7-MCG

144 77 30
                                    

Medyada John

" İşte Jess i kaybetme aynı şeyi tekrar yaşama korkusu. Sen de beni anla. Ama yinede döveceğim diyorsan elimi bile kaldırmam dan "

  Aslnda mantıklı konuşmuştu.  Aklıma yatmadı değil..

"Tamamdır. Sen gerçekten Jess i istiyorsan yarın onu dışarı çıkartacağım. Senle buluşur bir ara. Bunu söyledikten sonra Egon artmasın ama söylemem gerek. Jess sen arkanı dönüp gittikten sonra resmen aglayacaktı. Kesin şuan da agliyordur. Yarın benle biraz zaman geçirdim kafasını falan dagitsin. Sonra sakin kafayla gün sonunda konuşursunuz. Tamam mı? "Sözlerimi bitirdiğimde gözlerindeki parıltılı bakışı gördüm ve hemen onaylarcasına kafasını salladı. Gerçekten Jess i önemsiyordu . Eğer gerçekten önem verdiğine inanmasaydim zaten onunla oturup konuşmazdım.


Şimdi biz böyle oturup konuşuyoruz da Jess nerede ne halde? Matt i arayıp sorsam benim sana sormam gereken yerde sen bana soruyorsun. Ona senin göz kulak olman gerekirdi. Diye bir cevap alacağımı bildiğimden hiç bu tür actionlara gerek yok. Ya da neyse ben direk Jess i arayayım.... Ama ne olursa olsun konuştuklarımızı şimdilik Jess e anlayamayacağım

Jessica dan ....

İki saate dönerim demiştim ama sanırım saat şuan on ikiyi çoktan geçiyordu. Babam beni aramadigina göre uyuyakalmış yada bilgisayarı ile uğraşıyordur. Bu günlerde kafasını dağıtmaya çok ihtiyacı var. Olanlar onu korkutuyor gibi...

Aniden gelen sesle irkildim. Zaten yanlızdım bide aniden gelen bir ses. Sonra fark ettim ki telefonummuş. Tabii bu dediklerimi kafamda kurup düşünene kadar telefon kapandı. Arayayım gelmiyordu ama arayan her kimse başına acil birşeyler gelmiş olabilirdi. Ben tekrar bu şekilde düşünürken telefon tekrar çaldı. Bu sefer açtım

"Maşil , napıyorsun , neredesin iyi mısın? Partiden erken​ çıktın."

"İyiyim Dan endişelenmeye gerek yok. Sadece biraz kafa dağıttım o kadar. Zaten birazdan eve geçerim.."

"Neredesin , hah tabii yine o dağa gittin değil mi? Neydi White Face Mountain .Geliyorum dağın girişine in. İtiraz yok!"

Mecbur gitmem lazım çünkü dağa girerse yerimi bulabilir ve bir daha can sıkıntılarını geçireceğim gizli bir yerim olmaz. Olur ama en azından gizli olmaz. Patikadan hızla indim elbise ve topuklu ayakkabıların izin verdiği kadar tabii.

Acaba çıkarken ben nasıl çıktım bu kadar yeri? Yada ne kafayla? Çünkü şuan inmeme rağmen daha zorlanıyorum. Zaten buralarda pek insan olmaz . Büyü yapacağım!

"İzbinit zagna nitsey" diye bağırdım. Bir baloncuk etrafimı sardı ve yavaş yavaş beni aşağıdaki yola doğru götürdü. Ne diyebilirim ki Magic Power !!! Konforlu bir yolculuktu. Bu durumda bile mı??

Ben içsesimle konuşurken uzunları yakmış bir araba bana doğru geliyordu. Sanırım Danny idi. Ama araba iyice yaklaştığında içindekinin Danny olmadığını fark ettim.

İçindeki kişi John idi. Danny nın kavga ettiği cocuk muydu ? Evet. Geçen seneden beri sürekli kavga ederlerdi. Çünkü John beni seviyordu. Ve her fırsatta bana sulandığı için Dan ile daima kavga ederlerdi. Ve şimdi de yani böyle bir zamanda. Kavgalarını cekemeyecegim.

