16'Bir uyandım, baktım ki gece olmuş ve bütün yıldızlar gözlerime doluşmuş

628 145 158
                                    

Hoseok sabah kalktığında kendini çok canlı ve enerjik hissediyordu. Dün akşam eve geldiğinde kapıda Yoongi onu bekliyordu ve ayakkabı bacığına küfür ettiğini duyunca kestirdiği koltuktan kalktı, onu hemen banyayo götürdü. Böylece sabah midesindekileri çıkartacağına gece çıkartmıştı. Yoongi sırtını sıvazlarken insanın daha çok kusası geliyordu! Gerçi bir yanı keyifliydi, banyoyu Yoongi temizlemiş kendisine hemen yatmasını söylemişti.

Hoseok aşağıya inerken, "Günaydın." Dedi. İkili ona pek dikkat etmedi. Yoongi, Jimin'in ağzına krepleri tepiyordu.

Jimin kusuyormuş gibi davrandığında Hoseok karşılarına sessizce oturdu ve yüzünü ekşiterek ikisine baktı.

"Yemeyeceğim diyorum, diyete girdim diyorum. Dumuyor musun beni ya?" Jimin, Yoongi'e bir tane geçirdi ve sandalyesini Hoseok'a yanaştırdı. "Çok kilo almış mıyım?" Diye sordu Hoseok'a yanaklarını gösterirken.

Hoseok, Jimin'in ağına pek yakalanmak istemiyordu ama yalan söylediğinde hemen anlayacaktı. Sonra çıldırır ve Yoongi'e saldırırdı. "Kilo vermek mi istiyorsun?" Diye sordu. Belki böylece ondan ve sorularından sıyrılabilirdi.

Jimin kahküllerinin üzerinde ateşler saçtı. "Hemen cevap veriyorsun Jung Hoseok!"

"Yani biraz versen iyi olur. Sağlıklı olmak filan istiyorsan," Ondan hafifçe kaçtı, neyse ki Jimin hemen Yoongi'e saldırmaya geçmişti:

"Gördün mü? Yeter artık bu evde yemek pişmeyecek!"

Yoongi'de ona ateşler sacmaya başladı. Hoseok'ta yemeğine döndü. "Herhalde Hoseok ile benim otuz kilo olmamızı istiyorsun."

"Hoseok sabah akşam içki içiyor, onun zayıflaması normal Min Yoongi. Sen niye zayıflıyorsun?"

"Yemek yemezsem havadan mı kilo alacağım." Yoongi kaşlarını çatarak konuştu.

Hoseok ise, onlar bu gereksiz kavgayı ederlerken kreplerin ne kadar güzel olduğunu düşünüyordu. Uzun zamandır yemek yemiyordu; dersleri onu çok sarsmıştı. En azından bu sene alttan dersi kalmasın diye kendini paralamak zorundaydı.

İkisine dikkat ettiğinde Jimin'in Yoongi'e yemek yedirirken söylendiğini görüyordu. Evin bir kuralı vardı: Jimin sürekli söylenir ve sağa sola saldırır, Yoongi hem onu toparlar bazen o da saldırır ve Hoseok ise ikisine de karışmadan yemek yemeyi sürdürür.

Yoongi, Jimin'in elini ittirdi.

"Kilo almak istemiyor musun? Al hadi, alsana!"

Yoongi, Hoseok'a döndü. "Dün geceki çocuk kimdi?"

Hoseok sorunun kendisine yöneltildiğini biraz geç anladı. "Bana mı diyorsun?"

"Evet."

Hoseok ona boş boş baktı. "Namjoon'dan mı bahsediyorsun?"

"Ne zamandan beri Namjoon'la öpüşüyorsun?"

Jimin içtiği çayı Hoseok'un yüzüne püskürtmekten son anda durdu. "Ne?!" Diye bağırdı önce, sonra Yoongi'e ve Hoseok'a döndü. "Oha!"

"Bence de oha, Namjoon ile neden öpüşeyim?" Hoseok sinirli bakışlarını Yoongi'e dikti. Düşüncesi bile garipti. Yani Namjoon hoş çocuktu ama hiç onunla o tarz şeyler düşünmemişti. Hoş, düşünmesi bile saçmaydı.

"Çünkü dün gece kapının önünde birisiyle öpüşüyordun. Namjoon mı bahsediyorsun diyen sensin."

"Dün gece kiminle öpüştüm ben? Namjoon değildi. Onun ismi şeydi?" Sonra sessiz kaldı. Çocuğun yüzünü filan hatırlamıyordu, öpüştüğünü bile hatırlamıyordu!

52 hertz Where stories live. Discover now