Savaş Tanrısı

1.6K 92 2
                                    

Nik.Günlerdir bunu düşünüyordum.Beynimin bir yerlerine baskı yapıyordu bu isim.Klaus’ta o günden sonra bana garip davranıyordu.Bir şeylerden korkuyor gibiydi.Ama kimden veya neyden?Bu sorula sürekli kafamı kurcalıyordu.

Bütün gece kapımın önünden inleme sesi gelmişti.Merak edip bakmamıştım.Aslında birazda korkumdan.Sabah uyandığımda halen devam ediyordu.En sonunda dayanamayıp kapıyı açıp dışarı baktım.Aradığım sesin kaynağın tam kapımın önündeydi.En fazla 2 aylık bir köpek yavrusu kirli olmasına karşın tüm sevimliliğiyle karşımda duruyordu.Belli ki birileri onu terk etmişti.

“Tatlım buraya gel diyerek onu kucağıma aldım.Korkudan titriyordu.Onunla ne yapacağıma düşünüyordum.Ona süt vererek aç karnını doyurdum.Kirliydi ve kesinlikle kokuyordu.Banyoya çıkarıp yıkadım.Sudan pek fazla hoşlanmıyor gibiydi.Bana dirensede teslim oldu sonunda.Aman Tanrım kesinlikle günümün olayı buydu.Şu an kafam köpek dışında hiçbir şeyle meşgul değildi.Kesinlikle benim kurtarıcım olmuştu.Sorularla kendimi delirtmeden önce kapımın önünde belirmiş ve birden tüm düşncelerimin odağı haline gelmişti..Yıkadıktan sonra beyaz tüyleri yumuşacık olmuştu.Sırtındaki halka şeklindeki siyah tüyleri onu kesinlikle daha sevimli yapıyordu.

Köpeği sahiplenmeye karar verdim.Klaus dışında başka arkadaşlara da ihtiyacım vardı.İsmini Ares koydum.Savaş Tanrısı Ares.

Saatler geçmişti Ares’in üzerinden korku gitmişti ve garip şekilde her şeye çok alışmıştı.Bugün işe gitmemiştim.Evde kalıp tüm vaktimi yumak torbasına ayırmak istiyordum.Zil çalmıştı.Klaus'tur diye düşündüm.Ve düşündüğümde haklı çıktım.

“Caroline iyi misin işte yoktun merak ettim" dedi endişeli bir ses tonuyla.

Sevecen bir gülümsemeyle “Elbette iyiyim ama seni tanıştırmak istediğim biri var.İçeri gelsene”

Şaşkın şaşkın bana bakıyordu.Ares Klaus’u görünce deliye dönmüştü.Neden böyle yapıyordu ki bu köpek.Sürekli havlıyordu.Ne yaptıysam onu sakinleştirememiştim.Klaus bir bana bir Ares’e bakıyordu.Belki de Ares acıkmıştı.

“Ona süt getirmeliyim diyerek mutfağa gittim.Birden Ares’in sesi kesilmişti ama hırlama sesi duyduğuma yemin edebilirim.Geri döndüğümde Ares köşeye sinmişti.

“Hey ona ne oldu?” diye sordum.

“Bilmem belki de kimin lider olduğunu anlamıştır.” Dedi alaycı bir tavırla.Ne demek istediğini anlamamıştım.Ne yaptıysa işe yaramıştı ve köpeğin susması hoşuma gitmişti.

“Peki ismi ne?” diye sordu pekte umrumda değilmiş gibi gözüküyordu.Yanına gidip oturdum ve “Ona Savaş Tanrısı Ares’in adını verdim.”

Klaus’un gergin bir tavırla dudakları kıvrılmıştı “Peki gerçekte Ares’in kim olduğunu biliyor musun” diye sordu.Hayır anlamında kafamı salladım.

“Ares, Zeus ve Hera’nın oğludur. Ne annesi ne de babası tarafından pek sevildiği söylenemez. Savaş tanrısıdır. Öldürücü ve kana susamış bir tanrıdır ama bir yandan da korkağın tekidir.” Dedi.Yüzüne baktım ne hissetiğini anlamıyordum.Donuktu her şey.Bir şey diyemedim ama hikaye çok tanıdık geliyordu.Belkide bir yerde okumuştum.Yeni bir gün yeni bir başlangıçtır.Ares evime geleli 5 gün oluyordu ama çoktan alışmıştı.Her şeye.Yatağımın yanında kıvrılmış uyuyordu.Ona baktım.Çok masumdu ve kesinlikle masumluğu beni etkiliyordu.Klaus beni unutmuş gibiydi.5 gündür haber alamıyordum.Günlerce onu aramıştım ama ulaşamamıştım.Belki de büyük vampir işleri vardır diye düşündüm.Belki de gerçekten beni unutmuştu.

Ares için alışveriş yapmam lazımdı.En başta ona tasma almam gerikiyordu  ve köpek maması.Kahvaltımı yaptıktan sonra hızla hazırlandım ve kendimi sokağa attım.Ares’i evde bırakmıştım.Daha tasması bile yoktu ve onu o şekilde dışarı çıkaramazdım.

Bütün insanlara baktım herkes fazla neşeliydi.Belki de onlar da kapılarının önünde yavru bir köpek yavrusu bulmuşlardır.Herkes alışveriş yapıyor koşuyor eğleniyor ve çakma cadılara fal baktırıyorlardı.Fal baktıran insanlara baktım istediklerini duydukları için fazla mutlulardı.Ve kendime birden falcıya doğru yürürken buldum.Belki de iyi şeyler duymaya ihtiyacım vardı.Çakma cadı yaşlı ve zenci bir kadındı.Kafasına bone gibi bir şey bağlamıştı.Garip bir şekilde bende gerçek bir cadı olduğu izlenimi uyandırmıştı.Fal baktığı masaya doğru yaklaştım

“Hey merhaba” dedim gülümseyerek ve karşısına oturdum.Kadın beni görünce fazla gerilmişti.Sanki görmemesi gereken birini görmüş gibiydi.

“Merhaba efendim.Ellerinizi uzatın lütfen.” Dedi ve yüzüme bakmıyordu.Ellerime ona uzattım.Uzun bir süre baktı ve hiçbir şey söyemedi.Bu kadar zor olmasa gerek.Alt tarafı hayatının aşkını bulucaksın ve hayatın boyunca mutlu olacaksın demek bu kadar zor olmamalıydı.Hiç bir şey söylemeden masadan kalktı ve yürümeye başladı.Bu neydi şimdi?Arkasından koşar adım yürüdüm ve kolunu tuttum.

“Bana duymak istediklerimi söylemen gerekmiyor mu.” Dedim anlamamış gibi bakarak.Gözlerini gözlerimin içine dikti.

“Pek duymak istediğin şeyler söyleyebileceğimi sanmıyorum tatlım.” Dedim soğuk bir tavırla

“Duymak istiyorum.Her ne olursa olsun.”Sinirlenmiştim.Kesinlikle böyle olacağını düşünmemiştim.

 Ölüm geliyor ve sen geçen sefer ki kadar şanslı olamayacksın Caroline.” Dedi transa geçmiş gibiydi.Peki benim ismimi nerden biliyordu.Geçen sefer ki kadar şanslı olamayacaksın ne demekti.Ben bu anlam kargaşalarıyla uğraşırken o çoktan kalabalığın arasına karışmıştı.

İNSAN OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin