12. Bölüm

248 26 3
                                    

Mac kaşlarını çattı ve doğrularak birkaç adım geriye gitti. Ethan daha doğrusu Mark da onunla birlikte kalktıktan sonra ona doğru ilerlemeye başladı. Mac sertçe yutkundu ve gözlerini, giderek ona yaklaşan Ethan'a sabitledi.

"Ethan! Neler oluyor? Yoksa beni kendinden uzaklaştırmak için bir oyun mu yapıyorsun?"

"Eğer Ethan ile arkadaş olmak istiyorsan....bizimle de arkadaş olmalısın! Dördümüzle birden."

"Kimsin sen?" Dedi ve sırtını duvara dayadı. Gide gide arkasında yer kalmamış ve köşeye sıkışmıştı. Mark ona iyice yaklaştı ve bir elini duvara koyarak onu oraya daha çok sıkıştırdı.

"Adım Mark!"

Mac gözlerini kısmıştı. Suratındaki ifade korku ve hayal kırıklığından başka birşey değildi. Şu anda düşünemiyordu. Bunun gerçek mi yoksa numara mı olduğunu algılayamıyordu.

Mark, bedeninin üzerinde bulunan hırkayı bir anda çıkartıp arkasına fırlatmıştı. Mac derin derin nefes alıp verdi.

"Ne yapıyorsun?" Diye sordu en sonunda.

Mark arkasına fıtlattığı hırkaya baktıktan sonra Mac'e döndü. Onun böyle korkak göründüğünü fark ettiğinde ise gülmeye başlamıştı. Adeta kahkaha atıyordu. Geriye doğru birkaç adım attı ve gülmeye devam etti.

"Yoksa....yoksa bir şey mi yapacağımı sandın!" Dediğinde Mac sırtını duvardan çekmişti. Mark'ın suratı bir anda ciddileşti.

"Merak etme! Sana bir şey yapacak değilim. Diğerleri buna izin vermiyorlar. Eğer sana bir şey yapacak olursam beni bir daha gün yüzüne çıkartmazlar ve inan bana o ruhlar arasında sıkışıp kalmak berbat bir şey!" Dedikten sonra etrafına bakınmıştı.

"Tanrım Ethan ne kadarda şanslı...ama o gerizekalı bu şanslarını bir türlü değerlendiremiyor." Dedikten sonra gözlerini Mac'e çevirmişti.

"Seninle olmak için her şeyimi verirdim. Yanlış anlama arkadaş olmaktan bahsediyorum! Sen istemediğin sürece dokunmam...çünkü bunun da bir bedeli var!" Dedi ve sırıttı.

"İnan bana! Eğer Teresa ile yaşıyorsan her şeyin bir bedeli vardır."

Mac yutkunduktan sonra konuşmaya başlamıştı.

"Başkalarıda mı var?" Diye sorduğunda Mark bozulmuş gibi baktı.

"Lütfen! Başkaları derken biraz saygısızlık etmiş olmuyor musun? Hepsi de sıraya geçip seninle tanışmak için can atıyorlar oysaki.."

"Pekala! Benimle tanışmak isteyen kaç kişi var?" Diye sormuştu Mac. Onun suyuna gitmeye çalışıyordu.

Mark kafasını sağa yatırarak duvara bakmaya başlamıştı.

"Teresa, Daniel, küçük Lisa...ah ve bir de ben varız!" Demişti gülümseyerek.

"Ah tamam!" Kaşlarını kaldırdı. Buna ne cevap vereceğini tam olarak bilmiyordu. O sırada zil çalmıştı. Mac içinden şükretti ve derin bir nefes verdi.

"Seninle konuşmak gerçekten çok güzeldi......Mark. Ama artık gitmeliyim." Dedi ve yerdeki çantasını alarak hızla kapıya ilerledi. Kapının önüne geldiğinde arkasını dönerek ona tekrar bakmıştı. Mark gülümseyerek el salladı. Mac, çıktıktan sonra adeta koşarcasına oradan uzaklaşıyordu. Az önce şahit olduğu şeyleri düşünüp neler olduğunu anlamalıydı.

***

Kütüphanenin en dip köşesine, yere oturmuş düşünüyordu. Kucağındaki kitapları okuyormuş gibi yaparak düşünmeye çalışıyordu. Tırnağını yemeğe başladı. Aklına bir şey gelmiyordu. Bir bedenin içinde birden fazla ruh. Belki de biraz önceki yalnızca bir oyundan ibaretti. Ama bu kadar ciddi davranacağını da düşünmüyordu. Eğer bu gerçekten bir oyun iseydi çok kusursuzdu. Kafasını arkasındaki duvara dayadıktan sonra gözlerini kapatmıştı.

Kişisel bozukluk, belki de psikolojisel bozukluktu. Yalnız olmasından rahatsız olduğu için, içinde kendi kendine ruh yaratmıştı. Beyninde bir tasarı olabilirdi. Elinde olarak...

"Merhaba!"

Gelen sesle gözlerini açtığında karşısında Avery'i bulmuştu. Hiçbir şey söylemeden doğruldu. Avery de elindeki çantayı yere koymuş, onun yanına doğru oturmuştu.

"Sen iyi misin?" Diye sordu kafasını ona çevirerek. Mac biraz düşündükten sonra kafasını sallamıştı.

"Sanırım." Diyebildi yalnızca.

"Emin misin? Neredeyse on dakikadır seni izliyorum. Her iki dakika da bir ruh halin değişiyormuş gibiydi."

"Neden bahsediyorsun?" Diye sordu kaşlarını çatarak.

"Önce kendi kendine güldün, kitapların sayflarını karıştırarak gülmeye devam ettin. Sonrada kitabı bir anda kapatarak tırnaklarını yemeğe başladın."

"Öyle mi?....hiç farkında değilim. Düşünmem gereken bazı şeyler var. Önemli şeyler..."

"Bir sorun mu var?"

"Bilmiyorum....sorun mu değil mi bilmiyorum Avery!" Dedikten sonra derin bir iç çekmişti. Avery tebessüm ederek onun omzuna dokundu. Arkadaşını rahatlatmaya çalışıyordu.

"Üzerindeki ceketi gerçekten çok beğendim."

Avery'nin böyle demesiyle Mac kafasını kaldırmış üzerindeki cekete bakmıştı. Gülümsedi ve kafasını kaldırarak ona baktı. İkisi de birbirlerine gülümsüyorlardı.

"Ah bu arada...kıyafet demişken partiye geleceğini duydum."

"Nick mi söyledi?" Diye sorduğunda Avery sırıtırcasına kafasını sallamıştı.

"Ne giyeceksin?"

"Bilemiyorum...sanırım pantolon ile tişört giyerim."

"Saçmalama Mac! Yeni geldiğin için belki bilmiyor olabilirsin ama burada kıyafetler karakterleri konuşturur."

Mac suratını buruşturmuştu.

"Pekala....öyleyse bende pantolonun üzerine elbise giyip gelirim."

"Ne alaka?"

"Kıyafetlerin karakterlerini konuşturduklarını söylemedin mi?"

"Yani?"

"Ben karışık biriyimdir." Dedi omuzlarını silkerek. Avery yine gülmüştü. Bu kızı gerçekten sevmişti.

O sırada Mac'nin aklına Ethan gelmişti. Suratı yine asıldı. Onunla konuşmak istiyordu. Keşke bir şey olsada onunla konuşabilseydi. Gözlerini yere sabitledi.

Kiralık Ruhlar (TAMAMLANDI!)Where stories live. Discover now