"Jess senin bu saatte burada ne işin var?"

"Hiç öyle kafa dinlemeye gelmiştim."

"Partiden hızla çıktığını görmüştüm. Bir sorun mı var? Hah bu arada unutmadan söyleyeyim bu partinin şüphesiz en güzel ve en çekici kızı sen olmuşsun. Çok güzel görünüyorsun Jessica ." Of git başkasına yavşa. Senle uğraşmasam ? Yada bir terslik çıkmasa olmaz değil mi?

"Teşekkürler. Ve bir sorun yok."

"Seni evine bırakayım?,"

"Teşekkür ederim. Birazdan Danny gelecek.," Danny diyince yüzü düştü. Bence yavaş yavaş kaçacak. UMARIM!!!!

"Tamam . Tamam ama o gelene kadar tek mı bekleyeceksin ? En azından yanımda dur. Danny gelince arabasına geçersin."

Bu çocuk hiç pes etmeyecek mı? Her yolu deniyor.

"Zaten gelir birazdan . Git sen . " Deyip gülümsedim. O sırada uzunları yakmış ve bize doğru gelen bir araba belirdi. Ve evet bu sefer Danny idi. İhh ne sonunda. Arabadan inip yanımiza geldi. John ü görünce kaşları çatıldı. Sinirleniyor olmalıydı.

"Senin burada ne işin var John ? "

" Yolda gidiyordum. Geçerken Jessi gördüm. Bir durup neler olup bittiğini sorayım dedim."

"Neler olup bittiğinden sanane? Şimdi defol. "Deyip John u ittirdi. Arabaya bindik. Ve beş saniye boyunca sessizce beni izledi. Ne yapmaya çalıştığını anlamadım. Bence durumunun nasıl olduğunu anlamaya çalışıyor.

"Nasılsın? Nasıl hissediyorsun?" Al işte .

"Danny konuşmasak?"

"Jess iyi değilsin. En azından ne düşünüyorsun." Derken arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.

Cidden ne düşünüyordum? Ne yapacaktım? Bence unut onu. Ayrıca cadiymiş . Ve sen ondan neler beklerken ellerinden kayıp gitti daha ilişkinizi başlatmadan elini bıraktı. Bir kere yapan bidaha neden yapmasın? Sanırım Sam haklı. En iyisi ona karşı soğuk davranıp onu unutmak. Ayrıca ben gururlu bir insanım. Yani cadı . Yada herneyse. Kısacası gururluyum. Kolay kolay affetmem sürünsün. Sen naz yapayım , kıymetini bilsin, burnu sürtsün , kendimi ağırdan satayım diyorsun . Hala aklın onda . Bişey demiyorum Jess... Ben yine Sam ile durum değerlendirmesi yaparken Dan bana hala cevap beklediğini belli eden bakışlarını yolladı. Artık bir cevabı hakediyordu.

"Soğuk davranıp onu unutacağım. Bu kadar. Ya da affederim ama önce biraz benden çekecek.. Aslına bakarsan bende bilmiyorum ama çok eğlenceli olacak emin olabilirsin..." Deyip şeytani planlarımı uygulamayı düşündüm.

Mesela sandalyesinin altına raptiye falan koyabilirdim. Çok acıtır ama yazık Jack e ...

🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀🌀

Sizi çok seviyorum. Yorumlarınızı tek tek cevaplamaya çalışıyorum. Siz yeterki yazın . Ben cevaplarim hepsini 😇😇

Ha birde unutmayalım diğer bölüme rekor yazmıştım ama 1170 kelimeyle rekor!!! 😍😇

Ve tatliş bir okuyucumun sorusuna cevap olarak ; seviliyorsunuz hemde çok 😉👑

Ve tatliş bir okuyucumun sorusuna cevap olarak ; seviliyorsunuz hemde çok 😉👑

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Mavi Cadının GünlügüWhere stories live. Discover now