Bölüm 21 (Cakeland)

1.8K 65 2
                                    

Trevis...

Tim'le konuşan, zarfı veren, hatta tehdit eden oydu. Kafamı iki yana salladım, inanamıyor gibi, senden utanıyorum der gibi. Cam kapıdan  son bir kez baktım. (Ellerimi cama geçirmemek için kendimi zor tutuyordum.)Ve en sonunda hırkanın ceplerinde durmalarının herkes için en iyisi olacağına karar verdim. Arkamı döndüm gidiyordum ki Trevis'in bağırışını duydum, hiç istifimi bozmadan yürümeye devam ettim. Biraz önceki cam kapıyı neredeyse kırarak, düşe kalka yanıma geldi ve ilk kez apartmanın içinde yaptığı gibi yine kolumdan tuttu.

-"Ne var, Trevis, ne istiyorsun ?" Sesim o kadar soğukkanlı çıkmıştı ki başkası mı konuşuyor diye aceleyle etrafıma bakınırken Tim'de dahil Cakeland'daki herkesin bizi izlediğini gördüm. Bir kaçı terastan izliyor ve büyük ihtimalle arkadaşlarına olay var diye mesaj çekiyorlardı. O anda gözüme leş arayan akbabalar gibi göründüler.

-"Her şeyi yanlış anladın, beni bir dinle !"

-"Neyi yanlış anladım, Trevis ? Tim'le buluşmak istediğini, o bunu istemeyince takip ettiğini, para teklif ettiğini, onu da kabul etmeyince tehdit ettiğini  belki de annemin ölüm emrini senin verdiğini ? Hangisi yanlış ? Nereyi atladım ? Söylesene !" Bu sefer de fazla bağırmıştım, bir türlü ayarlayamıyordum, sesimi.Trevis susmuştu, artık 'yanlış anladın' da demiyordu, sadece yerde dizlerinin üzerinde oturuyor ve çakıl taşlarını sayıyor gibi görünüyordu, sanırım ağladığını görmemi istemiyordu. Demek tahminlerim doğruydu. Annemin ölüm emrini o vermişti, arkadaşına.Tim'e doğru ilerledim, kolundan tuttum ve yürümeye zorladım. Trevis hala aynı şekilde duruyordu.

-"Canın cehenneme,Trevis ! Eğer bir daha yanıma yaklaşacak olursan, eğer bir daha evime gelecek olursan, anneme yaptırdığın şeylerin aynısını sana yapmakta çekinmem! " Onu orada, o şekilde bıraktım. Aslında kalbimin derinlerinde, su yüzüne çıkarmadığım düşüncelerim de, annemin cinayetinin görünmez kısmın da Trevis'in olduğunu biliyordum ama bunu kendime yediremiyor ve bu gerçekle yüzleşmekten korkuyordum. Araba durduğunda evin önüne gelmiştik, Tim inmemi bekliyor ve ve Trevis'in korkusuna eve girmek istemiyordu.

-"Sende geliyorsun,Tim !" Söz dinleyen çocuklar gibi anında anahtarı çıkarttı ve arabadan indi. Kafasını önüne eğmiş, adımlarını sayıyordu sanki, bugün herkes bir şeyleri sayıyordu zaten. Evin kapısını açtım ve geçmesi için kenara çekildim. Bu olayın yardımcı karakteri olmaktan hiç memnun değildi, ona kalsa hiç olmamak isterdi. O içeriye girdikten sonra, kapıyı kapatmadan, sağ ve sol yolu kontrol ettim. Sağ yol, temizdi, kimse yoktu. Ama sol yol öyle değildi, kırmızı BMW park halindeydi. Duvarın köşesinden burnu görünüyordu.Trevis'i hayal edebiliyordum. Gözleri kan çanağı gibi, pişman ve öfkeli, kendini öldürmek istiyor, (beni üzdüğü için) benim yanımda olmak istiyor, (ona iyi geldiğim için) ama artık çok geç. Benden saklamaya çalışacağına adam gibi gelip yüzüme söyleseydi, bu kadar ağır bir tepki vermezdim. Ama şimdi, cezasını çekecekti ! İçeriye girdim ve beni bekleyen Tim'e döndüm.

-"Anlat bakalım, Trevis'in benden saklamaya çalıştığı şey neymiş? " Ayakta duruyordum. Oturamayacak kadar heyecanlıydım.

-"Onu böyle görmek beni bile üzdü, Katya. Önce sen söyle, seni sevenlere neden böyle davranıyorsun?" Işte bunu hiç beklemiyordum. Sadece Trevis'ten değil, kendisinden de bahsediyordu. Neden bu kadar taş kalpliydim? Neden? Çünkü kalp dediğin, küçükken herkesi sevmeye müsaittir. Aileni, (varsa) kardeşini, akrabalarını, öğretmenlerini... Eğer sevdiğim kadar sevilseydim, bu kadar vurdum duymaz olmazdım. Kalbim bilseydi sevilmeyeceğini, seçici olurdu, onu üzmeyecek olanları severdi. Ama ne oldu ? Herkese sevgiyle yaklaştı, sevilmediğini bilmeden, insanların yüzündeki şefkatli ifadeye kandı ve artık kimseyi sevmemeye başladı, taşlaştı !

-"Uzun hikaye. Ama senin burada zamanın kısıtlı." Pes etti. Elindeki anahtarla oynamaya başladı. Bana bakmıyordu, artık.

-"Tahmin etmişsindir, annenin katili Trevis'in arkadaşı, bunu uzun uğraşlarımız sonucunda (yol kameraları.. vesaire) tespit ettik. Annen arkadaşınla bir gün öncesinden konuşmuş. Anlarsın işte, parayı falan konuşmuşlar. Adam, değişiklik istediğini, eve gelmek istemediğini ve daha geç saatlerde olmasını istemiş." Gözlerimi kapattım. Midem kaldırmıyordu. Tanrım, her şey en ince ayrıntısına kadar hesaplanmıştı. "Annende kabul etmiş, ekmek parası sonuçta değil mi ? Adamı yakaladık, evinde o geceye ait bir dinleme cihazı bulduk.  Ve daha sonra soruşturma bizden alındı. Adam yarın hakimin karşısına çıkacak, sadece onu biliyorum. Üzgünüm. Trevis'de bu yüzden yakama yapışmıştı, soruşturmanın bizden alındığını bilmiyor, bu yüzden yardım etmemi istedi, biraz sert bir şekilde. Aslında böyle olmaması gerekiyormuş. Herşey senin için planlanmış aslında, baş rolde sen varmışsın ama arkadaşı zevkin etkisiyle, biraz daha zevk alma isteğiyle, kendinden geçmiş. En azından onun söylediği ve bizim bildiğimiz bu."

O kadar çok şey söylemişti ama benim takıldığım bir nokta vardı:

'Herşey senin için planlanmış. Baş rolde sen varmışsın !'

LanetliWhere stories live. Discover now