7.Ordu

8.1K 557 29
                                    


İzgi Pars ile konuşmasının çok kötü gitmesinin ardından dalgın bir şekilde koridorlarda yürüyordu. Bu sorunu nasıl çözeceği konusunda hiçbir fikri yoktu. Parsı koruması onu zindanda tutması demek olmamalıydı. Evet ondan gerçekleri saklamıştı. Ama bunun onu bu kadar yaralayacağını fark edememişti. Gerçekleri söylese de kan dökülecekti. Çıkmaza düşmüştü. Olaylar bu kadar karışmasa Ayana'dan yardım istemezdi. Bu saraya o kadar zaman sonra geri dönmek çok zor olmuştu. Pars'ı kardeş gibi sevmemiş olsaydı işleri daha da kolay olurdu.

Odasına gitmekle Ayana'yı ziyaret etmek arasında karar vermeye çalışırken karşıdan Belen'in geldiğini gördü. Bir an ne düşünmesi gerektiğini bilemedi. Belki de şu an görmek istediği son kişi oydu. Belen iyice yaklaştığında "Prensesim." diyerek selam verdi. Daha fazla konuşmak istemediği için giderken Belen'in sesiyle durdu.

"Gitmeni söylemedim İzgi."

İzgi derin derin nefesler aldı sakinleşmek için. Sarayda kaldığı süre boyunca bu kadınla işi vardı. "Bir sorun mu var prenses?" diye sordu dişlerinin arasından.

Belen omuz silkti. Karşısındaki adamın sinirden kudurup yine de bir şey söylememesi hoşuna gitmişti. En güzel gülümsemelerinden birini takınarak İzgi'ye ilerledi. Aralarında artık bir nefeslik mesafe vardı.

"Ne zaman gideceksin?" diye sordu Belen meydan okuyan bir ifadeyle.

İzgi canı burnunda bir şekilde karşısındaki kadının güzel gözlerine baktı. Gözlerinin güzelliği söylediklerinin onun için ne kadar kötü olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. İç geçirdi zorlukla.

"Ne istiyorsun Belen?" diye sordu sonunda. Güçlükle koruduğu resmiyeti bırakmıştı.

Belen alaycı bir şekilde gülümsedi. Sonunda özüne dönüyordu karşısındaki adam. "Sadece soruyorum İzgi. Bu sefer giderken senin için veda partisi düzenlemek istiyorum."

İzgi iç geçirdi. Unutmasını beklemiyordu tabi ki. Fakat bu kadar kinci bir şekilde karşılanmayı da beklemiyordu. Sinirle elini saçlarının arasından geçirdi. "Bu sefer gitmemek üzere döndüm." dedi kelimelerin üstüne basarak.

Belen'in alaycı bakışlarının yerini korku almıştı birden. Ne diyeceğini bilemeden bir süre karşısındaki adamın gözlerine baktı. Söyleyecek bir şey bulamayınca başını salladı. Küçük bir reverans yapıp giderken İzgi Belen'in kolunu tuttu.

Belen adamın tuttuğu kolunun yandığını hissetti. Sanki derisinin üstünde yangın vardı. Bakışlarını İzgi'ye çevirdi. "Bırak!" dedi sinirle.

İzgi bir an bırakıp bırakmamak konusunda durakladı. Bırakmak yerine Beleni kendine çekti. Belen aniden çekilen koluyla afallayıp düşmek üzereyken ellerini İzgi'nin göğsüne koyarak dengesini sağladı. Şimdi düşündüğünden ve olmak istediğinden daha da yakındı.

"Bırak." diye fısıldadı.

İzgi kadının küçük elleri göğsüne değerken duyduğu bu sözle iç geçirdi. "Hep böyle kavga mı edeceğiz Belen?" diye fısıldadı.

Belen bir an gözlerini kapattı. Sürekli kavga edemezlerdi değil mi? Yine de... güçlükle toparlanarak geri çekildi. Dolan gözlerinden bir damla yaş süzülmesine izin verdi. Başıyla onayladı. "Haklısın, kavga edemeyiz. Bir daha seni rahatsız etmeyeceğim." diyerek hızla uzaklaştı.

İzgi bugün çok kötü bir gün olduğunu düşünmüştü. Ama bugün olan hiçbir şey Belen'in son sözü kadar canını yakmamıştı. Yumruklarını sıktı. Ve derin derin nefes aldı. Burada kalacağına göre bu duruma alışmak zorundaydı.

Seni Aradım -Tamamlandı-Where stories live. Discover now