12-MCG

86 51 17
                                    

Medyada Jess ve pek sevilmeyen bir karakter. Kim olduğunu bölüm sonunda anlarsınız zaten.

Ne nasıl ne yani? Bana bunu nasıl söyleyebilir? Hem benim siramda bir kızla oturuyor hemde bana herkesten bıktım diyor. Bu cesaret nereden?

"Herkesten bikman inan umrumda değil . Ben hiç böyle hayal etmemiştim. Ne planlar vardı kafamda . Embesil Adam.." kollarımı açtım ve konuşmaya devam ettim." Evet millet duydunuz.. Sizin sürekli uğraştığınız Jessica Kimber neler söyledi . Size bir yıllık malzeme. Ben hiçbir zaman mutlu olamayacağım değil mi? Bide herkesten bıktım diyor . Sen -ssen . Ahhh boşversene !!" Diye Gürleyip sınıftan çıktım. Ondan o kadar nefret ediyordum ki şuan önüme gelse döverek öldürebilirdim. Gerçi onla alakası yoktu önüme kim gelse yapardım . Ve herkes bunu bildiği için yolumdan çekildi hiç biri laf atmadi. Şuan dışarıdan bakıldığında nasıl olduğum hakkında hiçbir fikrim yok ama şunu biliyorum deli gibi ağlıyorum. Koşarak koridorun sonundaki kapıdan çıktım. Bay Hans beni öyle görünce sanırım acıdı bana ki hiç bir şey demedi.

Evet tahmin ettiğiniz gibi yine White Face Mountain durağım. Oraya gideceğim. Kafa dağıtıyorum çok iyi gelir. Herneyse gördüğüm ilk taksiye atlayıp White face mountain lütfen dedim. Taksiciye parayı verip indim. Akşamüstü idi. Pek insan olacağını sanmıyordum. Kendimi baloncuk içine alıp uçarak çıktım. Ve oturdum her zamanki yerime. Burayı kimseyle paylaşmak istemiyordum çünkü biliyordum. Paylaşınca o da başkalarına söyleyecek ve artık benim özel yerim olmaktan çıkacaktı..

Evet girelim düşüncelere... Hala deli gibi ağlıyordum. O an teselli edecek birine o kadar muhtaçtırm ki... Ama yok işte olmuyor yapım böyle bikere. Herneyse Sam nerelerdesin? Jack aklıma geldikçe daha da siddetleniyor ağlamam.. Aklım almıyordu

Bazen kendinizi çukurda hissedersiniz ne olursa olsun o dipsiz kuyudan çıkamazsınız. İşte bende şuan öyleyim. Ne yapsam olmuyor. Öyle bir çukur öyle bir bataklık. Nasıl baş edebilirim bilmiyorum. Birinin kurtarmasını bekleyeceğim Bask çare yok o kişi de büyük ihtimalle Jack Ryan.

Benim yerimde olmak isteyen o kadar çok kişi var ki. Ama hiçbiri yaşadıklarının hepsini bilmiyor
Annem
Cadı olmam
Jack
Malmorteus ( büyü rehberi )

Ve yaşadıklarımı anlatamıyordum kimselere. Herşeyi bilen tek kişi Danny.. Tek tutunacak şeyim o za- Bı dakika o da ne? Bana doğru ilerleyen bir siluet vardı ama kız değildi. Uzun boylu yapılı biri gibiydi. Hala agladigim için puslu görüyordum ve o an Jack e benzettim . Rüya olduğunu biliyordum çünkü asla gelmeye cesaret etmezdi . Rüya da olsa her macera son bir sarılmayı hakeden diye mırıldanıp Jack e sarıldım. Hıçkıra hıçkıra ağlayarak tabii. Ama hayır ! Bı dakika bu Jack in kokusu değil ki! Aniden kollarından çıktım ve sarılan kişiye baktığımda John olduğunu gördüm. Beş saniyede olsa rüya olmadığını ve John a sarıldığımı fark ettim. Umrumda bile değildi. O an deli cesretiyke John a tekrar sarıldım. Öyle yumuşak sariliyordu ki bana kiramamak ister gibi. Yaklaşık iki dakika o pozisyonda kaldık.. Sonra tekrar oturdum ve yanıma oturdu. Beni kendine çekip başımı göğsüne yasladı. İtiraz edip cekilmedim. Çünkü şuan Jack in hayaliyle oradaydım. John ü Jack düşünerek nefes alıyordum.. Dahada yaklaştım iyice ve kokusunu içime çektim. Kokusu güzeldi. Sakinleştirici özelliği vardı. Gittikçe uysallaşıyordum. Belki de Jack i John ile unutabilirdim. Çünkü John beni cidden seviyordu ve yakışıklı çocuktu..

John un ağzından...

Birden bana sarıldı ve o kadar sıkı sarılmıştı ki.. Sonra birden ayrıldı iki saniye düşünüp tekrar sarıldı. Baya bı öyle kaldık. Sonra oturdu yanina gittim ve onu kendime çektim. Şaşırtıcı bir şekilde bana yakın davranıyordu. İlk defa bana karşı böyleydi. Ama bozmak istemezdim. Hala ağlıyordu. Hemde o lanet olası herif yüzünden. Onu dindirmem gerekirdi.

Mavi Cadının GünlügüWhere stories live. Discover now