bölüm 41

19.7K 788 21
                                    

Arabayı çalıştırıp yola koyulduk. Hala ona dönüp bakamıyordum. Bir süre gittikten sonra.

Baş belası.

Onun sesini duyunca, biran irkildim. Biraz bekleyip cevap verdim.

Evet.

Bana bak.

Hayır.

Hadi.

Ona bakmaya gerçekten utaniyordum. Neden ısrar ediyorduki?
Araba aniden firen yapınca az kalsın arabanın ön camına yapışacaktım, son anda kurtardım. Hızlıca ona dönüp.

Derdin ne senin?

Yola bakıyordu bir anda bana dönüp. Gülümseyerek konuştu.

Güzel. Şimdi birdaha benden utanmayacaksın. Sen utanılacak birşey yapmadın. Tamammı?

Gidelimmi artık?

Bir süre öylece gözlerimin içine baktı. Sonra önüne dönüp arabayı tekrar çalıştırdı. Onun böyle yapması hoşuma gidiyordu. Çok belli etmesede sevdiğini hissediyordum. Onunla dünyanın öbür ucuna bile giderdim.

🌸🌸🌸🌸🌸

İki saatlik yolun sonunda, bir tarlanın ortasında büyük bir çınar ağacının dibinde durduk. Arabadan inmeden önce etrafa bakmaya başladım. Tarla yemyeşil ve papatyayla kaplıydı. O kadar güzeldiki hayran hayran etrafa bakıyordum. Daha fazla dayanamayıp kapıyı hızlıca açıp kendimi papatyaların arasına bıraktım. Bir süre yürüdükten sonra yere çöküp sırt üstü uzandım. Rüzgar hafif hafif eserek papatyalarla dans ediyordu. Gözlerimi yumdum doğanın sesini ve kokusunu hissetmeye başladım. Bir süre sonra adım sesleri gittikçe bana yaklaşıyordu. Yanıma gelince durdu, yanıma oturur diye düşünürken. Başka ses çıkmadı. Biraz bekledikten sonra merakla gözlerimi açtım yan tarafıma dikilmiş öyle bana bakıyordu. Kaşlarımı çatarak konuştum.

Otur sana.

Elini bana uzatıp konuştu.

Hadi gel benimle.

Yavaşça kalkıp oturdum. O kadar uzun boyluyduki oturduğum yerden ona bakarken boynum ağrımaya başladı. Elimi uzatıp elinin içine koydum. Beni yavaşça çekip ayağa kaldırdı. Parmaklarımın arasına parmaklarını geçirip yürümeye başladı bende biraz arkasından onun götürdüğü yere gittim. Çınar ağacının dibine gelince, gördüklerimle ağzım açıldı. Piknik sepeti ve üzeri çeşit çeşit yiyeceklerle dolu sofra vardı. Biz birkaç saat önce ölümden dönmedikmi? bu nasıl olur? bunları ne zaman hazırladıki?

Bakışlarımı ona çevirdim. Ne Soracağımı anlamış gibi ensesini ovalayarak konuştu.

Yolda araba çalmış olabilirim. Bagajı açtığımda bunlar vardı.

O kadar tatlı görünüyorduki boynuna sarılmamak için kendimi zor tutuyordum. Bence şimdi hiç sırası değildi, heleki o utançtan sonra. Bakışlarımı ondan çekip sofraya baktım. Çok acıkmıştım. Hemen sofraya oturup ne yesem diye düşünürken bir anda ellerimin kirli olduğu aklıma geldi. Elime bakmaya başlayınca.

Orda su var.

Ona bakıp gösterdiği yere baktım. Ayağa kalkıp şişeyi aldım ağaçtan biraz ileriye gidip elimi yıkadım.
Ona baktığımda sofraya oturmuş yiceklerden ağzına atıyordu. O kadar dalmışımki onu seyretmeye. onun sesiyle kendime geldim.

Kapattıkları odada boğazına iyi baktılar herhalde.

Söylediği sözlerden bir anda yaşadıklarım aklıma hücum etmeye başladı. Önüme dönüp biraz bekledikten sonra konuştum.

Üç günde sadece bir defa yemek yedirdiler.

