11. Bölüm

278 26 5
                                    

Akaşm olduğunda Allison bahçedeki sallanan koltuğa oturmuş öylece karşısına bakıyordu. Esen rüzgarın  tenine değip geçmesi ile üzerindeki hırkasına daha çok sarılmıştı. Kapının açılıp kapanması ile kafasını oraya çevirdi. Ağabeyi elinde iki kupa kahve ile yanına gelmişti. Kupalardan birini ona verdikten sonra o da diğer taraftaki sallanan koltuğa oturdu.

"Neyin var Allison? Sabah gayet pozitif ve neşeli görünüyordun ama okuldan geldiğinde iyi gözükmüyordun. Her şey yolunda mı?"

"Bilemiyorum Jordan." Dedi gözlerini karşısından ayırmadan.

"Ethan gerçekten farklı ama bu farkın ne olduğunu bir türlü çözemiyorum."

"Daha birkaç gün oldu Allison. Hiçbir zaman bir şeyi bu kadar çabuk elde edemezsin. Bunu sende biliyorsun."

Allison iç çektikten sonra elindeki kahvesinden bir yudum aldı.

"Ailesinin ondan korktuğunu düşünüyor. Kardeşinin ondan utandığını..."

"Bunları sana daha arkadaş olmadan mı anlattı?" Diye sorduğunda Allison yüzünü ona çevirdi ve kafasını olumlu anlamda salladı.

"Bana sorarsan o kendini yalnız hissediyor. Demek istediğim konuşacak birilerini arıyor."

"Ailesi daha öncesinde denemiş. Yardım istemediğini söyleyip kliniği Doktor Olsen'in başına yıkmaya kalkışmış."

"Onunla arkadaş ol Allison. Sana güvenmeli. Ancak o zaman onun ağzından gerçeği anlayabilirsin."

Hiçbir şey söylememeyi tercih etti ve önüne bakmaya devam etti.

***

Çalışma masasının üzerinde duran kitabını aldıktan sonra ışığı kapatıp yorganın içerisine girdi. Odayı yalnızca komidinin üzerinde duran turuncu renkli gece lambaları aydınlatıyordu. Bu ışıklardan birini bile açmadan uyuyamazdı. Turuncu ışık tavana vurduğunda onu nedensizce mutlu ediyor ve güvende olduğunu hissediyordu. Bu kendini bildi bileli böyleydi.

Turuncu ışığın yansıdığı kitap sayfalarına bakıyordu. Normalde "aşk" olayından pek hoşlanmazdı ama bu kitap onu çok farklı bir şekilde anlattığı için bunu seviyordu. Lisede gördüğü ilişkiler gibi değildi. Akşam birlikte olup sabah hiçbir şey yaşanmamış gibi hayatlarına devam eden insanlardan uzaktı bu kitap.

Aşkın en saf ve masum halini anlatıyordu. Bu masumluk yalnızca kadın için değil erkek içinde geçerliydi. İkisi de beyazdı. Gerçek hayatta ise beyazın karşısında her zaman bir siyah bulunyordu. Ve bu siyah genellikle erkek oluyordu. Bu kitap hayallerinin ötesinde bir aşkı anlatıyordu. Hiç yaşanmayacak, yaşanamayacak türden bir aşk.

Kitabın kapağını kapattıktan sonra, onu göğsüne bastırdı. Tavanı seyretmeye başladığında derince esnemişti. Kitabı komidinin üzerine koyduktan sonra tavana bakmaya devam etti ve gözlerini kapattı. Rüyasında sadece o aşkı görmek istiyordu.

Sabah olduğunda başucunda titreyen saat ile uyanmıştı. Gözlerini etrafta gezdirdikten sonra yavaş bir şekilde ayağa kalktı ve esneyerek elini saçlarını arasından geçirdi. Banyoya doğru ilerliyordu. Kısa bir süre sonunda banyodan çıktı ve dolabın karşısına geçerek giyeceklerini seçti. Pantolonunu altına çektikten sonra sıra tişörte gelmişti ki kapı açıldı. Melissa gelmişti.

"Uyandın mı tatlım?"

"Gördüğün gibi.." dedi Ethan tişörtü üzerine geçirerek.

"Pekala. Aşağıya gel! Kahvaltı edeceğiz."

"Sabahları kahvaltı etmeyi sevmiyorum. Acıktığım zaman okulda bir şeyler yerim."

"Hayır Ethan! Bizimle birlikte aşağıda yiyeceksin!" Dedi Melissa ve odadan çıktı.

Kiralık Ruhlar (TAMAMLANDI!)Where stories live. Discover now