"Aklımdan hiç çıkmadın."

"Ama bu gelmen için yeterli değildi."

"Sana denk bir kral olmak istiyordum."

"Bense yanımda olmanı... Ne kadar farklı bakıyoruz bu evliliğe değil mi?" Ayağa kalktı. Pencereye ilerledi. O yokken her gün istisnasız seher vakti uyanıp bu pencereden o geliyor mu diye bakmıştı. Her gece uyumadan önce de... Onu bu kadar çok beklemişken onun güç için uğraşması öyle anlamsız geliyordu ki...

Odaya sessizlik çökmüştü. Pencereden dışarı bakan kadın ne büyük bir hüznü barındırıyordu içinde. İç geçirerek onun yanına ilerledi. "Güneşin doğuşunu izlemiştik, hatırlıyor musun?"

Ayana umutla dönüp ona baktı. "Unutmadım ki."

"Bana herkes kendi ülkesinde güneşin doğuşunu izler demiştin."

"Sen de sana söylediğim o kadar şeyden yapmak için bunu seçtin."

"Hayır, aksine her günümün seninle güneşin doğuşunu izleyerek başlamasını istiyorum."

"Ben senin, sen benim ülkemde yaşayamazken nasıl mümkün olacakmış bu?"

Pars sır verecekmiş gibi muzip bir ifadeyle ona eğildi. "Ben tüm sorunlara çözüm bulmuş olarak döndüm aslında."

Ayana ilgiyle kaşlarını kaldırdı. "Ya bana ne gibi bir çözüm buldun?"

Yutkundu. İşte kestiremediği tek nokta oydu. Ayana'nın onu gördüğünde sinirden köpüreceğini düşünmüştü. Aksine verdiği tepkiler beklediğinin çok dışındaydı. "Sana bir soru sormak için döndüm aslında. Bu cevaba göre her şeyi uyarlayacağım."

"Seni dinliyorum."

"Boşanmayı düşünür müsün?"

Gözlerini devirdi. Bu adamla konuşmanın hiçbir anlamı yoktu. Boşanmak için dönmüştü demek. Madem bu konuşmanın sonu boşanmaya varıyordu daha fazla bu konuşmaya katlanamayacaktı. Gitmek için bir adım attığında Pars kolunu tuttu.

"Bir cevap ver!"

"Bilmem farkında mısın ama biraz önce ben seni sevdiğimi söyledim."

"Ve Aral'ı öptüğünü de."

"Lanet olsun, bunun için beni cezalandıracaksın. Ama bunu benden boşanarak yapacaksan Pars... Eğer boşanmak istiyorsan... Ben bir daha asla seninle birlikte olmam. Hayatından öylece gider ne mektup yazarım ne de seni görürüm. Seni tamamen bırakırım." Bunu söylerken gözleri dolmuştu ama göz yaşlarını tuttu. Ondan ayrılmak istemiyordu. Aksine bir ömür onunla yaşamak istiyordu. Biraz önceki konuşmadan sonra düşündükleriyle şimdi düşündükleri çok farklıydı.

Pars kollarını Ayana'ya doladı. "Seni asla bırakmam. Ben sadece bir gün pişman olur musun diye soruyordum."

"Olmayacağım."

Kapının kolu birden ses çıkararak kapı açılmaya çalıştığında ikisi de yerlerinde sıçradılar. Ayana Pars'a bakarak kıkırdadı ve gidip kapıyı açtı.  Belen şaşkın gözlerle bir Ayana'ya bir de Pars'a bakıyordu. Şaşkınlığı geçtiğinde Ayana'ya dönerek "Şenlikler devam edecek." dedi.

Ayana başıyla onayladı. Belen birden odadan çıktı. Ayana muzip bir ifadeyle Pars'a döndü. "Sanırım evlilik tamamlama hayallerini sonraya saklamak zorundasın."

Pars yüzünü buruşturdu mutsuz bir şekilde. "O kadar bekledik ya geceyi de bekleriz." diye homurdandı. Ayana içten içe onun bu haline gülümsedi. Geri gelmeyeceğini düşündüğü adam geri gelmişti. Geri gelse bile yine kavga edeceklerini düşündüğü adam ona tüm neşesiyle geri dönmüştü. İçinde çok güzel bir his vardı. Artık her şey güzel olacaktı.

Seni Aradım -Tamamlandı-Where stories live. Discover now