Şöyle bir düşününce az şey yaşamamıştım. Başıma gelen olayların birtanesini bile yaşayacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. Oysa geleceğimle ilgili çok güzel hayallerim vardı. Hayaller ve gerçekler dedikleri bu olsa gerek.
Bakışlarımı Yavuz'a çevirdim. O benim başıma gelen en güzel şeydi.
Oda derin derin gözlerime bakıyordu. Onun kendini suçlamasını istemediğimi için, gülümsedim. Ayağa kalkıp ona doğru yürüdüm. Sofraya oturup yemeğe başladım. Kim bilir kimin kismetini yiyorduk. Biz yediğimize göre bizim kısmetimizmiş. Yada zorla öyle yapmışız. Karnımı doyurduktan sonra. Sofrayı topladım.
Ağacın köküne yaslanıp Bacaklarımı uzattım.  Gözlerimi kapatıp derin düşüncelere daldım. Okadar sessizdiki, sadece kuşların sesi doluyor kulaklarıma. Rüzgar çiçeklerin kokusunu burnuma dolduruyordu. Bir süre sonra, bacaklarımda hissettiğim baskıyla gözlerimi açtım. Bacaklarıma baktığımda onun bacaklarıma kafasını koymuş uzanıyordu. Gözleri kapalıydı. Saçları açık olan bacaklarımı okşuyordu. Elimi yavaşça saçlarına geçirdim. Parmaklarımın arasından yumuşak bir baskıyla kayıyordu. Gülümseyerek okşamaya başladım. O kadar güzeldiki elime çekemiyordum. Bir süre saçlarıyla oynarken bir anda bileğimden tuttu, aniden gözlerini açtı. O müptela olduğum gözlerine bakmaya başladım. Yavaşça oturup, ayağa kalktı. Bana dönmeden konuştu.

Gidelim.

Bende ayağa kalkıp arabaya doğru ilerlemeye başladım. Arabanın yanına gelince yine onun sesini duydum.

Arabayla değil.

Yavaşça ona döndüm. Yola doğru yürümeye başladı. Ne yani yürüyecekmiydik? Kaşlarımı çatarak arkasından ilerlemeye başladım. O önden gidiyordu, ben arkadan ne kadar hızlı ilerlesemde ona ulaşamıyordum. O kadar uzun Bacaklarım yok tabiki. Yola ulaşınca koşarak sırtına atladım. Boynuna sıkıca sarıldım ayaklarım yüksekte kalmıştı. Hala yürüyordu, kulağına yaklaşıp konuştum.

Beni sen taşiyacaksın.

Yüzünü bakamadığım için yüz ifadesini göremiyordum. Aşşağıya kaymaya başladım olamaz. Bir anda Bacaklarımı kavradı. Onun dokunuşuyla bedenim irkildi. Nasıl bu kadar kolar tepki gösteriyordu aklım almıyordu.
Yavaşça beline sardı Bacaklarımı. Hala yürüyordu, birşey de söylemedi. Boynuna baha çok sarıldım. Kafam kafasına degiyordu, burnuma o eşsiz kokusu sarıyordu. Onun kokusuyla gözlerim kendiliğinden kapanıyor.

Biraz daha sıkarsan, tek yürümek zorunda kalacaksın.

Onun sesiyle kendime geldim. Kollarımı bir anda çekince dengemi kaybettim. Tam düşüyordum kolumdan yakalayıp kendine çekti. O kadar hızlıydıki nasıl döndüğünü bile anlamadım. Burun buruna geldik. hızlı hızlı nefes alıyordum. Bu kadar yakın olmak kalbimin durmasına neden oluyordu, banada yazık. Gözlerimin içine öyle derin bakıyorduki. Bakışı yetiyordu baştan çıkmama.
Yavaşça beni yere bıraktı.

Gidecseğimiz yer çok uzak değil.

Elimi tutup yürümeye başladım.
Bir kaç saat sonra tahta küçük bir kulübeye geldik. Okadar şirindiki ağaçların arasında gömülü gibiydi. Yavuz gidip kapıyı açtı içeri girdik.
Ev küçük ama lüks döşenmişti. Orta büyüklüğünde salon köşesinde amerikan mutfağı.  Heryer ahşaptan. Koltuklar gadifeden mor renginde o kadar yakışmışki evin havası sıcacık.
Burda bir ömür yaşarım Yavuz'la.....

Herkesten çok özür dilerim. Bu aralar yoğun olduğum için geciktim pekte vakit bulup yazamadım. Bölüm kısa oldu biliyorum....

TUTSAK "Aşkın Esiri" (Tamamlandı)Where stories live. Discover now