan çekildim. Kaşlarımı çatarak beni kimin çektiğine bakarken Gürkanı görmemle sinirlenmiştim. 

"Ya ne yapıyorsun sen?" 

"Sen bana emanet edildin, elin herifleriyle öyle sarılmana gerek yok!" 

Şuna bak, emanet dediler. Git kızımın hayatına karış demediler. İyice sinirlenmiştim. Dişlerimin arasından tıslayarak "Benim hayatıma karışman için kimse sana izin belgesi vermedi." dedikten sonra Melih'e döndürdüm bakışlarını. Gürkan ve Melih birbirini öldürecek gibi bakarken neredeyse gözlerinden ateş fırlayacaktı. Hadi Melih'i anlıyordum, benden hoşlandığını ve bir şans istediğini söylemişti. Ben red edince arkadaşlığı da kabullenerek benimle aynı bölümü seçmişti. Peki Gürkan? Ona ne oluyordu? 

Bu iki adamın birbirine olan bakışları ben araya girmesem daha uzun sürecek gibiydi. Melih'in koluna girerek "Otobüs saati yaklaşıyor, gidelim." dedikten sonra Gürkan'a döndürdüm bakışlarımı. Bana o kadar sinirle bakıyordu ki, şuan beni öldürebilirdi! O bakışlarını yoksayarak bende ona kaşlarımı çattım ve Melih'le otobüse doğru yürümeye başladım. 

"Ee prenses, Gürkan'da mı bizimle aynı yerde okuyacakmış?" 

"Maalesef." 

"Şey, Güneş.. Hala seni seviyor mu?" 

"Allah uzak tutsun. Ne sevmesi, birbirimizden nefret ediyoruz." 

Dilim böyle söylüyordu da, kalbim başka atıyordu. O nefret ediyordu bense salak gibi hala seviyordum. Aslında Melih'e bir şans verebilirdim, ama arkadaşlığı o kadar mükemmeldi ki, onun arkadaşlığını kaybetmek istemiyordum. 

Elimdeki biletle oturacağım koltuğa gelmiştim. Melih hemen arka tarafımda oturacaktı. Yanım boşken yanıma gelebilirdi aslında. Babam bileti çift kişilik almıştı. Ama sadece ben oturacaktım. Arkamı dönüp "Melih yanıma oturs..." daha lafım bitmeden Gürkan beni yok sayıp yanıma oturdu. Bakışlarımı ona döndürünce "Hayırdır?" diye sordum. Biletini gözümün önünde sallayarak "Baban ikimize bu yeri ayırtmış." cevabını verdi. Ah baba! Ben az önce seni övüyordum değil mi? Adam ikimize kesmiş meğersem! Melih elini omuzuma koyduğunda Gürkan ona dövecek gibi bakmaya başladı. Ben de bakışlarımı Gürkandan çekip Melih'e yönlendim. 

"Önemli değil, istersen sen yanıma otur." dediğinde zaten kabul etmeyecektim ama Gürkan hemen lafa atlayıp "Burada oturacak." dedikten sonra hırsla Melih'in elini çekip savurdu. Melih'e "Kusuruna bakma, ona emanet edildim. Aklınca koruyor." dedikten sonra Gürkan'a çatık kaşlarla baktım. 

Umursamaz bir halde Mp3'ünü çıkartıp müziğini açtı ve kulaklığı kulağına taktı. Madem ona emanettim. Hayatından bezdirmeyi bilirdim. Kulaklığın birini çekip kendi kulağıma taktığımda "Ne oluyoruz?" der gibi baksa da cevap vermeden kitabıma yönlendim. Aslında şimdi kulaklığı çekebilirdi, ama yapmamıştı. Demek ki bu işe yaramadı. 

Kitap okurken çalan müziğinde rahatlığı ile vücudum iyice mayışmaya başlamıştı. Kafam arkaya gidip gelirken aniden yumuşak bir şeye çarptım ve kendimi karanlığa bıraktım. 

*** 

Güneş'in kafası omuzuma düşünce, gülümsemiştim. Tebessüm ettiğimi gören Melih hemen bunu ona ispiyonlar diyerek kaşlarımı çattım ve Güneş'in kafasını düzeltip iyice kendime yasladım. Bu şerefsizi hiç sevmiyordum! Gözü vardı resmen Güneşte! Tamam ben sevmiyor olabilirdim, ama başkası da sevemezdi! "Saçmalama ulan salak, niye sevemesin?" diyen iç sesime "Seni ilgilendirmez" cevabını verdikten sonra bende başımı onun başına yaslayarak kendimi uykunun kollarına teslim ettim. Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete ya haydi hayırlısı! 


Minnoşkolarımmmm Güneş ve Gürkan severlerimmm :) Sizlere süpriizzzz yaptımm. Ceeee :))) Böyle siz güzel güzel yorumlar yapınca benim bir yazasımmm anam bir yazasım geliyor ki sormayın :) Malum yazmayı da sevince beni tutabilene aşşk olsun. Şimdi siz soracaksınız buna bölüm yayınlayacak mısın diye ama maalesef canişkolarım. Bu bölümü içimden aniden geldi diye yazıp yayınlayıverdim. Birde diğer kitabıma olan ilgiden dolayı bayağı sevinince.. Ay anam ne çok konuştum :))) Belki de ara sıra buna da yazarım bilemiyorum. Ama Hüsran! bitmeden tam anlamı ile buna başlamayı düşünmüyorum çünkü 2 kitabı bi arada yürütemem gibime geliyor. Şimdi kitapları falan karıştırırım bir bakarsınız ki Hamza, Damla'ya işkence edeceğine Gürkan, Güneşe ediyor :))) Yok anam yok :)) Haydi sizi çook öpüyorum yorum ve vote vermeyi de unutmayın diyorum. Okuyup okuyup votelemiyorsunuz buna da üzülüyorum. 200 okumaya 35 oy hakkımı yiyorsunuz yani :) Beğenmiyorsanız da lütfen (bazıları gibi) terbiye sınırlarını aşmadan bunu belirtin. Eksikler falan varsa da :) 

Aşkın Son Damlası! [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin