Sonun Başlangıcı

1.2K 73 4
                                    

Sabah derin bir baş ağrısıyla uyanmıştım.Çok içmemin bedelini ödüyordum.Matt avına düşürdüğü kızla gitmişti.Doğum günü kızını yalnız bırakmıştı açıkcası.Gözüm kolumdaki bilekliğe kaydı.Dün Klaus’un fazla üstüne gitmiştim.Pişmandım.Ama sarhoştum ve  şu an baş ağrısıyla bedelini ödüyordum.Telefonum çalmaya başladı..Bilmediğim bir numaraydı.Acaba fazla sarhoşlukla kime vermiştim telefon numaramı.

Açtım.

“Selam Caroline ben Rebekah” dedi sesinden endişe seziyordum.Kimdi bu Rebekah..Ahh evet onu Klaus’un evinde görmüştüm.

“Şimdi benim kim olduğumu düşünmeyi bırak Caroline Ben Klaus’un kız kardeşiyim.” Kesinlikle aklımı okumuştu.Klaus’un kızkardeşi olduğunu bilmiyordum.Aslında Klaus hakkında hiçbir şey bilmiyordum.

“Evet Rebekah ne istiyorsun.” Dedim sakince

“Klaus burayı temelli terk etmeye hazırlanıyor.1 saat içinde yola çıkmış olacak.Onu burada tutabilecek tek kişi sensin Caroline.” Dedi aniden.Neee.Şaşkınlık içindeydim.Peki Rebekah neden benim onu burada tutabilecek tek kişi olduğumu düşünüyordu.Asıl sorun bu değildi.

“Peki tamam onunla konuşacağım.” Diyip telefonu kapattım.Deli gibi telefonla ona ulaşmaya çalıştım.Cevap vermiyordu.30. aramamdan sonra vazgeçtim ve hazırlanmaya başladım.Şu an adını hatırlayamadığım bir köprü vardı.Onun üzerinden geçmeden şehri terk edemezdi.Neden şehri terk etmek istiyordu ki.Kendimi suçlamadan edemedim.Koşar adım köprüye gittim.Aslında evine gidebilirdim ama köprüde beklemek işi daha dramatikleştiriyordu..Arabasıyla geçmesini bekledim.Aşkı bulmuşken kaybedemezdim.Şimdi değil.Köprünün ortasında öylece dineliyordum.Zaten fazla vakit geçmeden Klaus’un arabası gözüktü köprünün başında.Şehri terk etmesi için beni ezmesi gerekiyordu.Bunu yapamazdı..Umarım.Araba o kadar yaklaşmıştı ki bir  an durmayacağını düşündüm.Ama aniden frene bastı ve arabadan indi.

“Caroline burada ne işin var senin?” dedi.Gözlerinde ki hayal kırıklığını görebiliyordum.

“Asıl sorun Klaus senin burada ne işin var?” Sadece bana baktı.

“Cevabını biliyorum Klaus.Ya bu şehirden ikimiz beraber çıkarız ya da beraber eve geri döneriz.” Dedim ağlamak üzereydim.

Birden yanıma geldi “Peki Caroline bu senin neden bu kadar umrunda.” Dedi.Cevabı çok basitti ona ihtiyacım vardı ve onu seviyordum.

“Klaus neden olduğunu biliyorsun.” Evet kabul ediyorum seni seviyorum demeye karşı fobim vardı.Ama artık bunu aşmam gerek.

“Aslında Caroline bilmiyorum.” Dedi omuzlarını silkti ve arabasına doğru yürümeye başladı.Hadi Caroline bunu yapabilirsin.

“Çünkü Klaus sana ihtiyacım var ve seni seviyorum.” Dedi.Öylece durdu.Arkası bana dönük olduğu için ne tepki verdiğini bilmiyordum.Vampir hızıyla yanıma geldi ve beni öptü.Bu öpücük diğerlerinden farklıydı.Daha ateşli ve daha tutkuluydu.

“Ve Klaus eğer bir daha beni terk etmeye çalışır yada her duygusal anımızdan sonra ortadan kaybolursan seni öldürürüm.” Dedim.Gözlerimin içine bakıyordu..

“Ben kökenim güzelim ölemem üzgünüm.” Dedi gülerek.

“Mutlaka bir yolunu bulurum Klaus.” Dedim.Aslında ciddiydim.Beni bir daha terk ederse onu öldürürdüm.

4 AY SONRA

Hayatım mükemmel gidiyordu.Tek sorun onun hakkında şizofrence gördüğüm rüyalardı.Sanki onu önceden tanıyormuşum gibi.Rüyalar o kadar gerçekti ki…Bundan kimseye bahsetmedim.Eminim ki beynimin bana yaptığı oyunlardan biridir.

“Hey Caroline uyan” dedi Klaus.Onu duyuyordum ama işime gelmiyordu uyanmak.

“Caroline her sabah bana direnmekten sıkılmadın mı?” dedi Klaus gülerek.

“Peki sen beni her sabah uyandırmaktan sıkılmadın mı Klaus.”

“Bu benim için dünyanın en zevkli işi Caroline.” Evet bu söz beni uyandırmak için yeterdi.Uyandım ve kıyafetlerimi yerden toplama başladım.

“Peki Klaus bu yırttığın kaçıncı sütyen acaba.” Dedim elimdeki yırtık sütyeni göstererek.

“Bilmiyorum saymadım.” Dedi gülümseyerek.

“Ben saydım 12. sütyen.Bu konuda anlaştığımızı sanıyordum.” Gülerek cevap verdi.

 İkimizde giyindik ve kahvaltı yapmak için  mutfağa gittik.Matt çoktan uyanmış kahvaltı yapıyordu.Matt benle yaşamaya başlayalı 3 ay olmuştu.En yakın arkadaşım yanımdaydı.Delice aşık olduğum adam yanımdaydı.Kendimi bu büyünün bozulmaması için dua ederken yakaladım.

“Hey Matt günaydın.” Bana cevap vermedi.Üstüne çikolata sürdüğü krebi ağzını tıkmakla meşguldü.Kendime  mısır gevreği hazırladım.

“Hey Caroline siz ikiniz kahvaltı yaptığınıza göre bende gidebilirim.Yani benimde bir şeyler içmeye ihtiyacım var.” Dedi bana bakıyordu.Git anlamında kafamı salladım ve gözlerimi açıp kapayana kadar çoktan gitmişti.Ve işte her şey o anda başladı.Birden öksürmeye başladı.Matt bana bakıyordu.Kesinlikle kendimi durduramıyordum.Matt birden telaş yapmaya başlamıştı.

“Caroline iyi misin.” Ona cevap veremiyordum.Boğazıma yırtılırmışcasına öksürmeye devam ediyordum.Oturduğum yerden kalktım..Matt su getirdi.Ama kesinlikle işe yaramadı..Olduğum yere çöktüm.Ölüyor olmalıydım.Matt bir yerden benle ilgilenmeye çalışıyor bir yandan da Klaus’u arıyordu.Ağzımdan yoğum bir demir kokusu hissediyordum.Öksürüğüm üstüne birde baş ağrısı eklenmişti.Sanki beynimi kızartıyorlardı.Acı benim için katlanamaz bir hal almıştı.Matt beni çöktüğüm yerden alıp salona taşıdı.Kanepenin üstüne bıraktı.Şu an çok telaşlı görünüyordu.Klausun bu probleme çözüm bulacağını düşünüyor olmalıydı.Zil çalmıştı ama ben delice öksürmeye devam ediyordu.Bilincimi kaybetmeye başlamıştım.Tek hatırladığım Matt’in Klaus’u içeri davet ettiği halde Klaus’un eşikten geçememesiydi

İNSAN OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin