16-MCG

75 21 6
                                    

Baştan söyleyeyim bu bölüm bol büyülü olacak . İyi okumalar...

Azura Aidren'in anlatımından (Jess in annesi)

"Prenses Azura savaş çıkmak üzere . Eğer daha fazla pasif kalırsak savaşı Adonia başlatacak ve üstünlüğü sağlayacaklardır. Prenses savaş istemediğinizi biliyorum fakat eğer en güçlü cadilari toplayıp bir konsey yapmamız artık şart. Kral Agron da eminim ki böyle olmasını isterdi. Konuşabilecek bir vaziyette olsa tercihi savaşı bizim başlatmamızdan yana olurdu. Daha fazla kaçamayız ."

İşte bu yüzden tahta çıkmaktan yana değilim ama yapacak bir şey yok. Malmorteus babadan oğla değil büyükten küçüğe geçmesini istiyor. O yüzden mecburen ben çıkacağım. Ayrıca savaş çıkması gibi durumlarda sadece ama sadece benim kararlarım etkili oluyor. Yeryüzündeki tüm kabileleri savaşla ele geçirildi. Sadece iki kabile kaldı. Adalia ve Adonia. Bu yüzden eğer savaş çıkacak olursa bu asrın değil yüzyılın en büyük savaşı olur. Ve bundan en çok savaşı kaybeden kabile değil , insanlar zarar görür. Masum insanlar. Zaten Adonia kabilesi , bizim kabilenin onların baş büyücüsü olan Cadının , yardımcısının çocuğunu kaçırdığından beri soğuk savaşa başladı. İşte orada kayış koptu. Sonra onlarda bizim yedek elçi olarak gönderdiğimiz bir büyücüyü esir almışlar.Sıradaki hamle bizde. Ama hamlemizi barışçıl olarak kullanabiliriz.

"Hey bir dakika aklıma bir fikir geldi. Bu iki kabile ya savaşla diğerini yıkıp Malmorteus a hükmedecek yada barışla birleşip Malmorteus a hükmedecek. Ve eğer bu hüküm savaşla sağlanırsa bundan insanlar zarar görecek ve haliyle cadıların varlığından artık haberdar olacaklar. Bunu Adonia da istemez. Tekrar Adonia ya bir elçi gönderin dediklerimi aynen iletin ve eğer teklifimizi kabul ederlerse kaçırdığımız çocuğu geri teslim edeceğimizi söyleyin... Böyle bir teklifi reddedeceklerini düşünmüyorum."

"Siz bilirsiniz Prenses . Ama söyledikleriniz benim de kafama yattı. Mantıklı. İleteceğim elçiliğimize . Ama artık siz de biraz rahatlayın. Çok gerginsiniz Prenses..."

"Tamam bende birazdan bahçeye çıkacaktım."

Kabilenin dış görünüşü çok büyük. Haliyle bahçeside. İner inmez yüzüme çamlardan gelen oksijenle karışan hava dalgası çarpmıştı. O güzel havaydı işte üstümden tüm sinir ve stresi alıp götüren.

Kulağıma aniden çocuk sesleri dolmuştu. Bir kadın bahçede bebek gezdiriyordu. O lanet günden beri her bebek görüşümde aklıma minik kızım gelir. Onun kokusu hala burnumda. Onu o kadar özlüyorum ki. Şuan tam 14 yaşında. Acaba ne durumda ? Ona iyi bakıyorlar mıdır? Bir sürü soru var kafamda. Ama onun karşısına çıkacak yüzüm yok. Cesaret edemem. Başkası gibi görünüp yanına yaklaşsam illaki farkeder çünkü mavi cadıların hisleri çok güçlüdür. Görürse de iyice karışır. Düşünüyorum. Annem ben bebekken gidiyor. Yüzünü bile hatırlamıyorum. Sonra hayatımın baharında çıkıp geliyor ve tüm düzenimi altüst ediyor. Dayanamazdım. Hatta görmek bile istemezdim. Babam hep kızımla, asıl ailemle birlikte yaşamamı ister. Ama gitsem ne diyebilirim ki? 'Üzgünüm kızım Adonia kabilesi , ben mavi cadıyım diye kızımın da öyle olacağını düşünüyor ve birleşince çok güçlü olacağımız için minicik haldeyken bile seni tehdit olarak gördüler. Çünkü soyundaki insanların çoğu mavi cadı ve çok güçlüler. Ayrıca Adonia kabilesinde bir tane bile mavi cadı yok. Dolayısıyla bana şantaj yaptılar.Beni affet işte bu yüzden yıllarca seni koruduğumu sandım mı diyeceğim? Böyle bir şey yapamam. Gerçi kızımı şantaj yaptıkları için bıraktım ama şuan bile güvende olup olmadığının garantisini veremem. O zamanlar çok gençtim. Ve kızımdan olmaktan korkuyordum. Tüm benliğimi silip Matt in karşısına normal bir insan gibi çıkmıştım. O zamanlar cadılıktan uzaklaşmak için liseye gidiyordum. May adında bir kızla tanışmıştık. Çok tatlıydı. Sonra beni abisiyle tanıştırmıştı. İlk gördüğümde pek bişe olmamıştı ama sonralarda kalbini fark ettim. Çok temizdi . Liseyi bitirdikten sonra hemen evlendik. Evlendiğimde 18 yaşındaydım. Babam sorun etmemişti. Düğüne de sadece yakın akrabaları çağırmıştık. Cadı olduğumu bile bilmiyordu. Ama Malmorteus u okuduğumu kaç kere görmüştü. Bende mitoloji kitabı diye söylemiştim. Çok anlayışlı davranırdı. Ondan tam anlamıyla bir baba olabilirdi. Jessica'ya çok iyi baktığından hiç şüphem yok.

Mavi Cadının GünlügüWhere stories live. Discover now