Vakitsiz

1K 74 24
                                    

Sabah uyandığımda yalnızdım.Klaus çoktan uyanmıştı.Homurdanarak yatakta döndüm.Bugün bu yataktan kalkmak gibi bir planım yoktu.Hamileyim ben pek planlarım olmaz benim.Birden telefonum çalmaya başladı lanet olsun.Ben ne ara getirmiştim bu telefonu bu araya.Hatırladım Klaus’un odasına gelirken fener amaçlı kullanmıştım.En iyisi bakmamaktı.Çaldı çaldı ve en sonunda susmuştu.Sustuktan birkaç saniye sonra tekrar çalmaya başladı.İçimden türlü küfürler ederek açtım telefonu.Arayan Matt’ti

“Günaydın Caroline kahvaltı hazır seni bekliyoruz.” Dedi gülerek.Arkadan Rebekah’ın kahkaha sesi geliyordu.

“Matt sen salak mısın?Aynı evdeyiz ve sen beni telefonla mı arıyorsun.” Dedim homurdanarak.

“Evet çünkü seni uyandıracak tek şey o telefonunun iğrenç zil sesiydi.Ve şimdiden söyleyeyim Caroline Kol bütün krepleri yiyor.”

“Kapat kapat Matt bütün sinirlerimi kaldırıyorsun.” Diyerek kapattım telefonu.Evde abur cubur sayılabilecek bir şey vardı ve onu da benim yerime Kol mu yiyordu.Lanet olsun.Hemen kaktım.Krep için uyanmaya değerdi.Aynaya bile bakmadan yüzümü yıkayıp benim için hızlı sayılabilinecek adımlarla aşağıya indim.Mikaelson ailesi sabah kahvaltılarını gelenek haline getirmeyi planlıyorlardı herhalde.Yoksa iki gün üst üste yapılan  kraliyet kahvaltısının başka bir açıklaması olamazdı.

“Günaydın pilates topu.” Dedi Kol.Ona cevap vermeden hemen yerime oturdum.Krep nerede?

“Peki krep nerede.” Dedim uykulu tavırla.

“Kusur bakma pilates topu ama hepsini ben yedim.” Dedi sinsice gülerek Kol.

“Neden normal vampirler gibi kan içmek yerine şu 8 ay boyunca serbestçe yiyeceğim tek şey olan kreplerimi yiyorsun.” Küçük çocuk gibi somurtmak istiyorum.Aslında içimden dudaklarımı bükerek ağlama isteği geliyordu.Matt’in tabağında ki son krebi görmüştüm.Matt’e masumca baktım ki buna dayanacağını düşünmüyordum.Matt gülerek tabağındaki krebi uzattı.

“Caroline yatakta savaş vermiş gibi görünüyorsun yoksa filmdeki canavar mı seni ziyaret etti” dedi Matt bana göz kırparak.Sinirle Klaus’a döndüm.Sonsuza kadar dalga geçmenin bugün başlıyacağını hiç düşünmemiştim.Gözlerimi kısarak ona bakmaya devam ettim.

“Hadi aşkım beni suçlama seninle sonsuza kadar dalga geçeceğimi söylemiştim.”  Dedi piç sırıtışıyla.

“4 tane vampirle aynı evde yaşıyorsun  en yakın arkadaşın kendini kontrol edemeyen bir kurt adam ve sen bir filmden mi korkuyorsun.” Diye sordu Kol dalga geçerek.

“Kendinizi tehlikeli görmekten vazgeçin.Her istediğimi size yaptırabiliyorum ve bu da sizi savunmasız yapıyor.” Şu an hepsine savaş açmıştım.Hepsi gülümseyerek bana baktı.

“Caroline her sabah olduğu gibi bugün de çok komiksin tatlım ama söylediğin şey senin hayal ürünün.” Dedi Rebekah.Rebekah savaş istiyordu bende ona tam da istediği şeyi vermeye hazırlanıyordum.Klaus ellerini masaya dayamış beni izliyordu.

“Rebekahh her şeyi boşverip alışverişe gitmek ister misin?” diye sordum.

“Üzgünüm bugün yakışıklı bir adamla randevum var.” Dedi Matt’e bakarak.

“Peki Bekah ben kendim giderim pilates topu gibi halimle.Belki de yolda doğum sancım tutar ve kendi başıma doğurmak zorunda kalırım.” Dedim somurtarak.

“Peki Caroline gelirim.” Dedi Bekah bıkkın bir halde.

“Aha bak yine benim istediğim oldu ve garip bir şekilde bu diğerlerinden daha kolaydı"  Dedim sırıtarak.Caroline 3 Rebekah 1.Rebekahh hariç hepsi kahkaha atmaya başladılar.Rebekahh kahkaha atan Matt’e baktı.Matt birden kendini toparladı ve kahkahasını tutmaya çalıştı.

“Caroline zeki olduğunu biliyordum ama kraliçe olduğunu yeni yeni öğreniyorum.” Dedi Klaus.Ben hamileyim ben ne dersem o.Kraliçe mi?Hey bu benim beklediğim iltifat değildi.

“Ben hamilenin tarafındayım.” Dedi Kol Rebekah’a dil çıkartarak.Bana elini uzatarak çak işareti yaptı.Kol yanınıza almak isteyeceğiniz türden bir müteffikti.O an hepsine baktım.1 günde her şey değişmişti.Demek ki değişmeyen tek şey değişimdir sözü doğruydu.Bunlar benim ailemdi.Rebekah Kol Matt Elijah ve tabi ki Klaus…Eğer doğumda ölürsem diye düşündüm kesinlikle kızım emin ellere emanetti.Tek sorun hiç biri bebeğimin kız olacağını bilmiyordu.

“Caroline bebeğim biliyorsun ben yakışıklı olan kökenim bu seni biraz da olsa tercihlerin konusunda düşünmeye teşvik etmiyor mu?” Kol çapkın bakışıyla bana sordu.Her gün bıkmadan Klaus’u kızdırmak için beni kullanıyordu.Artık pişman değilim diye dövme yaptırmayı düşünüyorum.Ben tam cevap vermeye hazırlanırken Klaus Kol’a yemek bıçağını fırlattı.Tam omzuna isabet etmişti.Kol hiç tepki vermeden onu omzundan çıkardı.

“Kol bir daha ki sefere hedef kalbin olur.” Dedi tehditkar tavırla.Kol gülerek bana döndü

“Aslında sevgili ağabeycim tercihi Caroline’yi bırakmak en iyisi.Soruma cevap vermedin Caroline.”

“Bilmiyorum Kol bu konuda hiç ama hiç düşünmedim.Ama düşünseydim cevabım belki olurdu.” Dedim Klaus’a doğru bakarak.Klaus ölümcül bakışlarını Kol’a yöneltti.Klaus’u sinirlendirmek başkası için yapabileceği en aptalca şey olabilirdi ama benim için en zevkli şeydi.

“İşte benim kızım.” Diyerek Kol yanağıma bir öpücük kondurdu.Klaus bundan hiç hoşlanmamıştı.Tehditkar bakışlarıyla Kol’u düelloya davet ediyordu.Kavganın arasında kalmamak için masadan kalktım.Masadan kalkmamla karnıma sancılar girmeye başlamıştı.Her saniye şiddetini daha fazla artıyordu.Klaus çoktan ayaklanmış ve Kol’u karşı duvara fırlatmıştı.Kimse beni fark etmiyor herkes onları izliyor hatta Rebekah ve Matt onların üstünden bahis oynuyorlardı.En iyisi odama gitmeliydim.Yürümeye devam ettim ve sancı daha fazla çoğalıyordu.Bir kaç saniye sonra dayanılmaz bir hal aldı.Karnımı tutarak bağırdım  ve hepsinin tüm dikkati benim üstümde toplandı.

“Sizin kavganızı bölmek istemem ama galiba doğuruyorum.” Dedim bağırarak.Şimdi olmaz.Daha bir ay var.Tanrım lütfen ona bir şey olmasın!!

BEBEK İSMİ ÖNERİRSENİZ ÇOK SEVİNİRİM :) 

İNSAN OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin