20

6.2K 458 19
                                    

Foto:Ayana


Ayana ile göz göze geldiğinde garip bir his oluşmuştu içinde. Ne olduğunu pek de anlayamadığı bir his. Belki de Ayda onu değil de abisini severken birilerinin aşık olması onu rahatsız etmişti. Mutlu aşklar varken kendisinin mutsuza denk gelecek kadar şanssız olmasına yakınmıştı belki de için için. Bilmiyordu. Garip bir histi işte. Herkesin önünde Kral Iraz onu öptüğüne göre evlenmek istediği adamı belirlemiş olmalıydı. Bir kral dururken neden prensi tercih etsindi ki? Kendine göre en doğru kararı vermişti. Yanındaki asker "Efendim." diye yüksek sesle seslenince birden düşüncelerinden sıyrıldı. Askerin mahcup bakışlarından daha önce birkaç kez seslendiğini anlaşılıyordu.

"Bir şey mi oldu?" diye sordu.

"Kraliçemiz saraya vardığımızda güvenlik konusunda sizinle konuşmak istediğini söylemişti."

"Tamam." derken çoktan saraya gelmiş olduklarını yeni fark ediyordu. Bütün yol boyunca düşüncelerinin onu ele geçirmesine izin verdiğine inanamıyordu. Etrafına baktığında kraliçenin arabası ya da askerler yoktu. Herkes dağılmıştı bile. Ayda'nın kafasını karıştırmasına kızarak ahıra doğru ilerledi. Bakalım kraliçe ne istiyordu?

İzgi'nin Ayana için geç kalanları pek sevmediği gibi bir şeyler duyduğunu düşünerek adımlarını hızlandırdı. İzgi bazen o kadar çok konuşuyordu ki onun ne dediğini hatırlamakta zorlanıyordu. Hoş her anlattığını dinleyecek havada olmuyordu her zaman. Odaya girmek için muhafızlar ismini söyledikten sonra odaya girdi.

Ayana tahtında oturmuş elbisesinin süsleriyle oynuyordu. Onun odaya girdiğinin farkında bile değildi. Aklı o adamda olmalıydı. Hafifçe öksürünce Ayana başını kaldırıp ona baktı. Ayağa kalkıp masaya doğru ilerledi. "Gel Pars, konuşmamız gereken şeyler var."

Pars başını sallayarak masaya ilerledi. Bu masa yemek salonundaki gibi dikdörtgen bir masa değildi. Aksine köşeleri olmayan yuvarlak bir masaydı. Neden böyle olduğunu düşünerek oturduğunda Ayana "Ne düşünüyorsun?" diye sordu.

Pars boş bulunmanın verdiği şaşkınlıkla "Ne?" diye kaçırdı ağzından.

"Düşünceli görünüyorsun." derken başını hafifçe yana eğmiş derdini anlamaya çalışır gibi bakıyordu ona. Biraz daha uzun baksa sanki içini görebilecekmiş gibi odaklanmış bir şekilde bakıyordu. Onun bu hali adamda gözünü kaçırma isteği uyandırdı. Birinin ona bu kadar dikkatli bakmasına alışık değildi. Bir süre sessizlik olunca Ayana "Pekala, söylemeyeceksen ben kendi konuma geleyim." dedi.

Pars başını sallayınca Ayana devam etti. "Bugün Prens Uzam ülkeme saldırmak için Kral Iraz'a bir mesaj göndermiş." Ayana haberi olup olmadığını anlamak için bir süre dikkatle baktı karşısındaki adamın gözlerine. Yüzündeki şaşkınlığı görünce haberi olmadığını anladı.

"Bu mesajı benim sarayımda gönderdi Pars. Sen de bir süre bu sarayda güvenlikle sorumlusun. Bunu nasıl gözden kaçırdın? Bu konuda açıklama yapmak ister misin?"

"Güvenlik konusunda görevli olan ben değilim ki efendim. Ben sadece askerlerinizin eğitimiyle ilgileniyorum. Bu görev sağ kolunuza aitti. O da sarayı terk edince..."

Ayana iç geçirdi. Doğru ya bu görevi Aral'a vermişti. O gidince de boşta kalmıştı. Aklı nereye gitmişti böyle? Kral Iraz ve evlenme konusu son zamanlarda aklını karıştırmıştı. Bir an önce toparlanması gerekiyordu. "Tamam, bunu unutmuşum. Anlaşmamız sadece eğitim içindi." diye mırıldandı. Bir süre düşündükten sonra Pars'ın gözlerine baktı. "Saraya gelen kız... Onun casusluk yapmayacağı konusunda bana teminat verebilir misin?"

Seni Aradım -Tamamlandı-Where stories live. Discover now